Cumhurbaşkanı adaylığı 23 Mart’ta tescillenecek Ekrem İmamoğlu’nun diploması iptal edilip gözaltına alınması, terör örgütü üyeliği ve çıkar amaçlı suç örgütü liderliği ile suçlanmasına yönelik süreç devam ediyor.
Cumhurbaşkanı adaylığı 23 Mart’ta tescillenecek Ekrem İmamoğlu’nun diploması iptal edilip gözaltına alınması, terör örgütü üyeliği ve çıkar amaçlı suç örgütü liderliği ile suçlanmasına yönelik süreç devam ediyor.
İstanbul ilçelerindeki belediye başkanları tutuklatılarak daraltılan çembere İmamoğlu da alındı.
Türkiye’nin kökünü kazımak için 40 yıldır mücadele ettiği, 40 binden fazla insanını şehit verdiği terör örgütü PKK’nın ele başı bir günde “kurucu önder” oluyor, ana muhalefet CHP’nin Cumhurbaşkanlığına namzet adayı İmamoğlu bir gecede “örgüt lideri” oluveriyor.
Yaygın kanı 19 Mart’ta yaşananlar bir siyasi darbe.
Siyasi yasak dahil yargılandığı ve yargılanacağı davalara bakılacak olursa İmamoğlu’nun önüne set örülmek isteniyor.
Ancak yakın tarihimiz bize bunun aksini söylüyor.
Siyasetin gölgesinde gerçeklen darbeler ezilen ve yasaklananların iktidarıyla sonuçlandı.
1960, 1971, 1980 darbeleri ve sonrasında iktidardan uzaklaştırılan siyasi partilerin ezici çoğunlukla seçimleri kazanıp iktidar olmaları…
28 Şubat sürecinden sonra yaşananlar, okuduğu şiir yüzünden aldığı ceza nedeniyle 4 ay hapis yatıp, “Muhtar bile olamaz” manşetlerine mazhar olan Erdoğan’ın parti kurup iktidara gelmesi bunlara birer örnektir.
Tarih tekerrürden ibarettir…
Bugün yaşananlara baktığımızda aslında olacakları önceden görmek mümkün.
Bu krizin kazananı CHP ve Ekrem İmamoğlu olacaktır.
İmamoğlu’nu uzun ve meşakkatli bir yol bekliyor olsa da halk bugüne kadar olduğu gibi bugünden sonra da mağdurun yanında olacaktır.
Kurumsal örgüt bilinci mevcut tüm siyasi partilerden daha yüksek olan Cumhuriyetin kurucu partisi CHP’ye düşen en önemli görev, süreci iyi yönetmesidir.
Son gelişmelerle demokrasi, hak ve hürriyetler ülkesi oyunu da sona erdiğine göre…
Muhalefet bloğunu genişletip “tek adam” rejimine karşı saf oluşturmaktan başka çare kalmamış gibi görünüyor.
‘Daha önce sistematik kararı verilmiş bir yapı gibi algılanıyor’
Eskişehir Barosu Başkanı Barış Günaydın, ESTV yayınında Ekrem İmamoğlu’nun üniversite diplomasının iptal edilmesi, terör ve yolsuzluk suçlamalarıyla gözaltına alınmasına ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu.
İstanbul Üniversitesi yönetimince diplomanın iptali konusunda alınan kararı yorumlamaya “Hukuki güvenlik ilkesi ayaklar altına alınmış durumda” diyerek başlayan Günaydın’ın şu sözleri önemli:
“İmamoğlu’nun diplomasının iptal edilmesi durumu gerçekten bir hukuk faciasıdır. Böylesine köklü bir kurumun, İstanbul Üniversitesi yönetiminin iptal kararı alması bir yetki gaspıdır. Yapılan bu işlem hukuki anlamda yok hükmündedir. Bu karar hukuka ve usulü aykırıdır. Kabul edilemez.”
İmamoğlu’nun terör ve yolsuzluk suçlamalarıyla gözaltına alınması ile olası kayyum atanması ilişkin de değerlendirmede bulunan Baro Başkanı Günaydın’ın yorumu şu:
“Sadece İstanbul Büyükşehir Belediyesi değil diğer bazı il ve ilçe belediye başkanlarına yapılanlara da bakıldığında…
Önce şüpheliyi yapıp sonra delil yaratmaya yönelik bir eylem. Daha önce sistematik kararı verilmiş bir yapı gibi algılanıyor.
Soruşturmaya baktığınızda terörle ilişkilendirildiği noktada İstanbul Büyükşehir Belediyesine kayyum atanması konusunun gündeme gelmesi, ulusal ve uluslararası bir krizin de nedeni olacağını söylemek isterim.
Hukuka, hukukun işleyişine vurulan bir darbe olarak görüyorum.
Kayyuma gidilmesi de halkın idaresinin gaspıdır.”
Tüm bu yaşananlar, hukukçu gözüyle bile hukuk ve demokrasi çerçevesine sığmıyor.