Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan’ın Washington’da yatırımcılarla gerçekleştirdiği görüşmelerde 2025 yılında asgari ücrete yüzde 25 zam yapılacağını açıklandı.
Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan’ın Washington’da yatırımcılarla gerçekleştirdiği görüşmelerde 2025 yılında asgari ücrete yüzde 25 zam yapılacağını açıklandı. Tabii asgari ücreti belirlemek konusunda Merkez Bankası’nın bir yetkisi yok. Ama hepimiz çok iyi biliyoruz ki bugün kurum ve kuruluşlarıyla birlikte çalışan bir devlet – maalesef – ortada yok. Bütün kurum ve kuruluşlar tek bir merkeze, yani AK Saray’a bağlı.
Dolayısıyla MHP liderinin açıklamalarının da Merkez Bankasının açıklamalarının da veya – ne bileyim – mesela Futbol Federasyonunun açıklamalarının da tek bir adresi bulunuyor.
İşin acı kısmı Türkiye’de çalışanların yüzde 50’den fazlasını ilgilendiren asgari ücret artışının miktarını, tenezzül edip de Türk Milleti’ne söyleyen yok. Biz bu bilgiyi Amerikan yatırımcılarına yapılan açıklamalardan öğreniyoruz.
Demek ki sevgili hükümetimizin gözünde Türk Milleti’nin Amerikan para babaları kadar değeri yokmuş.
Peki yüzde 25’lik zammı nasıl değerlendirmek lazım?
Bugün 17 bin lira olan asgari ücretle geçinmek imkansız. Yüzde 25’lik zamla birlikte çalışanlar 2025 şubat ayında ilk zamlı maaşlarını 21 bin 250 lira olarak alır. 4 ay sonraki 21 bin 250 liranın alım gücü, zaten ekim ayının 17 bin lirası seviyesinde olur. Üstelik tam 12 ay boyunca işçiye başka zam yapılmayacağı da düşünülürse, 2025’in sonlarına doğru 21 bin 250 liralık ücret, tam anlamıyla dilenciye verilen sadaka kıvamında olur.
Özetlemek gerekirse hükümetimiz 1 yıl daha işçinin ezilmesine göz yumacak gibi görülüyor. Üstelik 2025’in, 2024 yılından daha zor geçeceği de ortada.
Allah Milletimize dayanacak kuvvet versin…
Bir kahverengi kokarcamız eksikti
Ülkemizin en önemli sorunlarından biri de tarım ve hayvancılıkta giderek geriliyor olması. “Türk tarımı çağ atladı. İhracat rekorları kırdık! Amerika bizi kıskanıyor! Fransa’da insanlar açlıktan sokak kedilerini yiyor” gibi saçma sapan AK Yalanları duymak isteyenler, başka yazarları okuyabilirler.
Biz gerçekleri söylemeye devam ediyoruz.
Öte yandan yanlış hükümet politikalarını eleştirmek boynumuzun borcu olsa da tarımda geriliyor olmamızın bütün sorumluluğunu hükümetin omuzlarına yıkmak da haksızlık olur.
Çünkü ortada çok ciddi bir küresel iklim değişikliği krizi var. Bunun sorumlusu da insanlığın ta kendisi. Yani AK Parti iktidarının havaları üfleyerek soğutması mümkün değil.
Türkiye iklim değişikliğinden en kötü etkilenecek ülkelerin başında geliyor. Uzmanlar önümüzdeki on yıllar içerisinde Türkiye’nin daha kurak bir ülke olacağını söylüyor. Her ne kadar bazı kişiler, “Cübbeli Ahmet, Pelerinli Mehmet veya Redingotlu İsmet” gibi zibidilerin
görüşlerine itibar etse de, biz bilim adamlarını dinlemeye devam edelim.
Şimdiden ülkemizde iklim krizinden kaynaklanan ciddi yıllık ürün kayıpları olmaya başladı. Bu arada bazı parazitler de ekinlere zarar vermeye başladı. Son olarak Ziraat Mühendisleri Oda Başkanı Selma Güder, “Kahverengi Kokarca” adlı bir böceğin ülkemize girdiğini,
Eskişehir’e ulaşmasının da olası olduğunu ifade etti.
Yani bir kahverengi kokarcamız eksikti, şimdi o da tamamlanmış oldu.
Türk tarımını çok ciddi bir şekilde yönetmek gerekiyor. Kuraklıktan, istilacı türlere kadar pek çok sorunlarımız var. Ancak ve maalesef bu felaketlerle başa çıkacak bir hükümetimiz yok. Allah sonumuzu hayretsin.