Eskişehir’de bir neyzen

Ney yaptığı atölyesinde konuşan Yavuz Kenarda, “baba mesleği olan sanatıma uzun yıllardan beri devam ediyorum” diyerek şunları söyledi:

“2006 yılından beri Eskişehir’deyim. Aslen Bursalı’yım. Babamın bir neyzen ve ney yapım ustası olmasından dolayı, baba mesleği olan sanatıma uzun yıllardan beri devam ediyorum. 3-4 yıldır Kurşunlu Külliyesi’nin üstündeki atölyede çalışmalarımı sürdürüyorum. Hafta sonları bu atölyemizde canlı müzik oluyor. Genel olarak Türk Sanat Müziği ve tasavvuf üzerine çalıyoruz.  Aynı zamanda ayda bir kere Kurşunlu Külliyesi’nin içerisinde mevlevi ayini düzenliyoruz. Her ayın ilk Cuma akşamı halka ücretsiz bir şekilde orada da bir icramız oluyor.”

Ney üfleyen insanların akciğer hastalığına yakalanma olasılıklarının olmadığını söyleyen Kenarda:

“Ney aleti direkt nefesle alakalı yapılan bir enstürman olduğu için, tarihte akciğer hastalığına yakalanan hiçbir neyzen yok. Ney tabii ki diğer enstrümanlardan farklı bir boyutta olduğu için, ustalarımız çalınmaktan ziyade üflenir diye tabir ederler.Aslında kişi kendisinin üflemesi veya Hz. Allah’ın ruhundan bize bir parça üflemesiyle aslında bağdaştırılan bir konu. Halk tarafından Ney’den ses çıkarmanın zor olduğu bilinir fakat iyi bir enstürmansa ve usta öğrencisine güzel bir şekilde gösterirse Ney ses çıkarabilir.” sözlerine yer verdi.
14 yaşından beri, Yavuz Kenarda’nın yanında öğrenci olan ve Ney müzik aletiyle tanışan Cansu Kısa, “Beni Ney’e bağlayan şey, Ney’in  mistik bir boyutu olması diyerek şunları söyledi:
“Haliç Üniversitesi Konservatuvarında eğitim alıyorum.Ney’in diğer enstrümanlar arasında daha çekici ve daha mistik bir boyutu var. Beni aslında çeken bu olmuştu. Diğerlerinin de zorluğu elbette vardır ama bunun zorluğu da kendine has olduğu için zor olan her şey daha güzel oluyor. Sanırım beni çeken buydu. 14 yaşından beri yani Ney’e başladığımdan beri yaklaşık haftanın dört beş günü hocamın yanındayım.. O zamandan bize yardımcı oluyor.”