Önceki gün Eskişehir’de bir fuar açılışı oldu.
“Demiryolu Endüstrisi Altyapı ve Teknolojileri Fuarı ve Zirvesi”
Açılış dikkat çekiciydi. Zira ilk kez Eskişehir protokolünün bir fuara bu kadar kalabalık bir katılım sağladığına tanık olduk.
Milletvekilleri, belediye başkanları, oda başkanları açılış kurdelesini hep birlikte kestiler.
Açılış konuşmalarında da her biri söz alarak, içindekileri aktarma fırsatı buldu.
Fuar ve konuşmalarda dikkat çeken ve üzerinde tartışabileceğimiz pek çok detay vardı.
Ancak 3 önemli ismin konuşmasını dikkat çekici buldum.
Yılmaz Büyükerşen, Nabi Avcı ve Celalettin Kesikbaş’ın konuşmalarının bir kısmı birbirlerine gönderi ve sitem içeriyordu.
Yılmaz Büyükerşen, 1894 yılında kurulan Anadolu-Osmanlı Kumpanyası yani sonra Cer Atölyesi, Demiryolu Fabrikası ve TÜLOMSAŞ olarak hizmet veren 126 yıllık demiryolu geçmişinin Eskişehir’den alınmasına ve TÜLOMSAŞ’ın Ankara’da bulunan TÜRASAŞ’a bağlı bir şube olarak pasifize edilmesine sitem etti. Yani orada bulunan Eskişehir Vekili Nabi Avcı vesilesiyle iktidar temsilcilerine Eskişehir adına sitem etti.
Nabi Avcı, Büyükşehir Belediye Başkanımızın da ifade ettiği gibi önceliklerimiz herhalde Eskişehir'imize diyerek TÜLOMSAŞ konusunu başka bir yöne çekti. Tramvayların yerlilik oranını açıklayarak 2016 yılında ben bu işi yaparım dediği halde, ihaleye giremeyen TÜLOMSAŞ'a da bir şans tanınırsa, ihale sözleşmesi sadece yabancı firmaların katılabileceği şartlardan arındırılırsa, TÜLOMSAŞ'ın da iştirak edeceği bir düzenleme yapılırsa öyle zannediyorum ki Eskişehir'de de tramvay setlerinde yerlilik oranlarını yukarı çekebiliriz diye Büyükerşen vesilesiyle Büyükşehir Belediyesine sitem etti.
Celalettin Kesikbaş, bu tartışmaları yüzeysel geçti ve konuyu başka bir noktaya getirdi. Kesikbaş URAYSİM’e bu kenti gerçekten içselleştirmiş ve gelecek kurgusu, planı yapan insanların sahip çıkması gerekiyor. URAYSİM son derece önemli diyerek bana göre hem yerel hem de genel iktidarın temsilcilerine yani Büyükerşen ve Nabi Avcı’ya sitem etti.
Tüm bunların hep dediğim gibi işin uzmanı ve teknik niteliği yüksek insanlarca tartışılmasını yeğlerim. Lakin Eskişehir bu konuda zayıf olduğu için iş yine biz gazetecilere kalıyor.
Fikrim soracak olursanız kısa bir özet geçeyim.
Büyükerşen’in TÜLOMSAŞ’ın Ankara’ya taşınması ile ilgili sitemi tartışılmaz.
Nabi Avcı’nın Tramvay ihalesine TÜLOMSAŞ alınmalıydı ve yerlileştirilmeli sitemi ise epey konuşulur detaylar içeriyor.
Tramvay işi öyle ben yapabilirim diye söz ile değil uluslararası standartlar ve sertifikasyon işleri ile yapılabiliyor.
2001 yılında yani tramvayların Eskişehir ile tanıştığı yıllarda TÜLOMSAŞ’ın bu konuya dair tek bir yetkinlik ve sertifikası yoktu.
Belediyeye Türkiye sınırlarında kredi verilmeyip finansmanı dışarıdan ve belli kıstaslar dâhilinde sağlanmıştı.
Bir iş hangi standartlarla başladıysa öyle devam etmek zorundadır. Yani 2016 yılında TÜLOMSAŞ’ın bende varım demesi durumu pek değiştiremezdi. Genişliği, yedek parçası, bakımı gibi pek çok önemli detayı olan hafif raylı sistemlerin ya aynısı ya muadili ile yola devam edilmeliydi ve bu yüzden öyle yerlileşelim seçeneği fanteziden öteye geçemezdi.
İşin teknik yönünü basite indirgeyenler acaba 10 senedir yerli otomobili seri olarak üretememe sebebini açıklayabilir mi bir zahmet?
Kaldı ki TÜLOMSAŞ sadece Eskişehir değil Türkiye’nin bir markası olmasına rağmen acaba Türkiye’de AK Parti’nin sahip olduğu hangi Belediye TÜLOMSAŞ ile çalıştı?
Kayseri, Konya, Gaziantep gibi sonradan bu sistemle tanışan şehirlerde neden AK Partili belediye başkanları TÜLOMSAŞ’a tramvay yaptırmadı diye merak ediyorum.
Daha da önemlisi TÜLOMSAŞ bu kadar önemli, kıymetli, değerliydi madem…
Burada kendimizi yırtarken, bu büyüme değil bu yok etme diye yazıp, konuşurken neden şehrin köklerindeki bir kurum bir gecede yok edildi. Saat kulesine kadar TÜRASAŞ ismini kazıyıp, şehre eğreti bir marka baskısını neden reva gördünüz diye insan düşünmeden edemiyor.
Bu yüzden iktidar partisinin sitemi romantik olarak haklı gözükse ve hepimizin isteği olsa dahi işin gerçekliğinde altyapısız, boş bir siteme dönüşüyor.
Kesikbaş’ın URAYSİM ile ilgili sözleri ve sitemi ise artık başka bir mecrada.
Mahkeme bilirkişi raporları ile mevcut projenin kamu yararı taşımadığına hükmetti. Yürütmeyi durdurma kararı verdi.
Dolayısıyla URAYSİM için artık başka bir yerde yani tarım arazisi olmayan bir alanda, bu başlattı, bu paydaş çelişkisine düşmeden yani Anadolu, ESTÜ diye kafa karışıklığı olmadan tek bir patronla ve siyasetin dışında kalan bir hikaye başlatılmalı.
Ama Kesikbaş’ın URAYSİM ile ilgili düşüncelerinin sonuna eklediği “Eskişehir’de hızlı tren setleri üretilmeli” kısmının daha ayakları yere basan ve heyecanlandıran bir detay olduğunu da belirtmek isterim.
Son tahlilde hani sakal ve saçı kazıyınca söylenen bir söz vardır. Kökü bende deriz.
TÜLOMSAŞ konusunda da artık böyle demeliyiz.
Kökü bizde.
Mutlaka yeniden çıkacaktır.
Yerli Tramvay istiyoruz.
Son yapılan tramway hatları çok kalitesiz duraklar malzemeler dökülüyor vatman levye ile makas değiştiriyor belliki makas sistemleri de arızalı. Duraklarda otomatik kapılar yok yani tren yoluna düşmek an meselesi.
Eskişehire BOZANKAYA yada DURMAZLAR tramvay ne güzel yakışır.