Geçenlerde ajanslara bir haber düştü. Eskişehir’de, tüyleri şöyle kırpık kırpık olan kahverengi bir sokak köpeği üşümüş. Üşümüş de ne yapmış? Akıllı dostumuz tramvaya atlamış ve – sanki kuş tüyü yatak – tramvayın zeminine uzanarak uyumuş. Eskişehirliler ise hiç oralı olmamış.
Geçenlerde ajanslara bir haber düştü. Eskişehir’de, tüyleri şöyle kırpık kırpık olan kahverengi bir sokak köpeği üşümüş. Üşümüş de ne yapmış? Akıllı dostumuz tramvaya atlamış ve – sanki kuş tüyü yatak – tramvayın zeminine uzanarak uyumuş. Eskişehirliler ise hiç oralı olmamış.
Hiç kimsenin aklına belediyeyi şikayet etmek gelmemiş.
Hiç kimse hayvana tekme atmamış.
Hiç kimse, “Pistir hayvan” dememiş.
Hiç kimse köpeğe tekme atmamış…
Bazen şehir dışındaki arkadaşlarım soruyorlar bana? “Neden bu kadar çok seviyorsun Eskişehir’i?”
Neden mi seviyorum bu şehri? Çünkü tramvayında üşüyen sokak köpekleri özgürce yolculuk edebiliyor. Yetmez mi bir kenti sevmek için?..
Kadınlar korkuyoruz
Eskişehir’de bir sene önce boşandığı eski eşinin kullandığı motosiklete çarparak ölümüne neden olduğu gerekçesiyle yargılanan İdris G. hakkında, ‘taksirle öldürme’ suçundan 4 yıl 2 ay hapis cezası verildi.
Biz kadınlar neden mi bu ülkede yaşamaya korkuyoruz? İşte bu yüzden.
Adamın biri, karısı tarafından kapının önüne konmayı hazmedemiyor ve arabayla eski karısının üzerinden geçiyor.
Sonuç, 4 yıl 2 ay hapis cezası.
Bir kadını öldürmek işte bu kadar ucuz.
Kadının hayatının bu kadar değersiz olduğu bir ülkede daha var mıdır acaba?