RIDVAN ARAS
Tatarlar Rusya’da askeri alanda da oldukça etkin olmuşlardır. Daha önce söz edildiği gibi Moskova hükümdarına hizmet için göç eden Türk feodalleri hizmetçileriyle Kazan’a karşı savaşta aktif bir güç oldular.
IV: İvan’ın Kazan’ı almasına katılan 150 bin kişilik ordunun üçte biri eski Kazan patşası Şah Gali, knezlerden Yenikeyevler, Tenişevler vb. ile gelen Temnikov, Kasım, Kazan feodalleri ve onların hizmetçilerinden meydana geliyordu. Bunlar içinde Kazan knezi Kamay Mirza da dikkat çekicidir. Daha sonraki dönemde askeri alandaki etki devam etmektedir. Örneğin, 1812 yılında Rusya Ordusu’nun başkumandanı olarak, Rusya-Fransa savaşında Napolyon komutasındaki Fransızları geri püskürten Prens Mihail İllarionoviç Kutuzov Tatar kökenli Kutuzovlardandır.
Kutuzovlar: Büyük Knez Aleksandr Yaroslavoviç Nevskiy’nin yanına Pruslulardan gelen, Çud savaşının ünlü kahramanı Gavril’in torununun oğlu ve Novgorodlu Proşka’nın torunu Fedor Aleksandroviç Kutuz’dandır. Rus tahtına çeşitli rütbelerde hizmet etmişlerdir. Kutuzov soyadının temelini Türk-Bulgar kutuz ~ kudur ‘çıldırmış, kudurmuş’ sözü oluşturmaktadır. Bütün lehçelerde bu sözün anlamı aynıdır. (Memluk/Kölemen hükümdarı olup, -Kırım/Kıpçak kökenli- Baybars tarafından öldürülerek hükümdarlığına son verilen Kıpçak kökenli Kutuz ile isim benzerliği ayrı bir incelemeyi hak etmektedir.)
Sanat açısından, Turgenyevler, Gogöller, Rahmaninovlar, Korsakovlar ismi anılması gereken Tatar kökenli kişilerdir.
Korsakovlar: Korsakovlar sülalesi temelini Letonya’dan Moskova’ya gelen Ventseslav Jegmuntoviç Korsak adlı şahıstan almaktadır. Ünlü Rus besteci, Nikolay Rimsky Korsakov bu nesildendir.
Gogol (Gogel) : Çok sonradan Polonya’dan göçerek, 1775 yılından itibaren Rusya dvoryanları olan kişilerin sülalesidir. Bu soyadı, Türk-Bulgarlarda (Çuvaşlarda) kuş ismini bildiren gogul ~ kogul sözünden yapılmıştır. Ünlü Rus roman ve oyun yazarı Nikolay Vasilyeviç Gogol bu nesildendir.
Rahmaninovlar: Rahmaninov soyadı yeni isimler sırasına dâhildir ve şecerede 1741 yılı ile kaydedilmiştir. Büyük Rus bestecisi Sergey Vasilyeviç Rahmaninov da bu nesildendir.
Turgenyevler: Turgenyevlerin atası Mirza Lev Turgenyev vaftiz töreninden sonra İvan adını almıştır. 1440’lı yıllarda Büyük Knez Vasiliy İvanoviç’in yanına Altın Ordu’dan gelmiş, Altın Ordu asilzadelerinin önde gelen simalarından olmuştur. Turgenyev ismi, kökünde Turgen lakabını korumaktadır. Bu kelime Moğolca turgen ‘hızlı, acele eden’ sözünden gelmektedir. Bu söz, bugünkü Sibirya Türk ağıızlarında aynı anlamda kullanılmaktadır. Meşhur Rus yazarı İvan Sergeyeviç Turgenyev bu nesildendir
Halikov bunlara, isimleri hiç de yabancı olmayan başka sülale isimlerini eklemektedir. Musinler-Puşkinler (Alimler, yazarlar, Kazan genel gubernatörü), Rusya tarihinde I. Petro taraftarları, generaller ve valiler olarak malum bulunan Apraksinler, Godunovlar ile akraba olan Podol’skiyler, Nesillerinden alimler, ihtilalciler ve sporcular çıkan Blohinler, alimler, devlet ve siyaset adamları çıkan Buharinler, Nesillerinden generaller, alimler, sanatçılar, dolayısıyla 1812 yılı savaş kahramanı, Kafkasya’yı istila eden Rus Generali Ermolov Alexandr Petroviç (1777-1861); Rusya’nın meşhur aktrisi Ermolova Mariya Nikolonavye’nin (1853-1928) çıktığı Ermolovlar, Moskova’daki Berseney rıhtım caddesine ismini veren Bersenyovlar, Temurovlar, Şarapovlar bu ailelerden bir kaçıdır. İsmi Tatar kökeni ile anılan Dostoyevskiy’i de bu isimlere eklemek gerekmektedir. Sadece Çarlık Rusyası’nda değil, Çarlık Rusyası’nın son dönemleri ile Bolşevik hareketi ve sonrasında ismi çokça zikredilen Yusupovlar ve Sultan Galiyev tanınmış tatar kökenlilerdir. Daha ilginç olanı ise Lenin’dir. Hayatı boyunca etnik kimliği öncelemediği bilinen ve asıl adı Vladimir İlyiç Ulyanov olan Lenin’in Tatar kökeni sıkça gündeme gelmiştir.
“Vladimir İlyiç Ulyanov, 10 Nisan 1870’te Kazan/Simbirsk’te doğdu. Bu kent Tatarların Ruslarla iç içe yaşadıkları bir yerdi. Rusya tarihi uzmanı Prof. d’Encausse’un Lenin’in aile şeceresine ilişkin bulduğu bilgiler şunlardı: Lenin’in büyük dedesi Vasiliy Ulyanov 1861 toprak reformundan çok önce özgürlüğüne kavuşmuş bir serfti. Oğlu Nikolay Vasilyeviç Ulyanov terziydi. Ve eşi Kalmuk Türkü’ydü. Bu evlilikten Lenin’in babası İlya Nikolayeviç Ulyanov doğmuştu.
İlya Nikolayeviç Ulyanov, Rus’tur kuşkusuz, ama annesi Kalmuk’tur. Babası gibi Lenin de belirgin Asyalı özelliklerini, özellikle de çekik gözlerini, II. Katerina’nın bağımsızlıklarına son verdiği ve Rusya’da kalıp Budizm’den/İslam’dan vazgeçen Kalmukların yaşadığı Astrahan’da evlenen Moğol asıllı babaannesine borçludur.”
“Lenin’in dedesi Nikolay Vasilyeviç Ulyanov Nijegorodsk vilayetinin Androsovo Sergaçsk köyünden geliyordu. Köyünü terk edip kendine Rus demeye başladı.
Keza...
Çuvaşların kökleri üzerine 200’e yakın çalışması olan Prof. Gennadiy Tafayev, “Ulyanov” soyadının Hıristiyanlaşma zamanında “Ulyanan” isminden gelebileceğini belirtiyor.
Büyük ihtimalle “Ulyanov” soyadının bayan veya erkek “Ulyanan” isminden alındığını yazıyor. “Ruslar bu ismi Ulyanın şeklinde yazmış olabilirler. Üstelik o zamanki nüfus kâtiplerinin Çuvaşça bilmemesi de güçlü bir ihtimal. Çocuklara anne ve babanın isimlerini verme âdeti, şimdiye kadar güncelliğini hiç yitirmedi.”
O halde bu iddiaya göre Lenin’in sadece babaannesi değil, dedesi de “Kiraşin” idi. Çünkü bunlar üçe ayrılıyordu: Tam Hıristiyan olanlar, içi Müslüman dışı Hıristiyan olanlar ve içi dışı Müslüman olup yine de Hıristiyan din adamlarından haftada yarım saat din sohbetine mecbur kalanlar!”
Günümüzde ise, popüler kültürde adı yer bulan İrina Shayk (Şeyh), ünlü tenisçi Marat Safin, Dünya Jimnastik Şampiyonu Alina Kabayeva, ünlü Balet Rudolf Nureyev, unutulmaz kaleci İgor Dasaev Tük-Tatar kökenli Rusları temsil eden isimlerdendir. Dolayısıyla, Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu’nun Tuva Türk’ü kökenine şaşmamak gerekecektir.
Özellikle “Osmanlı veliahtı olarak kabul edilen Kırım Hanlığı’nın uzun süre hükmettiği Kırım başta olmak üzere “ak topraklar” olarak kabul ettikleri Türkiye’ye gelen Tatar asıllı ailelerin yeni yerleştikleri bu topraklarda ziraatin ve ticaretin gelişmesine, siyasi ve sanatsal alana verdikleri katkı tesadüf değildir. İsimlerinin tümünü zikredemeyeceğimiz, Halil İnalcık, İlber Ortaylı, Cüneyt Arkın, Nesrin Sipahi, Aziz Nesin örneklerini vermekle yetineceğimiz bu kişiler bir nevi yukarıda bahsettiğimiz ortak tarihin ülkemizdeki tezahürleridir.
Sonuç olarak, Rus toprakları üzerinde yaklaşık üç asır süren Altın Orda hâkimiyeti neticesinde Rus knezleri tamamen yok olmaktan kurtuldukları gibi, merkezî bir devlete de sahip olmuşlardır. Ruslar, üç asır boyunca Altın Orda ile içiçe yaşadıklarından dolayı Altın Orda’nın siyasî, idarî ve sosyo-ekonomik yapısını iyi öğrenmiş ve yeni devletleri için benimsemişlerdir. Nitekim, Moskova Rusya’sı çok kısa sürede Avrasya coğrafyasının en büyük ve en güçlü ülkelerinden biri haline gelmiştir. Dolayısıyla Altın Orda hâkimiyeti, birçok Rus tarihçisinin ileri sürdüğü gibi, Rus knezliklerinin yıkımına ve geri kalmışlığına değil, gelişmesini ve uluslararası arenada önemli bir konuma gelmesini sağlamıştır.
Bu anlamda, Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u almasından sonra Doğu Roma’nın idari sistemini benimsemesi, eski yönetici ve zanaatkarları bünyesine alması, bunlardan İmparatorluk veliahtları Has Murad ve Mesih Paşa’yı sadrazam/ Beylerbeyi olarak ataması, kendisine Kayzer-i Rum (Roma İmparatoru) ünvanı vermesi karşısında nasıl ki Osmanlı’ya III. Roma denilmekte ise; Rus Devletinin oluşum aşamasındaki askeri, idari yapılanmanın Altın Orda’dan alınması, IV. İvan’ın Bekbulatov’u Çar ilan etmesi, yine Tatar kökenli Godinov’un tahta çıkması ve Rus yönetiminin Altın Orda Hanları için kullandıkları Çar terimini kendileri için kullanmaya başlamaları karşısında; Rus Devletine de II. Altın Orda denmesi çok da abartılı olmayacaktır. V. Putin’in sıklıkla kullandığı bir Rus atasözünün artık daha anlamlı hale geldiğini belirterek yazımızı sonlandıralım:
“Rus’u kazıyın altından Tatar çıkar.”
[1] Halikov A. H., (Çev. Mustafa Öner), a.g.e., s. 16.
[2] Memiş Seher, Rus Kültüründe Türk İzleri, Uluslararası Sosyal ve Ekonomik Bilimler Dergisi İnternational Journal of Social and Economic Sciences 2 (1): 85-87, 2012, s. 87.
[3] Memiş Seher, a.g.m., s 87.
[4] Memiş Seher, a.g.m., s 86, 87.
[5] Yalçın Soner, Lenin’in Türk Akrabaları, Hürriyet Gazetesi, 12.07.2009. https://www.hurriyet.com.tr/lenin-in-turk-akrabalari-12053931
[6] Kamalov İlyas, Altın Orda-Rus İlişkileri ve Altın Orda’nın Rusya’ya Etkileri (Altın Orda Devleti’nin Yıkılışı ve Çarlık Rusyası’nın Kuruluş Sürecinde), Doktora Tezi, T.C. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Anabilim Dalı Ortaçağ Tarihi Programı, 2008, s. 325.