Koronavirüs salgını nedeniyle tüm Dünya olduğu gibi Türkiye’de de etkin bir mücadele yürütülüyor. Peki, Eskişehir’de durum nedir? Resmi kaynaklar ne yazık ki halkın bilinçlenmesi açısından verileri net olarak kamuoyuyla paylaşmıyor. Ortaya çıkan bu durum beni biraz da araştırma yönlendirdi. Ancak yakın tarihten size bahsetmeyeceğim sizleri Cumhuriyetin ilk yıllarına götüreceğim…
Eskişehir’in sağlık alt yapısı nasıl bir durumda? Edindiğim bilgilere göre Eskişehir geçmişte birçok salgın hastalıklarla mücadele etmiş ve yokluk içinde de bu salgın belasından başarıyla kurtulduğu açıkça görülüyor…
Yıl 1920’ler… Bundan tam 100 yıl önce…
Bu dönemde tüm yurtta olduğu gibi Eskişehir’de de sıtma, epidemiktifus ve çiçek hastalığı büyük salgınlar meydana geliyor. Bu hastalıklarla mücadele için Bakanlık kanun çıkarıyor. Bir yandan salgınlar ve bir yandan beslenme koşullarının bozulması Eskişehir’de de ölümlerin artmasına sebep oluyor.
Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün emriyle Eskişehir’e bir Memleket Hastanesi kuruluyor. (Bugünkü Sağlık İl Müdürlüğü’nün hizmet verdiği bina)
1935 yıllarında Eskişehir’deki bulaşıcı hastalıkların yoğunlukta olduğu görülüyor. Korucu sağlık konularında il genelinde büyük bir çalışma yapılıyor.
Hedef salgınların önüne geçebilmek…
O dönemki Halkevi Dergisi’nde detaylara da yer verilmiş.
1935 yılında 180 bin nüfuslu Eskişehir’de 309 önemli ve korkulu hastalık olmuş bunlardan da 86’sı hayatını kaybetmiştir. Salgın öldürücü veya sakat bırakıcı hastalıklar nüfusa göre yüzde 6 oranında olduğu belirtiliyor. Bölgede ayrıca yüzde 3 oranında da ölümler var.
Binlerce aşı yapılıyor çok sayıda eşya temizleniyor. Esnafa, eczacılara ve yoksul vatandaşlara maddi destek sağlanıyor…
Eskişehir’de yoğun olarak bulunan bataklıklar nedeniyle de bir dönem bulaşıcı sıtma hastalığıyla da mücadele edilmiş. Yapılan çalışmalarla bataklıklar kurutularak salgının önü kesilmiş.
Yine o dönemde yüzlerce salgına yakalanmış hasta Memleket Hastanesi ve Devlet Demiryolları Hastanesi’nde tedavi altına alınmış. Eskişehirlilerin salgından büyük çalışmalarla nasıl kurtarıldığı, tarih kaynaklarında mevcut…
Salgının önüne geçilmesi noktasında birçok sivil toplum kuruşu ve hayırseverler birlikte hareket etmiş. Büyük mücadelesi ortaya koyarak sağlıklı bir Eskişehir’e kavuşulması noktasında önemli adımlar atılmış…
Şimdilerde ise Koronavirüsle mücadele ediyoruz… 100 yıl önce verilen mücadelenin önemli bir örneğini bu günlerde yaşıyoruz…
Türk Milleti olarak geçmişimiz mücadele ile dolu
… 100 yıl önce yokluk içinde parasız pulsuz, salgınları nasıl bertaraf ettiysek, şimdi de hayli hayli yok ederiz.
Büyüklerimizin yaptığı gibi birlik ve beraberlikten başka bir çaremiz yok!
Bir asır önceki mücadele herkese örnek olsun, ders olsun…
SORUYORUM
Açıklanan yeni karar ile artık maskeler ücretli satılabilecek. Şimdi aklımda şu soru var: Satışı yasak olduğu halde, kar elde ederek satış yapan ve ceza kesilen firmalara paraları geri iade edilecek mi?
BİR FOTOĞRAF BİN HİKAYE
Sokağın nabzını tutan başarılı meslektaşım Hilal Köver boynunda fotoğraf makinesi ise başlıyor dolaşmaya… Bu sırada karşısına çıkan bir yaşlı kadın
“Kızım beni de çeker misin?” diyor… Hilal, teyzemizi kırmadan fotoğrafını çekiyor. Ortaya çıkan manzara görülmeye değer… Teyzemize sağlıklı günler diliyoruz…
MAKASLAR HAZIR
Berber ve Kuaförler koronavirüs salgınından en çok etkilenen kesim… Kepenk kapattılar bir umutla güzel bir haberi bekliyordu… Cumhurbaşkanı Erdoğan berberlerin 11 Mayıs itibariyle alınacak tedbirlerle hizmete başlayacağını duyurdu… Bu karar berber ve kuaförler tarafından sevinçle karşılandı… Makaslar hazırladılar 11 Mayıs’ı bekliyorlar… Tedbiri elden bırakmayalım da tekrar kepenkler kapatılmasın aman dikkat!
SENSİN TERÖR!
Sokağa çıkma kısıtlamasının yaşandığı hafta sonları halkın mağdur olmaması için araçlarla mahalle sokak ve caddelerde fırınların araçlarıyla ekmek dağıtımı yapılıyor. Herkes ekmeğe ulaşabilmesi için anonslar yapılıyor, kornalar çalınıyor. İhtiyacı olanlar da camdan seslenerek ekmeğini alıyor ve alışverişini tamamlıyor. Ancak sosyal medyada öyle iğrenç yorumlar öyle, kaba eleştiriler var ki! “Ekmek terörü” diyen mi ararsın, “susun artık” diyen mi ararsın! Ekmek dağıtılmasa, “Neden ekmek dağıtılmadı?” olacak… “Ekmekçi geldi” diye bağırılınca da rahatsız oluyoruz! Kısacası hiçbir şeyden memnun olmuyoruz. Halka hizmet için uğraşan ekmekçilerin emeğine biraz saygılı olalım!