Evet, Covid-19 belasıyla cebelleşiyoruz; bu doğru…
*
Ancak dünyanın sonu değil, elbette omuz omuza vererek kısa zamanda bu melanetin üstesinden geleceğiz.
*
O nedenle Eskişehir’in sorunlarının tartışılmasının devam edilmesini faydalı görüyorum.
*
Bugün dilerseniz, ‘trafik ve ulaşım’ sorunundan bahsedelim.
*
Aslında söz konusu sorunu,
sadece bugün değil, yarın da işleyeceğimi şimdiden bildirmek isterim.
*
Tabii ki kafama göre bir şeyler üretip siz değerli okurlarımıza sunmayacağım.
Konunun uzmanı olan bir ismin aktardıklarını paylaşacağım.
*
Prof. Dr. Murat Karacasu.
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi’nde görevli.
Ulaştırma Anabilim Dalı Başkanı.
Ulaştırma Laboratuvar Sorumlusu.
İnşaat Mühendisliği Bölümü Erasmus ve Farabi Koordinatörü.
*
Profesör Karacasu’nun bir özelliği daha var.
Nedir o?
Şu…
Belediyeler, bazı zamanlarda, Karacasu’dan trafik ile ulaşım hususunda görüş alırlar.
*
Murat Karacasu’yla epey zaman önce bir araya gelmiş, Eskişehir’in trafiği konusunda görüşmüştüm.
Fakat sohbetimizi aktarmak bugüne nasip oldu.
*
Başlayalım…
*
Bildiğiniz üzere,
Odunpazarı Belediyesi, Hamamyolu projesine imza atmış ve söz konusu alanın çehresini değiştirmişti.
Projenin içerisinde çokça tartışılan bir köprü var; o köprü, yayalar güvenle karşıya geçiş sağlasın ve Hamamyolu bölünmesin diye inşa edilmişti.
Fakat gelin görü ki bazı vatandaşlar köprüyü kullanırken, bazıları aşağıdan geçmeyi tercih ediyorlar ki bu da, karmaşayı beraberinde getiriyor.
Durum böyle olunca,
Eskişehir Büyükşehir Belediyesi, köprünün altındaki yola trafik lambaları koyarak sorunu çözmeye çalışıyor.
Peki, bu noktada Murat Karacasu ne diyor?
Okuyoruz…
Büyükşehir Belediyesi, Hamamyolu köprüsünün altındaki yola trafik ışıkları yerleştirmişti
‘HAMAMYOLU’NDAKİ TRAFİK LAMBALARI KÖTÜ OLDU’
“Hamamyolu’nda önceden bir yaya geçidi vardı. Oradaki yaya geçidinde sürücüler, yayalara hiçbir öncelik tanımıyordu. ‘Önce taşıt geçmeli’ şeklinde bir düşünce vardı sürücülerde. Ama kurallar gereği, yayanın öncelikli geçmesi gerekiyordu. ‘Haydi, bir çözüm bulalım’ dediler ve üst geçit yapıldı. Şimdi trafik kuralları gereği siz bir yere üst geçit yapmışsanız, artık o üst geçidin altındaki yatay işaretlemeyi, yani yaya geçidi işaretlemesini kaldırmak zorundasınız. Eğer siz, insanlara, üst geçidin yanı sıra, ‘buraya yaya geçidi de yaptım orayı da kullanabilirsiniz’ dediğiniz zaman, insanlar niye o üst geçide çıksın ki? Elbette ki aşağıyı kullanacak. Orayı yaparken bizden görüş almadılar açıkçası. Şimdi bakın, siz, insanlara, 10 metrelik bir caddeyi geçmek yerine üst geçidi kullanmaları için ‘50 metre diğer tarafa git, 50 metre de bu tarafa git ve oradan üst geçidi kullan’ dediğiniz zaman, insanlar o üst geçidi kullanmaz. Eh, üst geçidi kullanmayınca insanlar, bir çare bulunamadı işin açıkçası. Büyükşehir Belediyesi’nin yapacağı bir şey kalmadı. En sonunda trafik lambası koymaya kalkışıldı ve koyuldu da. Ama şunu söylemeliyim, o trafik lambaları biraz daha kötü oldu. Ama oradaki çözüm sanki şöyle olsaydı… Caddenin kenarlarında bir alt geçit olsaydı -özellikle de engellilerin kullanacağı bir alt geçit- ve de asansörlü bir sistem olsaydı veya yürüyen merdiven olsaydı, böyle bir sistem daha ekonomik ve daha çözümsel olabilirdi.”
*
Ulaştırma alanında uzman olan Karacasu, Hamamyolu’ndaki köprü, trafik lambaları ve yaya geçidi meselesinin ardından,
Atatürk Bulvarı’ndaki yaya geçitleriyle ilgili de önemli uyarılarda bulundu.
Şöyle ki…
ATATÜRK BULVARI’NDA YAYA GEÇİTLERİ SORUNU
“Örneğin, bir yaya geçidi yapıyorsunuz Atatürk Bulvarı’nda… Şimdi Atatürk Bulvarı’nda, şehir içinde 50 kilometre saat hız verilmiş. Fakat bir de uygulamadaki hız var. Buyurun 100 tane araç ölçün, bunun 90 tanesi 50’ye uymuyordur. Sadece müzenin oradaki radarı bilen insanlar oraya mahsus hızını düşürüyor, sonra tekrar hızlanıyorlar. Normalde orada, mevcut uygulamadaki hız 60-70 kilometreye kadar çıkıyor. Siz böyle bir hıza izin verdiğiniz bir yere yaya geçidi yapacağım diyorsanız eğer, o zaman çok daha değişik tedbirler almanız gerekiyor. Ben de o yolu her gün iki defa kullanan bir insanım ama tereddütteyim. 50 kilometreye ve hatta 30 kilometreye kadar hız düşürüyorum. Ama ben orada yaya geçidi olduğunu biliyorum. Ancak herkes bunu bilmeyebilir. Orada bir yaya geçidi olduğunu insanlara göstermemiz gerekiyor. Hem işaretçi koyacağız, hem de yaya geçitlerinin olduğu yerlere park yapılmasını önlemeniz gerekiyor. Yaya geçidinin önünde ve arkasında araç olduğu zaman, sürücüler oradaki yayaları göremiyor. Bu sefer yayaya yol vermediği için araç sürücüsü ceza yiyerek zor durumda kalıyor veya aniden fren yapma durumlarında arkadan gelen aracın çarpmalarına maruz kalabiliyor.”
*
Profesör Murat Karacasu, görüşmemiz esnasında, Eskişehir’de ciddi anlamda
otopark eksikliği bulunduğunu, aynı zamanda yurttaşların
bilinçsiz park yaptığını da vurguladı.
Haydi, o ifadelerin detayına göz atalım:
‘OTOPARK SAYISI KESİNLİKLE YETERLİ DEĞİL’
“Eskişehir’de bazı planlama hataları yapılmadı değil. Örneğin Süleyman Çakır Lisesi yapılırken, oraya aynı zamanda iki katlı bir otopark yapılabilirdi. Mesela Murat Atılgan Okulu, yine yoğunluğu olan çok merkezi bir noktada, oraya da otopark yapılabilirdi. Mesela hemen Murat Atılgan Okulu’nun orada yine bir imam hatip lisesi var, oraya da otopark yapılabilirdi. Eskişehir’deki otopark sayısı kesinlikle yeterli değil. Bizim en büyük sorunlarımızdan bir tanesi de, Eskişehir’deki cadde üstü otoparklarda esnafın kendi aracını sabah getirip akşam dükkanını kapatana kadar aynı yere park etmesi. Bence, merkezi iş alanlarının olduğu yerde otopark yapma zorunluluğu varsa, oradaki otopark ücretlerini biraz daha yüksek tutmanız gerekiyor. Aynı zamanda belli bir dakikaya kadar park edebilme kuralı getirmemiz gerekiyor. Ki böylece, insanların araçlarıyla merkeze girmelerini engellemeniz gerekiyor. Bakın, merkezi iş alanlarının çevresine yapacaksınız otoparkları; mantık şu: Buraya aracını bırak, merkezi iş yerlerine yürüyerek git ve günlük ihtiyaçlarını gör. Ama biliyorsunuz özellikle Eskişehir halkı, aslında çoğu kentimizde, bizler, açıkçası lavaboya bile araçla gitmek isteyen insanlarız.”
*
Köprübaşı’ndaki trafik keşmekeşine de dikkat çeken Karacasu, sorunun çözümü için ciddi bir imar planı ile 50 yıla ihtiyaç olduğunu ifade etti ve kısa vadede hayata geçirilebilecek çözüm önerisi sundu. Dahası, hem trafik polisinin, hem de belediyenin denetimlerinin yetersiz olduğunun da altını çizdi.
Bu noktada, dedi ki:
‘TRAFİK POLİSİ SAYISI YETERSİZ, BELEDİYE DE CEZA KESEBİLİR’
“Bakın biz artık Köprübaşı’nı değiştiremeyiz. Buranın değişebilmesi için en az 50 seneye ihtiyacımız var. Ve çok iyi bir imar planıyla 50 seneye ihtiyacımız var. Ha, bu problemi 50 sene içerisinde çözemiyorsak, 50 sene içerisindeki problemlerimize çok dikkat etmemiz gerekiyor. Park konusunda en büyük sorun denetim. Trafik polisi de ceza kesebilir, ama belediye de ceza kesebilir. Fakat belediye her şeye ceza kesemiyor, belli kriterler var. Örneğin kaldırıma park etmişse ceza kesebiliyor ve de cezayı kestikten sonra vatandaşın adresine kadar bu cezayı iletmesi gerekiyor. Böyle bir sorun var. Polislerde de; Eskişehir’deki nüfus bölü polis dediğiniz zaman, Eskişehir’deki personel sayısı oldukça az. Ama burada, cezaları keserken, özellikle problemin olduğu yerleri belirlemek gerekiyor. Mesela Üniversite Caddesi, İsmet İnönü Caddesi, Şair Fuzuli Caddesi, Atatürk Caddesi, Yunus Emre Caddesi… Bizim problemli caddelerimiz bunlar. Bizim örneğin, Sivrihisar Caddesi’ndeki dört şeritli yolda denetimleri çok sıkı tutmamıza gerek yok. Oradaki trafik yükü, gereğinden çok fazla değil. Ama Üniversite Caddesi, Yunus Emre Caddesi, Şair Fuzuli Caddesi; buralar çok problemli yerler. Özellikle oralardaki denetimi çok sıkı tutmamız gerekiyor.
Profesör Karacasu, Köprübaşı Bölgesinin tamamının belli saat aralıklarında ticari yük araçlarına kapatılması gerektiğini savunuyor
‘KÖPRÜBAŞI’NA SAAT SINIRLAMASI GETİRİLMELİ’
Şimdi bakıyorsunuz… Örneğin 08.00-17.00 saatleri arasında kesinlikle ticari bir işlevi olan kişilere izin vermemek gerekiyor. Köprübaşı’nda örneğin tavukçu, örneğin peynirci; bu tür esnaflarımız varsa ‘senin 8’den önce bu işi bitirmen gerekiyor’ demek lazım. Onun dışındaki saatlerde, o araçların Köprübaşı’nda kesinlikle görülmemesi gerekiyor. Ha, belki ben bu konuda bir tepki alabilirim. ‘Hocam biz esnafız, sen ne demek istiyorsun’ diyebilirler. Ama insanlar o işten para kazanıyorsa bu işi de benimsemeli ve saat disiplini getirmeli kendine, 8’den önce malzemeyi bırakmalıdır, zaten günlük bırakacağı malzeme de bellidir. Burada önemli olan kural getirilmesidir ve kurala riayet edilmesidir.”
*
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Ulaştırma Anabilim Dalı Başkanı ve Ulaştırma Laboratuvar Sorumlusu Prof. Dr. Murat Karacasu’nun, Eskişehir trafiği ile ulaşımı hakkındaki görüşlerinden
bir bölümünü okudunuz.
*
Daha bitmedi!
*
İlgi çekici tespitlerin
devamı, yarın MIH sütunlarında…