İşler kesat gidiyorsa, çözüm için bir yol yordam bulmalıyız.
İşler kesat gidiyorsa, çözüm için bir yol yordam bulmalıyız.
Sorunların odağında iktidarın edinimi, sürdürülmesi ve devredilmesi süreçlerini içeren siyaset bulunmaktadır. Evet, siyaset bir ihtiyaçtır. Sıradan yurttaşların büyük bir kısmı siyaset ve siyasetçiye karşı mesafeli ve dargın. Bu nedenle çoğu kamuoyu araştırmasında siyaset kurumu güven açısından olumsuz bir noktada. Ancak toplumsal kurum olarak siyaset ve onun başat ögesi olan siyasetçi bir zorunluluk. Toplumda siyaset ve siyasetçinin olması bir gerçeklik… Ayrıca sosyal, ekonomik ve politik deneyim ile tarih bize demokratik siyasetin en iyi, güzel ve doğru seçenek olduğunu öğretmektedir.
* Her dara düşen demokrasi istiyor. Bakın Cumhuriyet tarihine A’dan Z’ye her çizgi, iş dara zora kaldığında kendine demokrasi istemektedir.
* Bakın başörtülüye, bakın mini etekliye demokrasiden medet ummuştur, ummaktadır.
* Bakın tarihte sosyaliste, faşiste, sosyal veya muhafazakâr demokrata; askere, sivile, darbeciye… Kime bakarsanız bakın ihtiyaç olduğunda hak, hukuk, adalet ve demokrasi demektedir.
Eğer böylesi bir gerçeklik varsa şu konulara çok ama çok özen göstermeliyiz. Abdal olmalıyız, abdal!
Hepimiz “abdal” olmalıyız. “Nerden çıktı?” demeyin; peynir, ekmek yemeyin. Okuyun, derim.
Abdal’lık bir gelenek ama bir akrostiş denemesi yapalım.
Abdal sözcüğü farklı anlamlarda kullanılmakta. Eskiden Kök Tengri (yaratıcı) ile iletişim kuranlara zamanla abdal denilmiş. Abdal (derviş), tasavvufi olarak bir bölüm ermişler için de kullanılmış. Anadolu’da abdalların, tarih boyunca Alevi-Bektaşi geleneğe bağlı bulunmaları ve göçebe gezgin bir yaşam tarzını benimsemelerinin yanı sıra müzikle olan bağlantıları da 14. yüzyıla kadar dayandırılmakta (Arıcı ve Güray, 2018). Abdallar, kendilerine yanlış ve kötülük yapanları affeden, bütün insanlara karşı iyi davranış gösteren ve iyi niyetli olan, haram olan her şeyden büyük bir imtina ile uzak duran kişiler… Samimi olan, sevgi, merhamet ve şefkat gibi ahlaki değerlere önem veren kişiler (Eşigil ve Çınar, 2018). Bir bakıma “Tarihsel süreçte abdal bilen, yol gösteren ermiş, bilge kişi karşılığında kullanılıyor.” denilebilir.
Yazımızın amacının abdal’lığı tartışmak olmadığını belirterek şöyle devam edelim:
Bizim burada kullandığımız ABDAL’ın A’sı akılcılık. Akılcı olmalıyız. İşte, aşta, üretimde, tüketimde akılcılığı temel almalıyız. Efendim, akıl felsefi doğruyu bulmamıza yetmez! Geçiniz. “Efendim, eğitimden siyasete, ekonomiye oradan hukuka tercihlerde akla öncelik vermeliyiz.” demek bu bir bakıma. Biz bu noktada işimize gelirse Afyon Bolvadin çay, vay yavrum vay…
ABDAL’ın B’si bilimsellik. Ülke, toplum yönetiminde bilimi yol gösterici olarak almalıyız, işin özü. Plan, hesap kitap, objektiflik, yansızlık, deney ve gözleme dayanırlılık… Bu bir bakıma bizi doğruyu bulmaya, yapmaya götürecektir. Elektrik santralleri, yol ve tünel yapım işlerinde bilim kurullarının raporları… Biz bu noktada işimize gelirse bilim, gelmezse film…
ABDAL’ın D’si demokrasi. Kendi kendimizi yönetme ile millet egemenliği yanında güçler ayrılığı, hukukun üstünlüğü, örgütlenme hakları… Burada unutmamak gerekir ki demokrasi hak, görev ve sorumluluklar rejimi. Biz pratikte daha çok hakkı kullanma eğilimindeyiz. Ancak görev ve sorumlulukları yerine getirmekte savsak davranıyoruz. Sonra sonuç hüsran… Özcesi biz bu noktada, Rabbena hep bana…
ABDAL’ın ikinci A’sı ahlak. Ahlak bir bakıma herkesin başına bir bekçi yerine sosyal davranışların kırmızı çizgilerini koyma. Meslekten işe; işten güce her yerde davranışlarımızın ortak duyguyla örüldüğü iyi, doğru ve temiz olma hali. Biz bunu sadece dini, törel algılayıp işimize geldiğince kullanma yanlışına düşüyoruz gibi.
ABDAL’ın L’si laiklik. Laiklik bizim toplumda kısaca “din ve devlet işlerini ayırmak” diye bilinir. Buna iki nitelik daha ekleniyor genelde sosyologlarca. Şöyle ki laikliğe göre devlet tüm din ve inançlara eşit uzaklıkta olmalı. Laiklik ayrıca tüm yurttaşların din ve inanç özgürlüklerini kullanabilmesi olanağı. Ancak İslam toplumlarında uygulamanın zorlukları tarihsel bir gerçek. Laiklik ayrıca dinin kutsallığı, onun kendi mecrasında olması ile yüceliğinin koruması bakımından da önemli. Ne yazık ki bizim toplum dini siyasette kullanmanın yığınla örneğiyle dolu. İşin özü laiklik hem dinin özgünlüğünü hem de yüceliğini korumak ve dinleri siyasetin tasallutundan kurtarmaktır bir bakıma…
Kıssadan hisse… Özünde bu ilkeleri birbirinden ayırmak olanağı yoktur. Laiklik olmadan demokrasi olmadığı gibi ahlakın olmadığı yerde de demokrasi olmayacağı açıktır. Akılcılık ve bilimselliğin diğerlerini besleyerek iyi, güzel ve doğru bir yaşam sağlamanın araçları olduğu da bir başka gerçeklik.
Ne diyelim? İyi, güzel ve doğrular için abdal olalım. İyi abdal’lıklar…
KAYNAKÇA
Arıcı E. T. ve Güray, C. (2018). Ege ve Orta Anadolu’da Abdallık geleneğinin tarihsel ve kültürel özelliklerinin müzik gelenekleri ve müzikal analiz üzerinden değerlendirilmesi. Akdeniz Üniversitesi Uluslararası Müzik ve Sahne Sanatları Dergisi, (2), 21-39. Erişim adresi: https://dergipark.org.tr/ tr/download/article-file/610519
Eşigil, T. ve Çınar, S. (2018). Abdallığın tasavvufî yönü ve kültürel aktarım aracı olarak abdal müzik geleneği. Akademik Sosyal Araştırmalar Dergisi, (66), 586-613. Erişim adresi: https://asosjournal.com/?mod=makale_tr_ozet&makale_id=35439