Psikolog Berber, nefret söylemini dijital oyunlar içerisinde açıklayarak dijital oyunların %89’unun şiddet içerdiğini söyledi:
“Aslında nefret bir gruba karşı hoşlanmama, aşırı sevmeme durumu. Bazen kişi gündelik hayatında bu nefret duygusunu çok rahat ifade edemiyor. Ama oyunlar, onun için bu nefretini, kinini yada ırkçılık düşüncelerini daha rahat ifade etmesine olanak sağlıyor. Oyunlar bir yandan da kişinin belli bir amaca ulaşmasını, başarıyı kazanmasını ve kendini ifade etmesinin bir yoluyken kişi için kendini bulma, kendini ifade etmek kıymetli oluyor. Bunu da çoğunlukla oyun yoluyla yapıyor.
Şu an oyunların %89’u şiddet içeriyor. Bu şiddet belli kanallarla oluyor. Bir gruba karşı şiddet, bir ırka karşı şiddet ve çocuk gününün 5-6 saatini bu ortamda geçirince şiddet çocuk için normalleşmeye başlıyor.”
“Yaşadığımız toplumda ırkçılık ve nefret söylemleri çok yoğunsa kişinin oynayacağı oyunda buna göre şekilleniyor”
Şiddet ve nefret söylemi içerikli oyunların bu dönemdeki bireyler için riskli mi sorusuna cevap veren Berber:
“Elbette riskli. Çünkü bi yandan çocuğun şiddet dürtüsünü çok besleyen ve bu dürtüyü sağlıklı bir şekilde yürütmesini engelleyen bir durum. Aslında biz içinde bulunduğumuz toplumu, aileyi dışarıya yansıtan, kimliğimizi buna göre geliştiren bir yapıyız. Ailemizin içerisinde olduğumuz toplumda, eğer ırkçılık ve nefret söylemleri çok yoğunsa kişinin oynayacağı oyunda buna göre şekilleniyor olacak ve daha da besliyor olacaktır.
Oyunlar çocukların hem empati yeteneklerini geliştirir, zaman yönetimini geliştirir. Bir yerde sorun çözme becerilerini geliştirir ama bu içinde şiddet içerikli ve nefret içerikli oyunların olmaması ve ebeveyn gözetiminde olması koşuluyla sağlanabilecek bir durum. Eğer bunlar söz konusu değilse içerisinde şiddet varsa, kontrolsüz bir oyun kullanımı varsa bu faydaların hiçbiri olmuyor.” ifadelerini kullandı.
“Ebeveynler dijital ebeveynlik kavramını araştırsınlar”
Anne baba ilişkisinin önemine değinen Berber, çocukların sevgi bağı halinde dijital oyunlara düşmeyeceğini belirtti:
“Burada işin içine dijital ebeveynlik gibi bir kavram giriyor. Belki ebeveynler bu kavramı biraz araştırabilirler. Bununla birlikte evde aileyle geçirilen vakit sadece dijital ortamda olursa çocuk içinde bu iletişim dili haline geliyor. Bilgisayar dışında, dijital ortamlar dışında aile ve çocuğun evde oyun oynayabilmesi, çocuğun arkadaşlarıyla sosyalleşebilmesi, oyun grupları, okul gruplarını aileler gözetiyorsa aynı şekilde çocuğun bilgisayar oyununda da neler oynadığını, kimlerle oynadığını gözetiyor olması gerekiyor. Şunu da genel olarak söyleyebilirim; eğer bir anne ile çocuk arasında, bir baba ile çocuk arasında bir sevgi bağı varsa güvenli bir bağlanma varsa çocuk dijital oyunlara bu kadar düşmüyor olacak. Oranın esiri haline gelmiyor olacak. O yüzden en büyük önerim birlikte bol bol vakit geçirmeniz.”
Çocukların dijital oyunlara bağımlılığının nedenlerini anlatan Klinik Psikolog Kübra Berber, dikkat çekici cümlelerle konuşmasını noktaladı:
“Çocuklar gerçek dünyada başarılı olamıyorsa, gerçek dünyada değerli hissetmiyorsa gerçek dünyada aile de bir yer edinemiyorsa çocuk bunun yolunu bir şekilde bulmalı. Bunu da oyun aracılığıyla yapıyor. Orada sorunlarını çözüyor, orada başarılı hissediyor, orada bir grubun parçası olarak aidiyet duygusunu geliştiriyor.Bunlar da aslında çocukları dijital oyunlara bağımlı hale getiren bir yer. Eğer çocuğun buradaki ihtiyaçlarını ebeveynler daha sağlıklı yollardan gideriyor olursa o zaman aslında bu yaşadığımız olumsuz durumlara da gitmiyor olacağız.”