Türkiye siyasetin mevcut şartlar altında yeni bir parti kurmak zor değil. Lakin yeni kurulan bir partinin mevcut düzende belirleyici olması, bir ittifakın büyük ortaklarından biri olması ve iktidar için iddia ortaya koyması çılgınlık olur.
Türkiye siyasetin mevcut şartlar altında yeni bir parti kurmak zor değil. Lakin yeni kurulan bir partinin mevcut düzende belirleyici olması, bir ittifakın büyük ortaklarından biri olması ve iktidar için iddia ortaya koyması çılgınlık olur.
Nitekim Ak Partinin 20 yıllık iktidar yolculuğu esnasında kurulan, seçimlere katılma hakkı kazanan ve büyük umutlar, iddialı sözlerle karşımıza çıkan nice parti oldu.
Bırakın iktidar olmayı barajı dahi aşamayıp, parlamentoya giremediler.
Kimi mücadelesine kitle partisi olma umutlarını bırakarak devam etti, kimi pes etti, kiminin de genel başkanı iktidar saflarında yer tutarak partisini kapatmayı tercih etti.
Süreç içinde bir tek İyi Parti bu ezberi bozdu.
Çılgınlık diye düşündüğümüz bu meşakkatin üstesinden geldi ve siyasi arenadan dikleşerek, boyunu uzatarak çıkmayı başardı.
İyi Parti bugün Millet İttifakının 2 büyük ortağından birisi olarak güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçişi iddia etmekle kalmıyor, ülkeyi fabrika ayalarına biz döndüreceğiz diyor.
Çünkü hedefini en baştan akılcı bir şekilde koydu, ittifak ortaklarını ikna etti ve taviz vermeyecek kadar yol kat etti.
Ülkeyi yönetmek derken lafın gelişi demiyorum.
Bakın güçlendirilmiş parlamenter sistemde Cumhurbaşkanı sadece temsili olacak. Haliyle ülkenin en büyük karar iradesi Başbakan’da olacak. TBMM’de güçlenecek ama sorumlu isim Meral Akşener olacak. Bu da siyasi stratejinin güzel bir örneği olarak takdiri hak ediyor.
Belki İyi Partinin bu çıkışı ve konumuna tesadüf diyenler olabilir. Ancak uzun zamandır İyi Partiyi sadece yerel değil genel anlamda da dikkatle takip eden birisi olarak bunun tesadüf olmadığını çok iyi biliyorum.
Bir kere çıkış Akşener üstünden bir genel başkan partisi gibi olabilir ama ivmenin yakalanmasında partinin kurmaylarının da payı çok büyük. Başta Müsavat Dervişoğlu, Uğur Poyraz, Bahadır Erdem, Tolga Akalın, İsmail Tatlıoğlu, Koray Aydın gibi nice değerli ismin bir araya gelmesi bir yana, parti içinde radikal hamlelerin kararlılıkla alınmaya çekinilmemesi seçmene güven vermek adına tutarlı yaklaşımlar.
Milliyetçiliği Ak Parti ile bütünleştiremeyenlerin, Ak Partiye oy vermek istemeyen ama CHP’nin ideolojisine karşı ya da mesafeli olanların, siyasetin sadece aşina isimlerle değil yeni aktörlerle yapılmasını isteyen ve en önemlisi muhafazakâr kitlenin çekinmeden oy vereceği bir genel politika benimsedi.
Eksikleri yok mu, elbette var. Özellikle yüzde 15’lik psikolojik sınırı geçmeli, kadınlara ve gençlere daha fazla vizyon ortaya koymalı ve kesinlikle yerelde olan etkinliğini Türkiye sathına yayabilmeleri lazım. Şimdilik içinde Eskişehir’inde olduğu bazı şehirlerde işler fena gitmiyor. Ama bunu hem daha da aktif etmeli hem de tüm Türkiye yereline yaymaları lazım.
Eskişehir’e geçecek olursak geçtiğimiz akşam katıldığım bir iftar programından başlayım.
İyi Parti İl Başkanlığı tarafından düzenlenen ve TBMM Grup Başkan Vekili İsmail Tatlıoğlu’nun katıldığı iftar programında gözlediğim ilk şey partililerin yoğun ilgisi oldu.
Mekan olarak biraz uzakta kalmasına rağmen salon hınca hınç dolu ve katılım başta kadınlar, aileler olmak üzere son derece renkli ve çeşitliydi.
Menü tam görmek istediğim gibi son derece mütavazı, protokol konuşmaları kısa ve tatmin edici, salondakilerin partilerine olan inancı ve hevesi beklediğimden daha iyiydi.
Eskişehir adına güzel örneklerden birisi de millet ittifakının Eskişehir’de özellikle Tepebaşı’nda geliştirdiği işbirliği diyebilirim.
Zira Ahmet Ataç ittifak kurulduğu andan itibaren açık ara Eskişehir’de İyi Parti ile CHP’nin en sık ve samimi işbirliği yaptığı isim olarak öne çıkıyor. Ataç, bu organizasyona da hem yardımcıları ile iştirak etti hem de desteği ve salonda yaptığı yapıcı konuşmayla bir halka daha ekledi.
Öte yandan işlerin iyi gittiğini ve partinin neden iddialı olduğunu düşündüğüm detaylardan birisi de yine salonda saklıydı.
İl ve ilçe örgütlerinde kalitesi, entelektüel derinliği ve iletişim gücüyle tanıdığımız ve çok sevdiğimiz isimler var.
Ancak perde arkasında daha fazla isminde partiye gönül verdiğini kendi gözlerimle görmüş oldum. Kimi hukukçu, kimi akademisyen, kimi doktor, kimi esnaf, kimi de kitle önderi diyeceğimiz nice isim salonda yerini almıştı. Bazıları memur olduğu ve açık açık siyaset yapamayacağı için isim belirtmem etik olmaz. Ama onların desteği hem parti hem de Eskişehir adına önemli.
Sonuç olarak bir sonraki seçimde özellikle Eskişehir ayağında şunu net bir şekilde iddia edebilirim ki şehrin eksilen milletvekili sayısını Cumhur İttifakı daha çok kafaya takmalı.
Şayet hem CHP hem de İYİ Parti yani millet ittifakı rehavete kapılmaz, adaylarını hakkaniyet, seçmen tercihi, teşkilat-örgüt beklentisi ve aday profilinin yetkinliği üzerine kuracak olursa Cumhur ittifakının huzurunu fazlasıyla kaçırır.
Ve özellikle Tepebaşı bölgesinde yaşanan uyumlu işbirliğinin bu bölgede hem genel hem yerel sonuçlara tesiri çok büyük olacaktır diye tahmin ediyorum.