Prof. Dr. Turan Akman Erkılıç

Bizim kuşak, demokrasi ve eğitim…

Daha onlu yaşlarda akranları başka işlerle uğraşırken toplumun daha iyi olmasına bir bakıma baş koymuş, kurtuluşa iman etmiş tertemiz çocukları vardı bizim kuşağın. 78’lilerdir, bizim kuşak!

10 Haziran 2021 09:29
A
a
Sütiş Eskişehir
Daha onlu yaşlarda akranları başka işlerle uğraşırken toplumun daha iyi olmasına bir bakıma baş koymuş, kurtuluşa iman etmiş tertemiz çocukları vardı bizim kuşağın. 78’lilerdir, bizim kuşak! Bir taraftan horlanıp bir kenara atılanlardır, bizim kuşak! Bir taraftan vatan için can veren olarak da anarlar bizi. Kimine göre vatan haini kimine göre yurtseverdir bizimkiler. Kimi faşo, kimi komo, kimi… Devrimcisi, ülkücüsü, akıncısı saf ve temiz olanlarından aklı ve bilimi görenlerini şimdi hep saygıyla anarım. Aramızda kötüler yok muydu? Öylesine varlardı ki… Yazılmaz, anlatılmaz; yaşanırdı. Neler gördük neler!
* * *
Bugün görülen politik, ekonomik ve pedagojik foseptiği o yıllarda görmüştü, bizim kuşak. Ağabey ve ablalarından daha iyi gördükleri savında olsalar da biraz bakar kördük hepimiz; sağcımız, solcumuz ve de “ot” olanlarımız. “Hala parlamentoda, çarşıda, pazarda, sendikada, üniversitede elle tutulur canlar ya 78’li ya da onların yeğenleri, kuzenleridir.” desem hiç yanlış olmaz. Kaldırın kafayı bakın etrafınıza “eccik” idealist, kafası basan varsa ya 68’li ya 78’li ya da onların yetiştirdikleridir. Onca olumlulukları yanında olumsuzlukları da bir o kadar çoktur bu kuşağın. Uzlaşmaz olup inadına kör, gözüne gözüne olan tipler… Salt siyasetle uğraşmak, dar kalıpçı olmak ve yanlı bakmak hastalığına bulaşma olasılıkları yüksektir, bu kuşağın. Ölesiye sevmek, ideali için baş koymak aşırılığını hiç sormayın. Kafadan ayağa kalkanlar, çoğunun bilemediği kavramları kullananlar, pek tartışmadan kabul edilmiş ilkelere adanmışlıklar bu kuşağın kimi özellikleridir. Akşam üç beş televizyon kanalı, sabah üç beş gazete veya internet sitesine bakın; öz geçmişlerini irdeleyin ya 68’li ya 78’li ya da onların kardeşleri, yeğenleri, kuzenleri çıkacaklardır. Çünkü her biri birer üniversite kürsüsüdür sanki… Sadece diplomaları, sertifikaları yoktur. Çıkın, gidin, etrafınıza bakın. Nitelikli eğitim, iyi öğretmen, sorgulayan yükseköğretim diyen iyi akademisyen; doğru plan, doğru iş diyen iyi mühendis; hak, hukuk, adalet diyen iyi avukat varsa kesin ya 68’li ya 78’li ya da onların kardeşleri, yeğenleri, kuzenleri… Çünkü gönüllerine yer etmiştir; daha iyi bir ülke, daha iyi bir yaşam, daha adil bir düzen… Bir tarafta “Bu düzen değişmelidir.” diyen mavi gömlekli Karaoğlan Ecevit hareketi ve sosyal demokratlar… Bir tarafta işçiler ve köylüler için devrimciler, sosyalist sol hareket… Bir tarafta Türkçülük hareketiyle ülkücüler, milliyetçi hareket… Bir tarafta Milli Selametçi akıncılar, Millî Görüşçüler… Gençlikte yer bulamayan Demirel liderliğinde orta sağ “Bu rengi iyi tanıyın.” diyen liberaller… Bu çizgilerin doğruları, yanlışları eksikleri ve geldikleri noktalar ayrı tartışma noktası. Ancak ülkenin getirildiği nokta 12 Eylül sabahıydı.
* * *
Ne zaman aklıma “Daha iyi yaşam nasıl olur?” sorusu takılsa aklıma ilkin demokrasi gelir. Sonra “Peki bu kanıya neden varıyorum?” sorusu… Oldum olası, kendimi bildim bilesi toplum yönetimi, sorunları ve sorunlarına çözüme kafa patlatmam hem huzurlu olmamı sağlamış hem de huzursuz olmama neden olmuştur. Son iki yüz yıl özellikle son yüz yıl göstermiştir ki farklı ideoloji ve sosyoekonomik ve politik çekişmelerin ağır aksak galibi demokrasi. Nereden çıktı demeyin, peynir ekmek yemeyin; yaşama ve yaşamın pratiğine bakın, derim. İkinci Dünya Savaşı öncesi, sonrası sosyalist ve liberal model çatışmaları… Kim galip çıktı? Yenilen reel sosyalist model değil midir? Peki kapitalizm sorunlara çözüm müdür? Belirli ölçüde hayır ama ekonomide eşyanın doğasına aykırı işler yürümemektedir. Reel ekonomik uygulamalara belirli ölçüde müdahale kaçınılmaz. Bir bakıma sorunlar, kapitalizmin antitezi olan sosyalist modelden de yararlanarak çözülebilmekte. Liberal sosyal sentezle ehlileştirilmiş piyasa ile işler ancak kotarılabilmekte. Bu görüşe kafayı kuma sokarak ezbere yanıt vermek işi kurtarmamaktadır. Dünya karma model ile yol alabilmektedir. Efendim, o kapitalist model değil midir? Evet, bir bakıma öyle ancak ekonomik gerçeklik ile sosyal gerçekliğin sentezi bizi piyasanın sosyalleştirilmesi zorunluluğuna getirmiştir. Neci, neyin nesi olursak olalım olguları ve yaşamın pratiğini iyi anlamalı ve yorumlamalıyız. İşin özü salt ekonomici olmamız, ekonomiyi mutlaklaştırmamız yani salt liberal olmanın zararları, olumsuzlukları açık. Salt kamucu olunca işlerin yürümediği bir başka gerçeklik. Yaşamın pratiği bizlere ekonomiyi katılım, paylaşım ve demokrasiyle insanileştirmek zorunda olduğumuzu öğretmektedir. O halde demokrasiyi tüm kurum ve işleyişiyle iyi özümsemek ve içselleştirmek gerekiyor, demek yanlış olmayacaktır. Peki ne yapmalı?
* Öncelikle eğitimden başlamalı. Okul öncesinden yükseköğretime her yerde ama her yerde demokrasi hem okunmalı, okutulmalı hem de pratikte içselleştirilmesini sağlanmalıdır.
* Yerlere izmarit atan, belediyenin çitlerini kahvehanesinin bahçesi gibi kullanan, içki kullananı azarlamakla ya da baş örtülüyü hor görmekle uzun soluklu mücadelenin kazanılması zordur.
* Rektör bizdense nasıl atanırsa atansın iyidir, demekle sorunlarımızı çözemeyiz.
* Bizim gibi düşünmeyenlere ya faşist ya komünist ya vatan haini ya irticacı ya da o da olmazsa kesin teröristtir, demekle bir yere varamayız. Birbirimizi dinlemeli, anlamalı ve saygılı olmalıyız.
* Teröre karşı olmalıyız ancak düşünce, inanç ve vicdan özgürlüğünü savunmalıyız.
* Okulda derse girmem, giriyormuş gibi yaparım. Ama uyduruk sarımtırak sendikayla zam isterim. Düzgün, çalışkan, yurtsever öğretmeni de dini inanç veya etnik kökenine göre ötelerim, gammazlarım kafasıyla demokratikleşemeyiz.
* Partiye yakın olarak hem işe girerim hem de belediye bizdeyse belediye ulaşım ihalesine girenle yakın olur bir araba da ben veririm oh oh… Neler oluyor hayatta! İşler ayna, çal çal oyna! Sonra! Sonra mı? Demokrasi nanikler…
* * *
Sonuç mu? Kesinlikle önce ailede, okulda, işte demokrasi… Demokrasi ahlaklı insanların işidir. Ahlak, ahlak dersinin ders saatini artırarak öğretilmez. Yaşayarak sosyal öğrenme yoluyla kavranarak gelişir.
İşin özü; çok işimiz var.
Şahin Erden Kuyumculuk
1000
icon

Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...

Bu Eskişehir haberi ilginizi çekebilir! İlginç Eskişehir haberi