Epey bir aradan sonra okullar tekrar açıldı. Eğitimle ilgili ne, ne zaman, nerede, ne kadar konuşulsa genelde görüşlerin ortak noktası işlerin iyi gitmediğinde odaklanmakta... Bu tür yorumlar farklı iktidarlar, yöneticiler veya yeni bir programın ilk kez uygulanışı dahil hep sürekli olarak geçerlidir demek pek yanlış değil.
Epey bir aradan sonra okullar tekrar açıldı. Eğitimle ilgili ne, ne zaman, nerede, ne kadar konuşulsa genelde görüşlerin ortak noktası işlerin iyi gitmediğinde odaklanmakta... Bu tür yorumlar farklı iktidarlar, yöneticiler veya yeni bir programın ilk kez uygulanışı dahil hep sürekli olarak geçerlidir demek pek yanlış değil. Buna eğitim sürekli eleştiri sağanağının altında demek mümkün…
Eğitim alanının sürekli eleştirilir bir durumda olması onun doğasından kaynaklanır.
Bu durumda eğitimin doğasında neler var sorusunu ya da bir başka ifadeyle kendine özgü özelliklerin neler olduğu sorusunu öne çıkar ki eğitimin kendine özgü özelliklerini şu biçimde ifade etmek mümkündür:
Her şeyden önce eğitimin ham maddesi insan. İnsan doğası gereği sosyal, psikolojik, somatik, politik ve ekonomik bir varlık. Bu durum insanın maddi ve manevi yönleriyle karmaşık bir bütün olduğunu ifade eder. Bu nitelikler insanın davranışlarının oluşturulması, istendik şekilde biçimlendirilmesi ve sürdürülmesi; statik bir üretim ve tüketim sürecinden son derece ama son derece farklı kılar. Özcesi iktisadi, politik ve sosyal durum ne olursa olsun eğitim doğasından kaynaklı dört dörtlük iyiyi üretme ve ölçme sorunu taşır.
Eğitimin bir başka özelliği ise ekonomi, siyaset, din, aile, hukuk, kültür ve gibi birçok sistemle sürekli karşılıklı etkileşim içinde olmasıdır. Bu durum eğitime hem bir yandan çok büyük sorumluluklar yüklerken diğer yandan sürekli çatışma doğurur. Topluma, güncel olaylara şöyle kısaca bakıldığında eğitimle ilgili her karar ve uygulamanın toplumsal kurumların değişik gereksinim ve beklentilerini karşılaması oldukça güç olduğunu görülür. Eğitimde sorunların sürekli kartopu misali yuvarlanarak büyümesinin temel nedenlerinden biri de budur.
Eğitim kısaca bir davranış değiştirme olarak tanımlansa da eğitim özünde sosyal bir süreçtir. Evet tanımlama doğrudur ancak tanımlamanın arka planında saklı olan sosyal, ekonomik ve politik çatışmalar eğitimin sürekli olarak yıpranmasına neden ola gelir. Bu durum eğitimin bir başka sorunsalıdır.
Tüm sorun ve çatışmalara karşılık toplumlar eğitim ve sorunlarını görmek tartışmak ve çözmek zorundadırlar. Türkiye'nin uzun yıllardır adım adım eğitim alanında nicel ve nitel olarak son derece önemli sorunlarla karşı karşıya olduğu açıktır. Daha kötüsü akademinin bu konulara duyarsız kalmış olması acıdır. Ne yazık ki yükseköğretim kimi sorun ve çözümlerinde tıpkı kafasını kuma sokmuş deve kuşu gibidir. Kimi sorun ve çözümlerine ilgisizdir. Akademinin, yükseköğretim kurumların toplum sorunlarına saptayacak ve çözecek ne yazık ki mecali yok gibidir… Çünkü akademinin toplumla ilişkisi kesilmiş ve…
* * *
Tüm olumsuzluklara rağmen sorunlar çözümsüz değildir.
Öğretmenlerin yetki ve sorumlulukları genişletilmeli, program geliştirme ile ölçme değerlendirme boyutlarında karar verme süreçlerine katılımı sağlanmalıdır… Kariyer basamakları ve benzeri süreçlerin yönetimi “ben yaptım oldu bitti” anlayışından kurtarılmalıdır. Öğretmenlik Meslek Kanunu akılcılık, hukukun üstünlüğü ve eğitim bilimimin ışığında katılımcı bir anlayışla gözden geçirilmeli yeniden düzenlenmelidir.
Okul ve sınıf yönetimi ile öğretim programlarının geliştirilmesi ile öğrenci başarısının ölçülmesinde radikal düzenlemelere ihtiyaç bulunmaktadır. Okullar yol geçen hanı misali “girdiler bir şey öğrenemeden gelip geçip çıktılar” anlayışından kesinlikle kurtarılmalıdır. Kademeler arası geçişin A’dan Z’ye yeniden yapılandırılması bir zorunluluktur.
Eğitim siyaset ilişkisi Türkiye bağlamında hep en önemli sorun alanımızdır. En çok yaralı olduğumuz konu budur. Cumhuriyetin eğitimini ahlak, bilim, demokrasi ve laiklik ortak paydasında etkililiği ve verimliliği esas alan “milli” politikada ortaklaştırmalıyız. Günlük politik yanlı, bilim dışı kararlar ülkenin geleceğini riske atmakta ve eğitim sürekli nitelik yitirmektedir.
Okullar açılmışken eğitim üzerine birkaç söz dedik başladık. Rastgele diyelim…