Dünyayı değiştirmek için kullanabileceğiniz en güçlü silah eğitimdir Nelson Mandela
Doğrudur kitap okumak karın doyurmuyor ama karnı tok, beyni boş adamlardan çektiğimiz kadar kimseden çekmedik Zülfü Livaneli
Eğitim kurumları ülkelerin sosyal ve kültürel sermayesinin geliştirildiği kurumlarıdır. Eğitim kurumları aynı zamanda ülkelerin sosyal ve ekonomik gelişiminin araçlarıdır. Eğitim kurumları ile ayrıca yurttaşlara istendik davranış kazandırmak ve daha iyi yetiştirmek amaçlanır.
Peki eğitimin nasıl bir işlev görmektedir?
Öncelikle genel geçer bir yanıtla başlayalım. Genel bir bakışla eğitimin öncelikle işlevinin sosyalleştirme olduğu ifade edilebilir. Sosyalleştirme, çocuğun var olduğu topluma uyumlulaştırılması, toplumda kabul gören davranışların edindirilmesi, kültürünün öğretilmesi ve içselleştirmesidir (Bozkurt, 2011). Buna bir bakıma ‘ne ettik ne etik çocuğu bize benzettik’ de denilebilir. Bu işlev her eğitim sürecinde bireyin öznel isteği dışında vardır. Bizim toplumumuzda büyüklere saygı küçüklere sevginin öğretilmesi, inanç ritüellerinin kazandırılması toplumsallaştırmanın kimi örneklerdir.
Peki toplumsallaştırma işlevi nasıl bir nitelik göstermektedir?
Toplumsallaştırma genel olarak muhafazakâr tutucu bir nitelik gösterir. Böylece bir bakıma var olanın korunması, çocuğu var olanı kabule yönlendirerek toplumsal geleneklerin yaşatılması amaçlanır. Örneğin Din Kültür ve Ahlak Bilgisi dersleri ağırlıklı olarak böylesi bir işlev görür. İnformal olarak evde çocuğun neleri yapabileceği ya da yapamayacağının sezdirilmesinden uyarılmasına kadar birçok olağanlaştırılmış kabuller bu işleve örnek olarak verilebilir. Sosyalleştirme işlevi eğitim sosyolojisinde işlevler bakımından muhafazakâr tutucu koruyucu işlev olarak tanımlanır (Şimşek, 2011).
Eğitimin bir başka işlevi ise siyasal - politik işlevdir. Burada temel amaç, sistemin temel olarak politik görüşü aktarmasıdır. Sistem sosyal, ekonomik ve politik olarak kabul ettiği ideolojiyi doğrudan ya da dolaylı yeni kuşaklara benimsetmeyi amaçlar (Başaran, 2007). Politik işlev, eğitim işlevleri içinde en tartışmalı olanlardan biridir denilebilir. Günlük yaşamda eğitim iyi ama bu işe siyaset karışmasın yakarışlarına çokça rastlanır. Sosyal bilgiler, sosyoloji, felsefe, din kültürü gibi birçok ders doğrudan ve dolaylı siyasetle ilişkilidir kuşkusuz… Eğitimin politik işlevi de ağırlıklı olarak muhafazakâr bir nitelik gösterir. Öğretmenin veya okulun eğitime açıktan farklı değiştirici bir amaç yüklemesi örtük program dışında pek de olanaklı değildir ...
Ancak tüm işlevler için geçerli olmakla birlikte özellikle politik işlevde kendini gösteren bir ikircikli olgu görülür. Evet sistem formal süreçlerde kendi ideolojisini aktarmayı amaçlar. Ancak insan sosyal, psikolojik, düşünsel ve ekonomik nitelikleriyle çok yönlü farklı niteliklere sahiptir. Düşünen bir varlık olarak insan; tüm baskı, kısıtlama ve otoriter davranışlara karşın kendine özgü sosyal, politik edinimler kazanır…
Eğitimin bir başka işlevi ekonomik işlevdir. Bu işlevle hem bireysel hem de toplumsal olarak gereksinilen iyi üretici ve tüketiciyi yetiştirmek amaçlanır. Bireyin bilişsel ve psikomotor (devimsel-hareki) becerileri geliştirilerek üretim için gerekli bilgi, beceri ve tutum kazanması amaçlanır. Bir bakıma bireyin ekmek parası kazanması, yaşam için iş ve meslek edinmesidir amaç. Bu işlev eğitimin işlevleri içinde değiştirici dönüştürücü ve devrimci olarak tanımlanan işlevlerden biridir denilebilir.
Ekonomik işlev bağlamında değişik yaklaşımlara ilişkin farklı görüşler bulunmaktadır. Öncelikle okulların mesleğe ve üretime yönelik olmaları noktasında Türkiye özellikle 1990’ların ikinci yarısından itibaren birlikte iyice ‘SOS’ vermektedir. Nitelikli mesleki eğitim sorunu bulunmaktadır. Doksanlı yıllar ve sonrasında imam hatip okulları tartışmaları arasında en çok zarar gören mesleki teknik öğretimdir. Klasik olarak mesleki eğitim dışında okulların üretime yönelik çocukların bilgi becerileri geliştirmelerine ilişkin iyi örnekler neredeyse yok gibidir…
Eğitimin bir işlevi de bireysel - psikolojik boyutludur. Bu boyutta bireyin psikolojik olarak iyi olması amaçlanır. Bir bakıma bir gruba üye olması, istendik biçimde yaşaması, kendini göstermesi ve gerçekleştirilmesinin sağlanması için davranış kazandırılması amaçlanır. Psikolojik olarak gereksinimlerini karşılayacak bilgi, duygu ve becerilerin kazanılması temeldir. Bu işlevin muhafazakâr mı yoksa dönüştürücü mü olduğunu ifade etmek oldukça güçtür. Bu tasnifin belirleyicisinin psikolojiden çok sosyolojik olduğu ifade edilebilir.
Eğitimin işlevlerine ilişkin tartışmalar yorumlar
Bu yazı kapsamında eğitimin işlevlerin yorumlanmasına ilişkili iki değişik boyut ifade edilebilir. Eğitimin işlevleri oynadıkları rollere göre muhafazakâr, (tutucu – yansıtıcı- koruyucu) ve dönüştürücü (devrimci – değiştirici) işlevler biçiminde iki grupta toplanır. Ancak eğitimin bu işlevlerinin hangisini ne derece yerine getirdiğini somut olarak ölçmek olanaksızdır. Bu noktada yapılan yorumlar genelde özneldir. İşlevlerin muhafazakâr mı dönüştürücü mü olduğu bile politik, sosyal, paradigmatik bakış ve referanslara göre farklılık gösterdiğini burada tekrar vurgulayalım. Bununla birlikte eğitim, doğasının bir sonucu olarak kimi zaman muhafaza edici kimi zaman değiştiricidir. Eğitim özellikle formal boyutuyla değiştirmekten çok korumacı statükocu işlev yüklenir. İşlevselcilerden sosyolog Kurt Levin bu durumu eğitim toplum ilişkisini karşılılık ilkesi olarak tanımlamaktadır (Şimşek, 2011).
Eğitim işlevlerinin sınıflandırılması aslında tartışmalı bir konudur. İşlevlerin sınıflanması özünde farklı sosyal ve psikolojik yaklaşımlara göre farklı da gösterir. Ancak genel geçer ortalama bir bakışla genellikle toplumsallaştırma, siyasal – politik, ekonomik ile bireysel – psikolojik dört boyutta toplanır (Tezcan, 2019). Bu sınıflamanın işlevselci yaklaşıma özgü olduğu ifade edilse de genel geçer klasik bir yaklaşım olduğunu söylemek yanlış değildir.
Kimi saptamalar ve öneriler
* Tüm olumsuzluklara rağmen Türkiye’de okul ve üniversiteler bilişsel ve akademik kazanımlar bakımından inkâr edilmeyecek kadar yol almışlardır. Bununla birlikte toplumda eğitim süreçlerinde koruyucu muhafazakâr işlev ağırlıklıdır. Eğitimde psikolojik yön ve örtük ve gizil işlevler daha etkili olduğu bir başka gerçekliktir (Macionis ve Plumber, 2008 ).
* Sosyalist yaklaşımın özelleştirme, adalet, eşitlik gibi kimi konularda kimi eleştiriler olmakla birlikte alternatif oluşturamadıkları bir gerçekliktir. Bir bakıma eleştirel pedagoji öz eleştiriden geçmelidir.
* Eğitim kimi sorunları okulların çözemeyeceği kurum dışı sosyal, ekonomik ve politik makro değişkenlere bağlıdır. Bu noktada sosyalistlerin eleştiri ve saptamaları alternatifi eksik kimi doğrular olarak yorumlanabilir (Henslin, 1996).
* Teoride ne söylersek söyleyelim yurdum insanı pratikte iş, aş ve ekmek beklemekte ve huzurlu bir yaşam istemektedir. Resim, müzik sanat gibi alanlarda yurttaşların gelişimi çok zayıf kalmaktadır. Bu açıdan güzel sanatlar, edebiyat, tiyatro gibi alanlarda yurttaşların eğitimine yer veren olanaklar geliştirilmesi bir gerekliliktir.
* Eğitimin kimi sorunları dış faktörlere bağlı olmakla birlikte iç değişkenler odaklıdır. İnsan kaynaklarının sınıfsal niteliklerinden ve kazanımlarını koruma içgüdüsünden kaynaklanan bir tıkanma söz konusudur. İşsizliğin son derece yüksek olduğu yirmi birinci yüzyılda eğitim emekçileri arasında statükoyu koruma eğilimi yüksektir. Genel olarak öğretmen ve akademisyenlerin orta sınıf kültürü içinde demokrasi yerine kendini koruma yer ve kariyer edinme eğilimleri yüksektir.
* Üniversite okul istihdam ilişkisi alt üst oluş geçirmiş ve artık bir okul ya da üniversite mezunu olmak işe yaramamaktadır. Bu durum üniversite ve okulları özellikle derslerin niteliği bağlamında çok olumsuz etkilemektedir.
* ‘Meslek lisesi memleket meselesi’ belgisi artık bir slogan olarak kalmamalıdır. Ortaöğretimde işlevsel sanayi okul işbirliği esaslarını merkeze alan yeniden yapılanma bir zorunluluktur. Meslek liselerinin yükseköğretime geçişinde özel kontenjan uygulaması tartışılmalıdır.
Tüm sorunların çözüm aracı demokratik siyasettir. Demokrasi ve cumhuriyetin alternatifi demokrasi ve cumhuriyettir. Demokratik siyaset eğitim, adalet benzeri kamusal görevlerde aktif siyasetin müdahalesini asgariye indirilmesini amaçlar.
KAYNAKÇA
Başaran, İ. E. (2007). Eğitim bilimine giriş. (2. Baskı). Ankara: Siyasal Kitabevi.
Bozkurt, V. (2011). Değişen dünyada sosyoloji temeller kavramlar kurumlar. (7. Baskı). Bursa: Ekin Basın Yayın Dağıtım.
Henslin, J. M. (1996). Essentials of sociplpgy a down to earth approach. Boston: Alllyn and Bacon.
Macionis, J. J ve Plumber, K. (2008). Sociology: a global introduction. (4th Edition). Harlow: Pearson Prentice Hall.
Şimşek, H. (2011). Eğitim ve Toplumsal Değişme. Ed. A. Boyacı. Eğitim sosyolojisi içinde (s.53-76). Eskişehir: Anadolu Üniversitesi Yayını.
Tezcan, M. (2019). Eğitim sosyolojisi. (19. Baskı). Ankara: Anı Yayıncılık.