OSMANLI İMPARATORLUĞU’NUN GÖZBEBEĞİ SARAY BOSNA

ABONE OL:google news abone ol butonu
Videoyu Aç OSMANLI İMPARATORLUĞU’NUN GÖZBEBEĞİ SARAY BOSNA
A
a

Osmanlı'nın 415 yıl hüküm sürdüğü Bosna Hersek’in başkenti Saraybosna, savaşlara ve yıkımlara rağmen kültürel değerlerine ve Osmanlı’dan miras kalan y

Sütiş Eskişehir
SADİ SEDA 
Osmanlı'nın 415 yıl hüküm sürdüğü Bosna Hersek’in başkenti Saraybosna, savaşlara ve yıkımlara rağmen kültürel değerlerine ve Osmanlı’dan miras kalan yapılarına sahip çıkıyor. Rehberimiz Haris Purişeviç, Saray Bosna’da yaşayan ve çalışmaya gelen Türklerin olduğunu belirterek,’Osmanlının torunları olarak Türkiye bizim kardeşimiz. Türkleri çok seviyoruz” dedi.


Saray Bosna’daki yaşanan savaş ve katliamda Müslüman olan toplam 312 bin kişi hayatını kaybetmiş. Saraybosna'nın hâkim yerlerine kurulu şehitlikler geçmişin acılarına işaret ediyor. Bosna Hersek’in ilk cumhurbaşkanı Aliya İzzetbegoviç de bugün barışın hâkim olduğu ülkesini böylesi bir şehitlikten seyrediyor. Begoviç’in mezarına baktığınızda görkem yerine sadeliği görürsünüz.

Saraybosna’nın adı, Osmanlı’dan önce Vrhbosna imiş. Burası o dönemde Saray Ovası olarak bilinirmiş. Bu yüzden günümüzde pek çok dilde bu ifadenin kısa hali olarak Sarajevo adı kullanılıyor. Kaleleri ve camileriyle ünlü olan şehrin tarihsel yapıları, Bosna-Hersek’in diğer yerleşim birimlerinde de olduğu gibi savaş sırasında özellikle tahrip edilmiş ve büyük zarar görmüş. Bir kısmı onatılmış olsa da maddi yetersizlikten duvarlarında kurşun izleri bulunan birçok tarihi yapı var.

SAVAŞIN İZLERİ HALA DURUYOR
Kaleleri ve camileriyle ünlü olan şehrin tarihsel yapıları, Bosna-Hersek’in diğer yerleşim birimlerinde de olduğu gibi savaş sırasında özellikle tahrip edilmiş ve büyük zarar görmüş. Bir kısmı onatılmış olsa da maddi yetersizlikten duvarlarında kurşun izleri bulunan birçok tarihi yapı var.
Saray Bosna’da kalacağımız günler sayılı olduğu için ikinci günü sabah 09.00’da otelden çıktık. Sabah otobüste öğrencilere sordum:
‘Dün uykusuzluk ve yorgunluğa rağmen gezdiğimiz, gördüğümüz yerler sizi nasıl etkiledi?’.
Hep bir ağızdan,’yorulduğumuza değdi’ dediler.
Birinci günü Saray Bosna’nın önemli şehirlerinden birisi olan Travnik’e gittik. Travnik, savaşta kuşatılmış ama fazla yara almadan kurtulmuş bir şehir. Şehir Osmanlılar tarafından fethedildikten sonra cami ve medreselerle yapılandırılmış. Travnik müzesine gezdik. Müzede bilgi aldıktan sonra Travnik kalesine çıktık. Şehir, küçük ve dağların arasında olduğundan savaş esnasında halk dağların eteklerini siper yaparak şehri müdafaa etmişler. Şehir savaştan nasibini almış. Travnik küçük bir şehir.
Savaş yıllarına kadar Bosnalılar, Osmanlıdan gelme bir hoşgörü ile herkesi kendileri gibi zannetme eğilimi içinde olmuşlar. Bu zamana kadar Sırplarla ve Hırvatlarla evlenmiş, kız alıp kız vermiş, alışveriş ve iş ortaklığı yapmış, aynı yemeği paylaşmış, arkadaş olmuş, aynı okula gitmiş, komşuluk etmişler.
Sırp komşularımızdan bize zarar gelmez düşüncesi, Boşnakların savaşa hazırlıksız yakalanmalarına sebep olmuş. Ama bu işin böyle olmadığını, çok acı tecrübeler ve bedellerle öğrenirler maalesef.
1992’de bağımsızlıklarını ilan ettikten sonra, nüfuslarının çoğu Müslüman olan Bosna şehirleri birer birer kuşatılmaya, bombalanmaya ve yağmalanmaya başlanmış. Yüz binler evlerini, yurtlarını ter keder. Geride kalanlar için ise inanılmaz katliamlar, işkenceler, açlık susuzluk ve temel gıda ve tıp malzemelerinden yoksun bir hayat yaşamışlar. Sırplar yakaladıkları Boşnak erkeklerini toplama kamplarına götürmüş, kimileri oralarda can vermiş, kimileri ise kaçarken öldürülmüş. Kimisi de elleri bağlanıp, gözlerine bant çekilerek kurşuna dizilmiş. Kadınlar ve genç kızlar hamile bırakılana kadar tecavüz edilmişler.

NÜFUS VE ETNİK YAPI
1991 nüfus sayımlarına göre Saraybosna'nın nüfusu 529.021dir. Nüfus'un %50'si Boşnaktır.
Boşnakların, Sırpların ve Hırvatların mahalleleri ayrıdır. Aktif olarak Sırplar ve Boşnaklar savaşmış olmasına rağmen şehrin en pahalı yerlerinde Hırvatlar oturur ve şehrin üst tabakasını oluştururlar.

Nüfus
Yıl 1921.
1971.
1981.
1991.
1995.
2002.

Müslümanlar 50.270 (%34.9) 161.088 (%44,81) 189.139 (%42,16) 259.470 (%49,23) ? Yeni nüfus sayımı
yapılmamış
Sırplar 55.477 (%38.6) 130.138 (%36,20) 132.646 (%29,57) 157.143 (%29,81) 120.000-140.000 18.000
Hırvatlar 29,395 (%20.4) 41.354 (%11,50) 36.714 (%8,18) 34.873 (%6,61) ? ?
Yugoslavlar ? 13.551 (%3,76) 75.563 (%16,84) 56.470 (%10,71) ? ?
Diğer 8.768 (%6.1) 13.321 (%3,70) 14.457 (%3,22) 19.093 (%3,62) ? ?
Toplam ? 359.452 448.519 527.049 ? 601.118

KÜLTÜR:
Saraybosna, birçok açıdan Türkiye'ye benzer. Türk kahvesi, börek, tarih, mimari, sosyal yapı gibi yönlerden Türkiye'ye yakınlığı belli olan bir şehirdir. 1984 Kış Olimpiyatları Saraybosna'da yapılmıştır. Katolik Başpsikoposluğu, Ortodoks Patrikliği ve Müslüman Cemaati Başkanlığınınbulunduğu Saraybosna, aynı zamanda tıp, ticaret, müzik ve kültür kurumlarının merkezidir. Şehir, tarihsel yapıtları bakımından zengindir. Bosna-Hersek Müzesi'nde zengin arkeoloji ve etnoğrafyakoleksiyonları vardır. Kaleleri ve camileriyle ünlü olan şehrin bu tarihsel yapıları, Bosna-Hersek'in diğer yerleşim birimlerinde de olduğu gibi savaş sırasında bilhassa tahrip edilmiş ve büyük zarar görmüşlerdir.

TRAVNİK KALESİNDE PİŞMİŞ TOPRAKTAN,
YAPILMIŞ KAP KAÇAKLAR SERGİLENİYOR
Travnik Kalesinin içerisindeki küçük küçük odacıklarda bugün Türkiye’de hala birçok yörede kullanılan elde yapılan ‘Halı ve Kilim Dokuma’ ve ‘ip eğirme’ makineleri sergileniyordu. Ayrıca eski yıllarda Bosnalıların kullandıkları bugün Tepebaşı Belediyesi’nin de bu kültürü yaşatmak için uğraş verdiği topraktan yapılmış ve daha sonra ateşte pişirilmiş toprak kap kaçaklar sergisi vardı. Odanın bir duvarında ise camekanlı dolaplarda Bosnalıların örf ve adetlerine uygun yöresel giysiler sergileniyor.
Kaleye çıkmak zor. Yaklaşık beş dakika tırmandıktan sonra kaleye ulaşabiliyorsunuz. Kaleden çevreye baktığınızda ise şehir sanki ayaklarınızın altında.
Travnik, şu anda da Avrupa’da yaşayan en Osmanlı kenti. 60 bin kişilik şehirde tam 17 cami var. Osmanlı Kalesi, medreseleri, çeşmeleri, saat kulesi, köprüleri, kahvehaneleri, köftecileri, börekçileriyle sanki zamanın 19. yy. Osmanlı İmparatorluğu döneminde durduğu bir yer.



POÇİTEL KALESİ
Hersek bölgesinin hayat kaynağı olan ‘Neretva’nın hemen yanında bulunan ve UNESCO Kültür Mirası Listesi’nde de yer alan Poçitel, aslında Osmanlıların sınır kasabasıydı. Boşnakça ‘Başlangıç Noktası’ demek olan Poçitel, Osmanlı’nın batıdaki en büyük rakiplerinden olan Venediklilere bağlı Dubrovnik ile sınır komşusu. Tamamen taştan inşa edilmiş bu sınır kenti, Osmanlı’nın askeri mimari dehasının en iyi örneği. Nehir kenarından başlayan ve oldukça dik bir yamaç ile yükselen kent, en tepede bulunan kalesiyle aslında tam bir geçilmez kent hüviyetinde… Kabul etmek gerekir ki Osmanlılar Poçitel’i, aynı Mostar gibi, Avrupa ülkelerine gücünü göstermek için oldukça görkemli inşaa etmiş. Büyük, güçlü ve içinde her türlü yaşam alanlarının bulunması sebebiyle Poçitel, benzersiz bir sınır karakolu kenti. Aslında kalenin 4. yy’da yapıldığı kabul ediliyor. İlk zamanlar küçük bir kale olan Poçitel Kalesi, büyüyen Osmanlı tehlikesine karşı Macar Kralı Korvin tarafından güçlendirilmiş. Osmanlılar kaleyi ele geçirdikten sonra, aynı Travnik Kalesi gibi, büyütmüş ve kalenin altına bir şehir inşa etmiş. Bölgede bol bulunan dayanıklı sert taşlarla inşa edilmiş Poçitel. Bu yüzden ‘taş şehir’ diye anılıyor. Bosna Savaşı sırasında Hırvatlar tarafından yoğun bombardımana tutulmuş olan Poçitel’de tüm Osmanlı izleri silinmeye çalışılmış. Ancak savaş sonrası özellikle Dünya Bankası ve Türkiye’nin de desteğiyle yaralar kısa sürede sarılmış ve Poçitel eski görkemli görünümüne tekrar kavuşmuş.



VE MOSTAR VE MOSTAR KÖPRÜSÜ
İkinci günü Rehberimiz meşhur Mostar Köprüsüne gideceğimizi söyleyince öğretmen arkadaşlar, öğrenciler ve benim yani hepimizin içi kıpır kıpırdı. Adını çok duyduğum, ziyaret edenlerin heyecanla anlattıkları Mostar Köprüsüne ayak basacak ve üzerinde yürüyeceğim.
Saray Bosna’dan yola koyulduk yaklaşık 2,5 saatlik bir yolculuk sonunda Mostar’a ulaştık. Şehrin ortasından Mostar Köprüsüne doğru çıkarken dar yolun sağında solunda hediyelik eşya satan küçük küçük dükkanlar vardı. Buraya gelen herkes sevdiklerine Mostar Hatırası olarak bir hediye götürmek istiyor olacaklar ki, dükkan sayısı bir hayli fazla.
Özellikle seramikten elle yapılmış üzerlerinde Bosna Köprüsü veya Bosna Hersek’in tarihi kalelerinin yer aldığı Buzdolabı Süsleri (Mağnet) daha çok ilgi çekiyordu.
Kurulduğu şehre de adını veren Mostar Köprüsü (Boşnakça: Stari Most), 1566 yılında Mimar Sinan’ın öğrencisi Mimar Hayreddin tarafından Nevetra Nehri üzerinde inşa edilmiş bir Osmanlı köprüsüdür. Mostar gezilecek yerler listesinde de 1 numarada bulunan köprü Bosna Hersek’in en önemli simgeleri arasında yer alıyor. Bosna Hersek başta olmak üzere Balkanların en önemli yapıları arasında yer alan Mostar.



AŞK KÖPRÜSÜ, CESARET KÖPRÜSÜ..
“Köprünün karşısında oturuyordu güzel kız. Delikanlı ise; için için seviyordu onu.
Kız bu sevginin farkında bile değildi; çünkü karşı tarafın en güzel kızıydı ve onun peşinden koşan çok delikanlı vardı.
Bir taraf Boşnak, bir taraf Hırvat.. Olur muydu ki?. Fark etse de güzeller güzeli, bu aşk hayat bulur muydu ki?..
Yeşerir miydi ki?, yaşarır mıydı ki?..
Her gece usanmadan geçti delikanlı köprüden karşıya.. Dolandı durdu onun tarafında, onun yaşadığı sokaklarda.
Gündüzleri karşının pazarına gitti, en güzel meyvelerini satmadı güzeller güzeli için sakladı.
İşte geldi, pazar yeri şenlendi, güzelleşti. Delikanlı kendini fark ettirebilmek için her yolu denedi, ama güzel kız onu fark etmeden arkadaşları ile yanından geçti gitti..
Her gece yıldızlar göz kırparken aşklara, köprü kucak açtı aşıklara. Kimi sarmaş dolaş mehtabı seyretti, kimi bir aşağı bir yukarı seyrüsefer etti. Kimi fısıldaştı, kimi sessizliği birlikte kucakladı. Kimi aşk şarkıları söyledi, kimi de aşkı bulmak için melul melul köprü başı bekledi.
Düğün vardı köyde. Gelin bir tarafta, damat diğer tarafta. Köprü geçilecek, gelin alınıp gelinecek. Köyün bütün güzelleri köprünün bir yanında, düğün alayının gelmesini bekliyorlar.
Bizim aşık delikanlının aklına bir fikir geldi. Güzeller güzeli fark eder belki.
Köprünün tam ortasındayken düğün alayı, bizim aşık genç trabzanın dışına çıktı. Tüm güzellerin baktığı anda; bıraktı kendisini yemyeşil sulara..
Bundan sonra neler oldu, o aşk nasıl bir yol buldu?, bilinmez..
Bilinen tek şey:
Düğün öncesi, cesaret ve aşkı ispatlamak için köprüden atlamak 'GELENEK' oldu gitti..” diye anlattı Mostar’daki çarşının girişindeki yaşlı bir hediyelik eşya satıcısı.

MOSTAR KÖPRÜSÜ'NÜN 99 MERDİVENLERİ
ALLAH'IN İSİMLERİNİ SİMGELİYOR
1566 yılında Mimar Sinan'ın talebesi olan Mimar Hayruddin Efendi tarafından yapılan Mostar Köprüsü'nin hikayesi de ilgi çekici.
Bölgede yaşayan sakinler, Neretva Nehri'ni geçerken yaşadıkları sorunları dönemin Padişah'ı Kanuni Sultan Süleyman'a yazdıkları dilek mektubunda dile getirmiş ve ardından 1566 yılında Mimar Sinan'ın talebesi olan mimar Hayruddin tarafından köprü inşa edilmiş.
Döneminin ötesinde bir teknoloji ile 456 adet kalıp taş kullanılarak yapılan köprüde, taşların kuvvetli olması için yaklaşık 14 kilometre ötede yer alan başka bir toprak türü kullanılmış ve hatta bunun için taş ocağı açılmış. Köprü üzerinde bulunan 99 adet merdiven ise, Allah;'ın 99 ismini temsil ediyor.
Bosna-Hersek'in Mostar kentine adını veren tarihi köprü, Türkiye ve dünyadan çok sayıda turisti ağırlıyor. Geçmiş dönemlerde evlenmek isteyen Bosnalı gençlerin cesaretlerini kanıtlamak için suya atladığı tarihi köprüde, aynı etkinlik bugün turistler için gerçekleştiriliyor.
Bosna-Hersek'in Mostar kentinde Neretva Nehri üzerine Mimar Sinan'ın öğrencisi Mimar Hayreddin tarafından 1566 yılında inşa edilen tarihi köprü, şehrin simgesi konumunda. Mostar kentinin "Ruhu" olarak da adlandırılan tarihi köprü, yıllarca "medeniyetleri birleştiren" bir simge oldu.
Kentin Boşnak ve Hırvat kesimlerini bağlayan ve Neretva nehrinden 24 metre yüksekte, 30 metre uzunluğunda, 4 metre genişliğinde olan Mostar Köprüsü, Bosnalı gençler tarafından cesaretlerini kanıtlama platformu olarak da kullanıldı. Geçmiş dönemlerde evlenmek isteyen gençlerin cesaretlerini kanıtlamak için üzerinden atladığı tarihi köprüde, bugünlerde ise aynı etkinlik turistler için gerçekleştiriliyor. Turist gruplarının bir miktar para toplamasının ardından köprünü üstüne çıkan gençler, kendilerini 24 metre yükseklikten suya bırakıyor.

 
Şahin Erden Kuyumculuk
1000
icon

Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...

Bu Eskişehir haberi ilginizi çekebilir! İlginç Eskişehir haberi