7. Gürleyik Su Festivali, Gürleyik Doğal ve Tarihi Mirası Koruma ve Geliştirme Derneği tarafından pazar günü Gürleyik’te gerçekleştirildi. Sabah saatlerinde Odunpazarı’nda buluşan katılımcılar, 14 otobüsle Gürleyik’e götürüldü. Geleneksel Su Festivali’ne Ankara ve İstanbul’dan da katılım yoğun oldu. 2008 yılından bu yana derneğin tüm basın açıklamalarında yanında olan Anadolu Doğa Grubu Derneği Başkanı Salim Erdal ve dernek üyelerinin yanı sıra etkinliğe; Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen adına Genel Sekreter Yardımcısı Oğuzhan Özen, Vali Yardımcısı Ömer Faruk Günay, Ses Sanatçısı Mustafa Gökçe, Eskişehir Kültür ve Sanat Derneği ve Odunpazarı Kent Konseyi Sanat Çalışma Grubu Başkanı Gazi Durusu, Hacı Bektaş Veli Derneği Başkanı Kamer Ali Durur, Eskişehirli Şairler, Yazarlar, Ozanlar Derneği Başkanı Ertuğrul Şakar, Sivrihisar Sosyal, Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Yusuf Selek, Beylikova Köyleri Sosyal, Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Muammer Öztay, Türkiye Güçsüzler ve Kimsesizlere Yardım Vakfı Başkanı Gülgen Dural gibi isimler katıldı.
Davul ve keman eşliğinde Eskişehir Marşı söylendi; Eskişehir Kültür ve Sanat Derneği, Anneler Halk Oyunları Topluluğu, Jandarma ekibi ve katılımcıların kortej yürüyüşüyle festival alanına giriş yapıldı. “HES’lere inat, yaşasın çevre ve hayat” sloganlarının eşlik ettiği festivalin açılış konuşmasını 2004-2009 yılları arası Alpu’da Belediye Başkanlığı görevini yürüten Ses Sanatçısı Mustafa Gökçe yaptı. “HES ile mücadelemiz bitti derken, kapalı boru sulama sistemi sorunu ortaya çıktı” diyen Gökçe bu sistemin sulak alanı kurutma tehlikesini içinde barındırdığına vurgu yaptı. Gürleyik Doğal ve Tarihi Mirası Koruma ve Geliştirme Derneği Başkanı Halit Gürsoy, festivalin gerçekleştirilme amacının, Gürleyik’in doğal su kaynaklarının korunmasına ve doğaya verilen zararın önlenmesine dikkat çekmek olduğunu belirtti.
Avatar Ana’nın susuzluğa isyanı
7 yıldır HES’e karşı mücadele vererek “avatar” unvanını alan Gürleyiklilerin tek istediği yaşadıkları doğanın korunması, kapalı su borularının kaldırılarak şelale ve doğa sesinin yeniden kulaklarını doldurması… Bu anlamda mücadele verenlerden biriyse, Avatar Ana. Avatar Ana Arzu Çakır yetkililere, “Bütün tarlalarımız susuz, kuruyor. Evimizin yanındaki çardağımız, asmamız, dutumuz kalmadı. Millet oradan buradan hortumla su alıyor tarlasını sulamak için. Ben tarlamı ekmiyorum, bu sene ekmedim, yine ekmeyeceğim. Sahip çıkalım suyumuza.” serzenişinde bulundu.
Etkinliğin en büyük destekçilerinden olan Eskişehir Kültür ve Sanat Derneği Başkanı Gazi Durusu, Mehmet Cengiz’e ait “Gürleyik” şiirini okuyarak başladığı konuşmasında şu cümlelere yer verdi: “Gürleyik Doğal ve Tarihi Mirası Koruma ve Geliştirme Derneği’ne çok destek veriyoruz, çünkü Gürleyik suyu hem dünyaya tanıtmak istiyoruz hem de suyumuzu korumak istiyoruz. Çünkü suyu kapalı borulama sistemiyle kaynağından 2 kilometre daha uzağa taşımak istiyorlar. Buna engel olmak için dernek yöneticileriyle bugün festivale katıldık, aktif görev üstlendik. Gürleyik suyunu çok sevdik.”
Modern ülke, doğasını korur
“Her modern ülkenin ‘doğa’sı vardır. 7 yıldır çok mücadele verdik” ifadelerini kullanan Eğitimci ve İktisatçı Kadir Demirgöz, “Demokratik ve modern ülke doğasına, suyuna el sürmez, doğasını katletmez. HES’e karşı verdiğimiz mücadele başarıyla sonuçlandı. Gürleyik Deresi sulama, elektrik ve başka amaçlarla kullanılamaz, bir gram suyu alınamaz. 7 yıl önce HES’e karşı nasıl bir mücadele verdiysek, bu mücadeleyi de vereceğiz ve suyumuza kapalı borunun girmesini engelleyeceğiz.” dedi. Dernek başkanlarının da konuşmalarını yapması üzerine Gürleyik suyunu koruma mücadelesinde emeği geçen isimlere plaket verildi. Festival Mustafa Gökçe konseriyle sona erdi.
Gözlem yazısı
Gürleyik yolu
Gürleyik yolu; Eskişehir merkezinde her yere yürüyerek gitmeye alışkın olan bizler için oldukça uzun bir yol. Alpu, Mihalıççık ve Gürleyik tabelaları görünüyor yol kenarında sırasıyla: “Gürleyik Şelalesi/27 km”.
Yol kenarındaki arazide Urfalı mevsimlik işçiler. Her sene 4 ay buradalar. İnekler otluyor çayırda, işçiler çadırlarda “nasıl serinlesek” telaşında… Birkaç kilometrede bir güneşi selamlayan ayçiçekleri, yolu yolcusuna daha da sevdiriyor.
Eskişehir’e 123 kilometre uzaklıkta olan Gürleyik Mahallesi; Mihalıççık’a 27, Ankara’nın Nallıhan ilçesineyse sadece 32 kilometre mesafede. Gürleyik doğa yürüyüşü yapmak isteyenleri de sıkça ağırlıyor.
Sündiken Dağları manzarasıyla sürdürdüğümüz yolculuk yaklaşık 2 saatte tamamlanıyor. Heyecanlıyım, acaba nasıl bir yer bu Gürleyik dedikleri. Dernek Başkanı Halit Gürsoy, kortej oluşturarak farkındalığı bir nebze olsun arttırmanın derdinde. İnsanımız bu doğal güzelliğin değerini bilsin, onu savunmakta tereddüt etmesin diye gürleyerek akıyor şelale. Sıfatını böylelikle veriyor köyün ismine (artık mahalle).
Bölgenin düğünlerine özel etli pilav ve ayran, belediyenin de desteğiyle halka sunuluyor. Kavurucu sıcakta 7’den 70’e pek çok insan Gürleyik sularında serinliyor. Piknik yapan doğa severler bir yanda… Diğer yandaysa mangalcılar doğayı ürkütüyor. Uyarıyor Dernek Başkanı Halit Gürsoy mangalcıları: “Duman çevreye ve hayvanlara zarar veriyor. Lütfen…”
Kelimeler tükeniyor, ama mangal dumanı sadece geçici bir süre için kesiliyor. Duman ortadan kaybolduğunda yeşilin tonlarını seçiyor gözümüz. Uzun ağaçlar, beyaz toprak ve şelalenin coşkun teşekkürü, kuş seslerinin kıyısında yankılanıyor. “İnsanımız, lütfen… Yeşilin tonlarını siz de görün, dumanınızla kirletmeyin. Bari burada et değil de kısır, domates, marul yiyin.” diyorum içimden.
Mihalıççık’a özgü renk renk kirazlar festival alanında alıcısını bekliyor. Bir tadıyorum ki, dedikleri kadar varmış. Bir teyze birkaç çeşit sebze toplamış tarlasından. Organik domates mis gibi kokuyor. “Ne olur dokunmasınlar Gürleyik’in suyuna ve domatesin mis kokusuna.” diyorum, yine içimden.
Ceviz deyip geçmeyin, bizde varken ithal etmeyin!
Fotoğraf çekmek için festival alanında dolaşırken biri kolumdan çekiştiriyor. “Bak” diyor, “yukarı bak” Bir bakıyorum ki gencecik, yemyeşil cevizler ağaç dallarında. Hakikaten de cennet burası. Ceviz ağaçları boy boy, incir ağaçlarıyla kardeş gibi yan yana. “Bizim cevizimiz var, ama yine de ithal ediliyor”diyor amca ve ekliyor: “Gürleyik’te ceviz ye-ti-şi-yor. Kıymeti bilinmeli.”