Prof. Dr. Turan Akman Erkılıç

Biraz basından biraz eğitimden…

Ne konuşursak konuşalım boş gibi geliyorsa işler kötü demektir

8 Nisan 2021 09:24
A
a
Sütiş Eskişehir
Ne konuşursak konuşalım boş gibi geliyorsa işler kötü demektir. Bu bir bakıma yazıyorsun, konuşuyorsun ne oluyor demek; işe yaramazlık duygusu katmak gibi bir şey. Durum böyleyse işler kesat demektir.  Ancak buna karşılık nice olumlu olumsuz olayla yüklü zengin geçmişimiz var. Bütün mesele bunlardan ders almak.
Aslında yaşam hep ders. Ne giriş zili ne de çıkış zili olmayan aralıksız nice dersler…
Bakın neler!
Sizler özlemediniz mi?
Bir tarafta Emre Kongar Hoca diğer tarafta Mehmet Barlas Görüş Farkı programı. Bir tarafta Atatürkçü görüş ile sosyal demokrasi sentezi Emre Hoca, diğer tarafta liberalizme yelken açmış Mehmet Barlas… Belki ikisinin de görüşlerine katılıyoruz veya katılmıyoruz. Ancak söyleşilerinden öğrendiklerimizin ne kadar çok olduğu tartışmasız.
Şimdi köşesinde koca Mehmet Barlas… 1 Mayıs 1977’nin ardından siz kim oluyorsunuz deyip Mao Zedung çizgisindekilere de Sovyetik olanlara da bir bilge söylem biçemiyle anlattıkları hala zihnimde. O Mehmet Barlas gitmiş yerine liberalizmi bile savunamayan Mehmet Barlas gelmiş. Televizyon veya radyolarda ara ki farklı görüşten iki, üç veya dört kişi güzelce konuşabilsinler. Ara ki bulasın! Ara ara Asım bulursun belki misali…
 
Tercüman gazetesinde, gazetesiyle taban tabana zıt karikatürlerin çizeri Semih Balcıoğlu Usta… Yine Tercüman’da usta yazar Ahmet Kabaklı, Cumhuriyet’te dış politikada farklı bir yazar Ergun Balcı ne güzel yazarlardı. Milliyet’te Hasan Pulur; iktisadi konulardaki derin bilgisiyle Ali Gevgilili hem yazım biçemleri hem de engin görüşleriyle hala bizim kuşağın aklında… Timsahlara aşk yaşatan, İran’ın mollalarına gitar çalmalarını öneren Çetin Altan bir başka örnek… Amiral gemisi Hürriyet’te farklılıkların harmonisi…
Hele hele sabahın ilk ışıklarına kadar süren Ali Kırca ve arkadaşlarının Siyaset Meydanı… Birbirinden çok farklı görüşlerden gazeteci, politikacı, akademisyen ve alan uzmanları bir arada saatlerce o güzelim konuşma biçemleri ile uçup gittiler. Ahmet Hakan’ın İskele Sancak’la bir başka açıdan yine yer yer farklı çizgilerin tartıştırdığı gecelerimizi süsleyen programlar…
 
İki binli yıllarla özellikle 2010’lu yıllarla birlikte basın gittikçe birbirinden ayrıklaşarak herkes kendi cenahına çekildi. Bir bakıma “Sen, ben, bizim oğlan, bizim kız kendi kendine çal çal oyna!” misali. İş o kadara vardı ki “Yurttaş A Haber’den dolar alıyor, Halk TV’de bozduruyor.” noktasına geldik. Ana akım basın Hakk’ın rahmetine kavuşmuş gibi bir şey.
 
Üstüne üstlük haber ya da yorumlar o kadar pervasızlaştı ki…
Topluluğu toplum yapan temel kurumlardan siyaset, hukuk ve medya sürekli güven yitirmekte. İstatistik ve araştırma kurumlarına güvensizlik tavan yapmış. Üniversite yarım yamalak, şöyle böyle yarı yetişmiş işsiz adayları üreten bir konuma düşürülmüş…
 
Tüm olanlara rağmen yapılması gereken; demokrasi, ahlak ve hukuka sahip çıkılmasıdır. Demokrasi, ahlak ve hukuk için nitelikli eğitim amaç edinilmelidir. Demokrasinin güvencelerinden biri, özgür basın. Özgür basının da güvencelerinden biri nitelikli insan gücünü yetiştirmek. Tüm bunlar için eğitim ve basının nitelikli, sorumlu ve ahlaki değerlerle donanmış olması bir gereklilikten öte zorunluluktur.
*                *               *
Öğrenme kayıpları öğretmenlerin aşılanması üzerine…
Eğitimde iki noktayı göz ardı etmeden hareket etmemiz gerek. Öncelikle hem öğrencilerimizin hem de öğretmenlerimizin sağlığı. Bu amaçla tez elden tüm öğretmenlerimizle birlikte tüm eğitim emekçileri acilen aşılanmalıdır. İkincisi öğrenmenin sağlanması. Kuşkusuz öğrenmemiz için sağlıklı olmamız temeldir. Ancak bugünlerde yüz yüze öğretime yeterince olanak bulamamamızın öğrenme kayıplarına daha çok neden olduğu açık. Bakın, öğrenme kayıpları ne ve nasıl oluşmakta!
* Öğrenme kayıpları bilginin yetersiz tekrarı ve pekiştirilmemesinin ürünü. Dolayısıyla çok tekrar edilmesi ve pekiştirilmesi gerekiyor.
* Kayıpların daha çok matematik, yabancı dil ve okuma becerisinde olduğuna ilişkin görüşler yaygın.
* Öğrenme kaybının en aza indirgenmesinin belki de şimdilerde biricik yolu velilerin öğretmenlik rolü yüklenmesi. En azından evde çalışmanın disiplin altına alınması.
Ahmet Yıldız Hocamız “Covid-19 nedeniyle öğrenme kaybını azaltmak için ebeveynler neler yapabilir?” diye soruyor. Ardından öğrenci ve velilerin öğrenme kayıplarına karşı önerilerini dokuz maddede şöyle açıklıyor (Yıldız, 2020):
1. Kitaplar öğrenme kaybının en önemli engelleyicisidir.
2. Fiziksel egzersizler sağlığın yanında bilgiyi de korur.
3. Teknoloji tüketiminden teknolojiden faydalanmaya geçilmeli.
4. Yaratıcı olmak okul başarısını destekliyor.
5. Aile olarak öğrenme sürecine dahil olun.
6. Okul müfredatının desteklemediği ilgi alanlarını ortaya çıkarın.
7. Gönüllü faaliyetler özgüveni destekler.
8. Öğrenme kaybı en fazla matematikte meydana geliyor.
9. Dil bilgisini desteklemek önemli.
Sayın Yıldız’ın (2020) ifadelerinden çıkan sonuçlar şöyle ifade edilebilir: Kitaplar hala önemli, fiziksel hareketliliği ıskalamamalıyız, gönüllülük öğrenmede önemli…  Matematik öğrenme kaybı açısından en kritik ders. Biraz bizim kültüre uygun düşmüyor ama gerçek okul öğretim programını (müfredat) aşmak durumundayız.
Bir anımsatma da benden…
Kişisel olarak yaz tatillerinde biz öğrencilerde oluşan öğrenme kayıplarını birkaç kez bütünlemeye kalarak aştığımı dün gibi anımsıyorum. Tatilden dönüşte aynı sırayı paylaştığım arkadaşımın gelişmemdeki ilerlemeyi hayretle izlediği hala aklımda. Bir yaz dört dersten bütünlemeye gitmişim. Dönüşüm muhteşem olmuştu! Yazın bir çalış, bir çalış; olmasın yüzün bir karış misali…
 
Evet şimdi Covid-19 ve sorunları var. Ancak unutmamak gerekir ki ilkokuldan üniversiteye kadar var olan eğitimi A’dan Z’ye gözden geçirmek zorundayız. Örneğin yaz okullarını yaygınlaştırma, bütünleme sistemine yeniden dönüş, ortaokul ve liselerin sonunda olgunlaşma sınavları, yaparak yaşayarak öğrenme süreçlerini geliştirme, gelişmekte olan bölgelerdeki öğretmenlere özel statü ve destek gibi yığınla öneri araştırma konferanslarıyla tez elden gözden geçirilmeli.
Unutmamak gerekir ki teşekkür, takdir veya onur belgesi dağıtmak marifet değildir. Üniversitede en çok bütünlemeye gidenlerden biri bugün öğretim üyesi. Diploma ortalaması eften püften arkadaşlarımdan birkaçının meslekte çok ama çok başarılı olduklarını gördüğümü de ifade edeyim.
Kim ne derse desin gün; ülkemize, çocuklarımıza, ailemize ve kendimize sahip çıkma günüdür!
KAYNAKÇA
Yıldız, A. (2020, 14 Mayıs). Öğrenme kaybı ve Covid-19 [Blog yazısı].  Erişim adresi: https://www.ahmetyildiz.com/ogrenme-kaybi-ve-covid-19/
 
 
Şahin Erden Kuyumculuk
1000
icon

Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...

Bu Eskişehir haberi ilginizi çekebilir! İlginç Eskişehir haberi