Bir yılı daha geride bırakırken bir iki konuda neleri, nasıl ve ne kadar iyi ya da kötü yaptık muhasebesi yapalım dedik.
Bir yılı daha geride bırakırken bir iki konuda neleri, nasıl ve ne kadar iyi ya da kötü yaptık muhasebesi yapalım dedik.
Görünen o ki 2023 zor bir yıl olmuş ve 2024 daha nice zorluklara gebe gibi…
Daha yıl başlarken deprem gibi korkunç bir durumla karşı karşıya kaldık. Kuşkusuz bu durumun ekonomiden siyasete, oradan eğitime her durumu oldukça olumsuz etkilediği çok açık. Ancak sorunların sadece depremden kaynaklandığını söylemek mümkün değil…
2023 yılının seçim yılı oluşu, yıl içinde alınan kararların kimilerinin irrasyonel olmasını oldukça etkilediği bir başka gerçeklik. Ülke; zaten var olan sosyoekonomik sistemle çok farklı, çatışmalı bir döneme evrilmiş; bunun kimi sonuçları özellikle ekonomiyi çok olumsuz etkilemiştir. Bu etkileyiş irrasyonel kararlarla ekonomiyi sürekli enflasyon, faiz, ücret artışı, tekrar enflasyon, faiz artışı sarmalında gittikçe güvensiz bir hale getirmiştir…
Yılın ilk altı ayında genelde seçime bağlı olarak var olan düzenin alternatifleri ve savunulması üzerinde yoğunlaşılmış, bu arada seçim süresince propagandanın çok tartışmalı ve kavgalı sürdürüldüğü gerçeğiyle de yüz yüze gelinmiştir. Bunun yanı sıra ekonomik durumun psikolojik olarak da sosyolojik olarak da gittikçe kötüleştiği görülmüştür…
* * *
Türkiye’nin 2023 yılında tartıştığı konulardan bir başkası da Radyo Televizyon Üst Kurulunun kararlarıdır. Kısaca RTÜK kararlarının çokça tartışılması, oluşumundan kaynaklanmaktadır. RTÜK üyelerini parlamentonun seçmesi kurumu politikleştiriyor; yönetsel rasyonel karar alınmasını olumsuz etkilediği bir durum yaratıyor. Unutmamak gerekir ki seçilmek “demokratik” olabilir ancak kayırmacılık hiç mi hiç “demokratik” bir davranış değildir.
Türk toplumu çok partili siyasal yaşamı öncesi ve sonrasında politik akımlara göre çabuk kutuplaşan, başkalarını genelde ötekileştiren kabul edemeyen kültürel açmaz içindedir. Bu durum 1950’li yıllarda kahvelerin bile ayrılmasına kadar gitmiş… Sonrasında 1970'lerin ikinci yarısında çok keskin sağ-sol kavgalarına varmış… 1990’larda Özal karşıtlığına ve asker-sivil kavgalarına… 1990’ların ikinci yarısı ile 2000'li yılların ilk döneminde ise laik-anti laik kutuplaşması ile kendini sürekli olarak göstermektedir. Ne yazık ki bu durum 2023'te de kendini “bizler onlar” şeklinde göstermiştir…
Çatışma alanlarından birisi de kitle iletişim araçlarına yön vermeyle ilgilidir. Basın yayın organlarında saflaşma giderek iktidar ve muhalefet arasında güç kavgasının keskin birer aracı olarak kendini göstermektedir. RTÜK üyelerinin var olan yasada belirtilen şekilde seçiminin, RTÜK gibi demokrasinin güvencesi olması gereken kurumun çok tartışılan bir kurum olmasına yol açtığı açıktır. Sürekli olarak politize edilmiş, verdiği kararların sürekli tartışıldığı, oy çokluğuna dayalı olarak muhalefeti sürekli ötekileştiren bir anlayışın kendini sürekli zayıflattığı ve zayıflatacağı açıktır…
Ancak Trakya ve Anadolu toprakları bağımsızlık, demokrasi deneyimi zengin bir ülkedir.
Türkiye özgürlükleri kullanabilen, uygarca tartışabilen; basın, ahlak yasasına uygun hareket eden nice basın yayın kuruluşları ihdas edebilecek güç ve kuvvettedir.
Türkiye, her çizgiden tüm basın yayın emekçilerinin uzun yıllara dayalı mücadelelerinden öğrendikleriyle, bağımsız demokratik basın ve ahlak ilkelerine uygun nice basın yayın organı oluşturabilecek güçtedir…
Daha dün gibi… Ali Kırca'nın Siyaset Meydanı, Ahmet Hakan'ın İskele Sancak, Emre Kongar’la Mehmet Barlas’ın Görüş Farkı, Abbas Güçlü'nün gençlerle programları unutulmazdır…
Diziler bizimkileri önemsiyor, övüyor, öne çıkarıyor ise bize göre iyi güzel doğru…
Diziler bizimkilere de biraz laf konduruyorsa bize göre çirkin, kötü ve yanlış…
Bu ve benzeri örnekler göstermektedir ki sosyal çürüme ve bozulma 2023'te de ne yazık ki devam etmektedir…
Ancak umutsuzluğa gerek yoktur!
Türkiye sorunları çözebilecek güçtedir.
Türkiye daha iyi sosyal, ekonomik ve politik bir yapıyı oluşturabilecek güçtedir.
Türkiye yeraltı ve yerüstü olanakları ve insan kaynaklarıyla daha yaşanılabilir bir ülke olabilecek tüm potansiyelleri elinde bulundurmaktadır.
Türkiye bunu her çizgiden, her politik anlayıştan aydınları, öncülleri, üniversiteleri ile tartışabilecek ve daha müreffeh bir toplum oluşturabilecek güçtedir…
Unutmamak gerekir ki ülke hepimizin! Rahmetli Süleyman Demirel’in dediği gibi demokrasi muhalefetin olduğu rejimdir…
Her şeye rağmen umutla yarınlara bakmak üzere daha nice yeni yıllara…
Sağlık ve esenlikle…