Ayhan Sicimoğlu Eskişehir’in renklerini tanıttı

Ekranların sevilen ismi Ayhan Sicimoğlu, Bloomberg TV’deki programı için Eskişehir’deydi. Şehre hayran kaldığını her fırsatta dile getiren Sicimoğlu, programda Odunpazarı’ndaki müzeleri tanıttı.

Ünlü gezgin ve Tv programcısı Ayhan Sicimoğlu, Ayhan Sicimoğlu ile Renkler programında Eskişehir’i tanıttı. Sunumundaki ustalıkla gezisine Köprübaşı’ndan başlayan Sicimoğlu, “Sevgili dostlar burası Eskişehir. Bugün bu program Eskişehir’de. Hep yurtdışında olacak hali yok. Anadolu’nun göbeğinde, Eskişehir’deyiz. Çok enteresan, değişik. İlk defa geliyorum ben de. İtalya’yı ezbere bilirim, Amerika’yı bilirim, İngiltere’yi bilirim, Eskişehir’i bilmem bakar mısınız? Bugün de böyleymiş, ilk defa burayı gezeceğiz. Burası Porsuk Çayı, tam ortadan ikiye bölüyor şehri. 800 bin küsur nüfusu var. Bunun 100 bini falan ilçelerde, 710 bini galiba Eskişehir’de. İçinde gondol var, Venedik gibi. Enteresan bi şehir. Her köprü başka bir renge boyanmış, yarın nehirde bir tur yapacağız. Heykellere bakar mısınız? Yılmaz Hoca da heykeltraşmış zaten, onu da çok merak ediyorum. Bu programda buradayız sevgili dostlar. Hastasıyız, bakalım ne olacak? Heyecanlıyız, iki gün burada çekimdeyiz. Devam ediyoruz” diyerek selamladı izleyenlerini. 

Örneklerinden daha güzel

Sicimoğlu’nun bir sonraki durağı, Büyükşehir Belediyesi Müzeler Kompleksi’nin yer aldığı tarihi Odunpazarı bölgesiydi. İzleyicilerine Odunpazarı Evleri hakkında bilgi veren Ayhan Sicimoğlu, ilk olarak Çağdaş Cam Sanatları Müzesini gezdi; “Sevgili dostlar, burası Odunpazarı Evleri. Yani Eskişehir’in ilk yerleşim yerleri. Belediye akıllı bir şey yapmış ve bütün bu evleri restore etmiş. Sağ tarafım oteller, sol tarafım müzeler. Ama restorasyonları çok güzel görünüyor, güzel yapılmışa benziyor. Renkleri güzel görünüyor, ahşap işçiliği güzel yapılmışa benziyor. Şimdi buraya gelmişken birkaç müze gezeceğiz. Cam Müzesi, Balmumu Müzesi… Dakika bir gol bir, Çağdaş Cam Sanatları Müzesi… Bir girelim bakalım. Bismillah diyelim, ilk müzeye bakalım. Cam Sanatları… Bakacağız, bilmiyorum. İlk defa Eskişehir’e geliyorum, ilk defa milli oluyorum sevgili dostlar. Hayatımdan da memnunum. Sağ olsunlar, belediyenin Özel Kalem’inden arkadaşlar bizi gelip karşıladılar. İstasyondan beri bizim yanımızdalar. Bize çok güzel bir Eskişehir turu ayarlamışlar, biz de o turun izinden gideceğiz. Bu güzel evleri göreceğiz. Gelin bakalım yahu, takip edin kardeşinizi Ayhan Sicimoğlu Eskişehir’de, haydi… Üç tane müze varmış bu binada; Cam, Balmumu ve Kent Belleği Müzesi yukarı katta. Ben camı çok severim, camdan başlayayım dedim. Camcıyım, çünkü camın da ilk doğduğu yer zaten Doğu’dur. Buraya da yazmışlar zaten, Mezopotamya. Fakat ilk yapıldığı yer Mısır, çünkü camın ana maddesi kum. Mısır’da da kumum alası var. Camı Batı’ya götürenler Haçlı Seferleri, Venedik’e taşıyanlar. Hatta Venedik’te Murano diye bir ada vardır. Bu adadan dışarı çıkmak yasaktır, çıkanı öldürüyorlar, hapishane gibi. Cam sanatını dışarı götürmesin, sanat orada kalsın diye. Ancak o sanatın oraya götürüldüğü yer Suriye. Üfleme sanatı da Suriye’de yapılmış. Cam hala en sıhhi madde. Bu müzede camdan sanat eseri yapanlar var. Mesela Ergin Saygın, Ruhcan Topaloğlu. Sivrisinekler Esin Biçmen, şekillendirme tekniği çok güzel. İzzettin Baki diye bir sanatçı, Maskeli Rükuş adıyla gayet güzel bir eser yapmış. Üç tane salon varmış bunun gibi, çok da güzel bir müze onu hemen belirteyim. Yurtdışındakilerden, en son gördüğüm Fransa’dakinden çok daha güzel. New York’taydım geçen ay, kötü kötü şeyler vardı beğenmedim. Onların çok daha güzeli, itiraf edeyim.”

Yaşamın merkezinde

Kent Belleği Müzesi’nde ise adeta tarih dersi verdi Sicimoğlu. Eskişehir’in önemini bir kez daha vurguladı; “Çok önemli bir Osmanlı vilayeti değil, sancağa, Bursa’ya bağlı. Fakat şöyle önemi var Osmanlı’dan daha geriye gidersek; tam merkezde. Ticarette de öyle. Porsuk Nehri var, savaşların yapıldığı bir yer. Biri Rus Harbi zamanında Kafkaslar’dan gelmişler, ikincisi de Balkan Harbi sırasında Balkanlar’dan gelenler. İki büyük göç almış. Balkanlar’dan gelenler buraya modern tarımı getirmişler. Beraberinde makineleri üreten, tamir eden bir ekip de gelmiş. Onun için burada Küçük Sanayi Bölgesi var. Buranın meşhur sanayici aileleri var. Çok kültürlü insanlar. Buranın kültürlü insan barındıran bir muhabbeti var. 30 bin kişilik, müthiş bir üniversitesi var. Yunan savaşında bütün orduyu buranın buğdayı beslemiş. O benim gözümü yaşarttı, pek hoşuma gitti. O perişan haldeki ordunun, Yunan’ı buradan taa İzmir’e kadar süren enerjisinin kaynağı, Eskişehir’in buğdayı sevgili dostlar. Burası Köy Enstitüleri’nin ilk kurulduğu şehir.”

“Herkes var, ben hariç…”

Ayhan Sicimoğlu’nun sonraki durağı ise Canlı Tarih Sahnesi oldu. “Burası Canlı Tarih Sahnesi, Atatürk ve İsmet İnönü’nün android heykelleri var. Atamızın Meclis konuşmasını bu şekilde dinlemek çok güzel. Eskişehir beni her geçen dakika şaşırtıyor.” Balmumu Heykeller Müzesi’ne geldiğinde küçük bir sitemde bulunmayı da ihmal etmedi; “Çok güzel yapmışlar. Yılmaz Hoca’yı tebrik etmek lazım. Geniş bir müze, içinde yok yok. Herkes var, ben hariç.” Kurtuluş Müzesi, belki de gezinin en zorlu kısmıydı Sicimoğlu için. Gözleri doldu, kameraman arkadaşından kaydı durdurmasını istedi; “Bu konağın sahibi Mestanoğlu Halil Bey. İsmet İnönü Eskişehir’e geldiğinde bu konakta konuk ediliyor. Burada tarih sırasına göre bütün hikaye 1918’den başlayarak var. 2 Eylül’de Eskişehir’i kurtarıp bir hafta gibi bir sürede İzmir’e ulaşmış ‘darmadağın’ denilen ordu. Nedir darmadağın olmayan? Yürek…”

Kendi gözlerinizle görün

Programın sonunda, izleyenlerine bir mesajı vardı Ayhan Sicimoğlu’nun. “Eskişehir’e gelip tüm bunları kendi gözlerinizle görün” dedi ve kendi yolculuğunu anlattı; “İstanbul’dan hızlı trenle 2 saatte geldik. Tek problem Pendik’ten hareket etmesi. Ama bir günlüğüne bile gelip, bunu yapabilirsiniz…”