Prof. Dr. Turan Akman Erkılıç

Köy Enstitülüleri eğitime can, ülkeye kan…

16 Nisan 2021 09:39
A
a
Sütiş Eskişehir
Köy Enstitüleri eğitim tarihimizin üzerine çokça konuşulan, yazılan konularından biri. Kuruluş ve kapanışlarından onlarca yıl geçmiş olmasına karşın enstitüler üzerine tüm tartışmalar hala sürmekte. Enstitüleri bu kadar ilginç kılan nedenleri salt pedagojik alana bağlamak çok büyük eksiklik kuşkusuz.
Bu bakışla Enstitülerin kuruluş, gelişme ve eğitimle ilgili kimi niteliklerine şöyle bir bakalım:
Öncelikle Köy Enstitülerini klasik bir okul olarak görmek çok büyük bir yanlış.
Enstitüler, bir okul olmanın çok ötesinde sosyal gelişme için bir örneklik.
Enstitüler, eğitim ile ekonomi işini birleştirmenin bir güzel örneği.
Enstitüler, ekonomi ve toplum birlikteliğini kotarmak için eğitimi akılcı kullanmanın bir örneği.
Enstitüler, Gazi Mustafa Kemal’in ifadesiyle yeni sosyete yaratmak için eğitime işlev yüklemenin güzel bir örneği.
Enstitüler naçar, ışıksız ve yoksul Anadolu topraklarında coğrafyanın kaderini akıllıca değiştirme örneği.
Enstitüler, Doğan Hızlan’ın ifadesiyle Köy Enstitüleri'nden yetişen Anadolu çocuklarının bize Anadolu gerçeğini tanıtma olanağı.
Enstitüler Anadolu’da sahipsiz Hanaklı Garip’e, Burdur Yeşilovalı Fakir’e, Trakyalı Memet’e, Diyarbakırlı Zöhre’ye, Polatlılı Talip’e, Rizeli Selahattin’e, Posof’tan Taştan’a, Niğdeli Bizim Köylü Mahmut’a, Ege’den Pakize’ye, Eskişehir’de İbrahim’e, İlyas’a, Antalya’dan Cavit’e, Erzurum Narman’dan Remzi’ye, Pulurlu Hasan’a ve daha nicelerine sahip çıkma uğraşı, emek vermek ve göz nuru dökmek…
Enstitüler, İslam ülkeleri içinde zaten örnek olan Türkiye modernleşme mücadelesinin eğitim alanına bir başka yansıması…

Köy Enstitüleri'ne gereksinim duyulmasına ilişkin sosyoekonomik temel neden şöyle özetlenebilir: Ülke, Osmanlı’nın yanlış toprak ve ekonomi politikası yüzünden zamanla duraklamış ve gerilemiş. Bu nedenle birinci ve ikinci sanayi devrimini yakalayamamış ve giderek çöküşe sürüklenmiştir. Bu süreçte Mustafa Kemal önderliğindeki ulusal kurtuluş mücadelesi dışa yönelik antiemperyalist ve bağımsızlıkçı; içe dönük ise modernleşme mücadelesidir. Nitekim ülke birinci sanayi devriminin mekanik üretim, buhar ve su gücü ile çalışan ekipman odaklı gelişimi kaçırmış. Üstüne üstlük bunun sonrasında da ülke ikinci sanayi devriminin seri üretim, montaj hatları, elektrik enerjisi olanaklarına görece erişememiş bir toplum. Bu koşullarda ulusal, bütünleşmiş yeni bir toplum ve devlet oluşturmak için yer altı ve yer üstü kaynakları ile beşerî sermayeden yararlanmak dışında bir seçenek de yok gibidir. Üstüne üstlük yetişmiş insan gücü yani beşerî sermaye de sınırlıdır. O halde eğitimi önemsemek, öne almak, pragmatik ve işlevsel kılmak gerekir. Ancak şehir ile köy arasındaki fark da çok büyüktür. Köy kent arasındaki makas sosyal, ekonomik ve yaşam biçimiyle özetle her yönüyle çok açıktır. Kapatmanın biricik yolu; köy için köyden, candan, pratikte iş yapacak, örnek ve önder olacak kişiyi yetiştirmektir.
Enstitüleri kuranlara göre yetiştirilecek örnek ve önder kişiler çok yönlü olmalıdır. Enstitü mezunları gerektiğinde öğretmen, gerektiğinde tarımcı, gerektiğinde sağlıkçı, gerektiğinde toplumsal gelişim lideridir. Bu bir bakıma bir taşla birkaç kuş misali…

Köy Enstitülerine özetle bakılırsa…

Köy Enstitüleri ile nelerin yapıldığı üzerine çok şey yazılır, çizilir. Evet! Çok şey yazmak, öykülemek mümkün. Yazılanların hepsi de değerlidir, kuşkusuz. Akademik bir çalışma için kaynak tararken Uğur Erözkan’ın (2018) “Köy Enstitülülerin Hayatımızda Gerçekleştirdiği 10 Devrim” başlıklı yazısında okuduklarımdan aktarayım. On büyük işi başardılar, diyor Erözkan. Bakın neler!

* Eğitim ışığını ülkenin dört bir yanına ulaştırdılar.
* Yalnızca okula gitmediler, kendi okullarını inşa ettiler.
* Modern tarım teknikleriyle gittikleri köylerde üretime katıldılar.
* Halk sağlığı uygulamalarını öğrenip hastalıklara karşı mücadele ettiler.
* Kadınların toplumsal yaşama katılmaları için çabaladılar.
* Öncülük ettikleri kooperatiflerle tarımsal kalkınmaya katkı sağladılar.
* Gittikleri köylerde okuryazarlığın artması için çalıştılar.
* Sanatın her alanında faaliyet gösterip topluma sanat sevgisi aşıladılar.
* Sağlıklı bir neslin sporla yetişeceğini halka öğretmeye çalıştılar.
* Sonsuz bir öz güvenle yetiştiler ve yetiştirdikleri gençlere öz güven aşıladılar.
 
Köy Enstitüleri üzerine yapılan tartışmaların yanlışlığı
Enstitüler üzerine ne zaman bir yazı görseniz enstitülere olumlu bakanlar ile karşı olanlar biçiminde bir ayrımı hemencecik görürsünüz. Bu bakış referanslara göre bir saf tutuştur. Ağırlık olumlu bakanların çokluğu ve yoğunluğudur. Karşı olanların görüşlerinin bir kısmı sübjektif ve çok da tartışmalıdır. Evet! Enstitüler eleştirilmelidir ancak eleştirmiş olmak için eleştiri yapmak yanlıştır. Enstitülere bütünüyle olumlu bakış da tümüyle karşıtlık da yanlıştır. Ancak bu durum; kurumların objektif değerlendirilmesini engellemez. Unutmamak gerekir ki 1940’ları konuşuyoruz. Olanaklar, demokratik gelişmişlik düzeyi, tek partili yaşam, ülkenin kurtuluşu ve kuruluşuna ilişkin ideolojilerin görüşlerini iyi değerlendirmek gerekir.
Akademik bakış, etik ve Köy Enstitüleri
Enstitülere akademik bakmak bir zorunluluktur. Aksi takdirde politik amigolara kalmış bir örnek olarak doğru değerlendirilmesi olanaksız olacaktır. Akademisyenlerin bakışı bilimsel ve meslek etiğine uygun olmalıdır. Bu açıdan bakılırsa Enstitüler için şunları söylemek olanaklıdır:
* Enstitüler, ülke olanaklarını kullanma, sosyal ve ekonomik yapı çözümlemelerini değerlendirme bakımından akılcı ve pragmatik kurumlardır.
* Enstitüler; ders amaç, içerik ve öğretme öğrenme süreçleri bakımından ilerlemeci felsefenin Anadolu topraklarında, o günün koşullarındaki özgün uygulamalarıdır.
* Enstitüler, yaparak yaşayarak iş içinde üretim amaçlı eğitim örnekleriyle politeknik eğitimin Anadolu uyarlamalarıdır.
* Enstitüler yoksul ve köye yönelik tutumuyla aşağıdan yukarıya toplumsal hareketlilik işlevini yerine getiren kurumlardır.
* Enstitüler katılımlı yönetim, demokratikleşme, ulusal bağımsızlık, laiklik ülküleriyle ulusal devlet oluşturmanın eğitim ayaklarıdır.
* Enstitüler, Batı’nın klasikleri ve yarattıkları ile Anadolu topraklarının kültürel değerlerini sentezleyerek ulusal kültürü yaratma ve geliştirmenin uğraşıdır. Moda deyimle özüyle de sözüyle de milli ve yerlidir.
 
Bir başka yazıda Enstitülere ilişkin farklı bakışların görüşlerini anlatmaya çalışacağım. Ancak şunu unutmamak gerekir ki Anadolu’nun kurtuluşu ve gelişme mücadelesi, cehaletle mücadelesidir. Bunun yollarından biri de ulusal, demokratik, laik, üretim odaklı eğitimdir.
Bu duygular içinde Yunus’un diyarından herkese “Sevelim, sevilelim.” Diyelim.

KAYNAKÇA
Erözkan, U. (2018, 31 Ağustos). Köy Enstitülülerin hayatımızda gerçekleştirdiği 10 devrim [Blog yazısı]. Erişim adresi: https://bilimvegelecek. com.tr/index.php/2018/08/31/koy-enstitululerin-hayatimizda-gerceklestirdigi-10-devrim/
Şahin Erden Kuyumculuk
1000
icon

Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...

Bu Eskişehir haberi ilginizi çekebilir! İlginç Eskişehir haberi