Ekrem İmamoğlu’na destek gösterileri sokaklarda, meydanlarda sürüyor. Ancak, “sokağa çağırmak” kimi zaman tehlikeli sonuçlarda doğurur…
Organize bir miting, yürüyüş yapılmazsa,
her kafası esen sokaklarda başına buyruk hareket ederse, bunun adı demokrasiyi aramadan farklı bir noktaya gider!
Tehlikedir ve kimi zaman özellikle kitleler bu duruma çağrılır ve zorlanır.
Tuzaktır! Asıl amaç da toplumu kutuplaştırmak, parça parça etmektir. Balkanlarda, Ortadoğu’da yıllarca olan durum budur!
Dikkat!
Büyükşehir Belediye Başkanı Ayşe Ünlüce, gün boyunca yaptığı konuşmalarda üzerine basa basa bin noktaya dikkat çekiyor:
-Eğer bir iktidar değişecekse, bu sandıkta olur, adaletle ve hukukla olur. Biz buna inanıyoruz ve bu doğrultuda mücadelemize devam edeceğiz!
Ünlüce’nin partili kimliği var. Ancak bu kimliğinden önce “hukukçu kimliği” olduğunu da unutmamak gerekir.
Ünlüce” göz altıları kabul edilemez” buluyor.
Ardından da ekliyor:
-Bu operasyonları doğru bulmuyor, iktidar hesaplaşmasının sandıkta olması gerektiğini savunuyorum…
Ünlüce’nin sözlerini iyi okumak gerekiyor!
YAVUZ’A VEZİR OLASIN!
Osmanlı’da 45 Vezir-i azam, Sadrazam bugünkü adıyla Başbakan katledildi…
Yavuz Sultan Selim döneminde ise adeta kıyım yaşandı
. 3 sadrazam 8 vezir katledildi…
Bu yüzden Yavuz döneminde halk arasında dolaşan beddua niteliğinde bir söz vardı…
-Yavuz’a vezir olasın!
Yavuz Sultan Selim, çok sert ve öfkeli bir padişahtı. İskender Paşa, Segban Başı Osman Ağa, Kazasker Cafer Çelebi, Hemdem Paşa, Yunus Paşa gibi birçok komutan ve yöneticinin idamını emretmişti.
Yavuz sinirli bir padişah! Kimi zaman tekne tokat sadrazamları vezirleri dövdüğü de oluyor…
Çetin Altan’ın “Kullar ve Sultanlar” kitabında boğdurulan vezirlerin hikayesini anlatır. Bir de boğdurmadıkları vardır! Altan kitabında şöyle anlatmıştı:
(Yavuz Selim)Tarihlerin yazdığına göre idam ettirmediği vezir-i azamlardanHersekzade Ahmet Paşa’yı da tekme yumruk sık sık dövermiş, Piri Mehmet Paşa’yı da… Hatta vezir-i azam Piri Paşa, dayak yemekten usandığı bir gün:
-Padişahım önünde sonunda bir bahane ile beni öldüreceksin, hemen bir gün evvel halas etsen münasiptir, demiş.
Yavuz gülmüş ve badem şekerli bir iltifatta bulunmuş:
-Benim dahi bu mana muradım; lakin yerini tutar bir adam bulunmaz; yoksa seni muradına eriştirmek kolaydır!
Günümüzde durum farklı değil! Muradlar hep aynı kapıya çıkıyor!
İNSANLAR NEDEN KORKAR!
İnsan en çok neden ya da nelerden korkar?
Korkan insan büyük fırsatları kaçırır.
Dostoyevski, “Suç ve Ceza” da şöyle der:
-Her şey insanoğlunun elindedir ama yine de sırf korkaklığı yüzünden her fırsatı elinden kaçırıyor...
Acaba insanlar en çok neden korkarlar?
En çok atacakları yeni adımdan, söyleyecekleri yeni sözden, kısacası alışkanlıklarını terk etmekten korkarlar!
Alışkanlıkları bir eşyamız, bir parçamız gibi sahipleniriz.
Kötü olduğunu bile bile tutarız. İşte o alışkanlıklar bizi başarısız kılar! Kimi zaman iyi olduğumuz alışkanlıkları bile terk edebilmeliyiz!
YENİDEN BAŞLAMAK!
• Arkadaşlar giysi gibidirler. Üzerine oldukları sürece iyidirler ama en sonunda ya yıpranırlar ya da sen büyürsün.
•
Yeniden başlamak, legodan bir ev yapmaya benzer. Yenisine başlamak için, öncekini parçalamanız gerekir.
Öfke ve kin, zehri kendin içip başkasının ölmesini beklemektir.
GÜNÜN KARİKATÜRÜ