Artık zam haberlerinin eskisi kadar haber değeri taşımadığı zor bir dönemden geçiyoruz.
Artık zam haberlerinin eskisi kadar haber değeri taşımadığı zor bir dönemden geçiyoruz.
Elimizi attığımız her şey hem de hiç durmadan zamlanıyor.
Eskiden “yoksulluk sınırı” altındayız diye yaptığımız serzenişler bile değişti.
Şimdilerde ülkenin neredeyse yarısı olarak “açlık sınırı” altında kalıyoruz.
Birileri bu serzenişleri, bu tepkileri hala siyasetin cilvesi gibi görüyor.
1 Milyon kişinin yaşadığı şehirde 40, 50 bin kişi AVM’lere gidiyor, mekânlar dolu, arabalar vızır vızır işliyor diye geriye kalan 900 bin insanın da keyfi yerinde zannediyor.
Oturduğu bir restoranda bir yemeğe 5000 TL bırakanları görüp, koca bir ayı 2500, 3000 TL maaşla geçirmeye çalışan emeklileri, 6 kişilik aileyi 5000 TL ile idare etmeye çalışan insanları birbirine kıyas yapıyorlar ya, insan ne diyeceğini bilemiyor.
Velhasıl ev, araba, tatil, giyim, kuşam değil kastım. Sadece ekmekten bahsetmek istiyorum.
Bildiğimiz ekmek. Hani gerekirse soğan ekmek yeriz, minnet etmeyiz dediğimiz. Hani savaş halinde, ülkenin en yoksul günlerinde bile en bol, en rahat ulaştığımız, temel gıdamızdan.
Çünkü artık haber değeri yok dediğimiz zamlar, bizi en acı sınavla ekmekle yüzleşecek noktaya getirdi.
Önceki akşam Ticaret Odası meclis toplantısında alınan kararla 210 gram ekmek 50 kuruş daha zamlanarak 3 TL’den satılmaya başladı.
Daha yakın geçmişte yine fırın işletmecilerinin talebi üzerine ekmek ve unlu mamüller zamlanmıştı.
Hatta onunda öncesinde ekmeğin gramajı düşürülüp fiyatı sabit tutularak bir zam daha uygulanmıştı.
Belki bu kadar ekmeği az tüketen, küçük aileler için çok rahatsız edici olmayabilir.
Ancak asgari ücretle geçinen kalabalık aileleri düşününce insanın göğüs kafesi sıkışıyor.
Zaten doğru dürüst et, sebze yiyemeyen o yüzden katıktır deyip ekmeğe abanan insanlar ne yapacak?
4250 TL maaşla yaşam mücadelesi veren insanın sadece ekmek için ayda 1000 TL harcamak zorunda kaldığı bir ülkeden bahsederken hala ekonominin bozulduğuna ikna olmayanların kalp taşıdığına inanamam.
Allahtan Halk Ekmek gibi bir belediye hizmeti var ve bazı vatandaşlardan bu ekmekten tüketerek bir parça nefes alabiliyor. Ama onunda kapasitesi ve erişim bir yere kadar.
Zaten nasıl oluyor da Halk Ekmek yarı fiyatına bu işi kotarır ve kar elde ederken aynı ekmeği fırıncılar zararına satıyor anlamıyorum.
Ancak ülkedeki buğday, un, ithalat, lojistik diye sıralanan her şeye zam olduğu için çok fazla sitem edemiyorum.
Yalnız içinde bulunduğumuz aya özel ETO’ya bir sitem edeceğim.
Ramazan ayındayız. 11 Ayın sultanı ve en azından sofraların bereketli olması gereken bir dönemdeyiz.
Bu zam talebine Hızır gibi karşılık vermek yerine en azından bu ayın bitmesi beklenemez miydi?
Sonraki ay meclisinde ya da çok elzem ise bayramdan hemen sonra olağanüstü toplanarak bu zammın uygulanmasına karar verilseydi?
Veya şimdi zam talebini kabul edip uygulamasını bayramdan sonraya bıraksanız olmaz mıydı?
Keşke bu konuda biraz inisiyatif alsaydınız. Keşke bu ayın bitmesini bekleseydiniz.