Tepebaşı Çiftçi Malları Koruma Meclisi Başkanlığı tarafından 30-40 lira yıllık aidatını ödeyemeyen onlarca çiftçiye icra takibi başlatıldığını geçtiğimiz haftaki yazımda belirtmiştim. Yazım da ayrıca çiftçinin yaşadığı mağduriyetin çözümü için Tepebaşı Çiftçi Malları Koruma Meclisi Başkanlığını göreve davet etmiştim. “Çiftçiye icra takibi başlatmak da neyin nesi?” sorusunu da yöneltmiştim. Yazımın ardından Tepebaşı Çiftçi Malları Koruma Meclisi Başkanlığı Vekili Avukat Barış Can Yörük şahsıma telefonla ulaşarak cevap haklarını kullanmak istedi. Tarafıma gönderilen açıklamada kurumun görevleri madde madde anlatılmış. Açıklamada özellikle kurumun masraflarından maddeler ön plana çıkarılmış. Açıklamada, “Tepebaşı Çiftçi Malları Koruma Meclisi Başkanlığı 2014 yılında çıkarılan bütün şehir yasasından önce 30 mahalle ile sınırlı iken bu yasa ile sorumlu olduğu mahalle sayısı 91’e yükselmiştir. Tüm bu mahallelerde görev yapan bekçiler ve çalışanların araç, maaş ve giderleri kurum tarafından karşılanmaktadır. Bu giderler üyelerden toplanan aidatlar ile oluşturulan bütçe ile karşılanır” ifadelerine yer veriliyor. Çiftçilerin icra takibi yapılan aidatlarının 20162017 yılına ait olduğunun belirtildiği açıklamada, 2018 yılında çiftçilere davet mektubunun da gönderildiği aktarılıyor. Açıklamada sevindirici bir haber de var. Hiçbir çiftçinin malına tarlasına, aracına, ürününe haciz işlemi uygulanmamış! Tepebaşı Çiftçi Malları Koruma Meclisi Başkanlığı çiftçinin malına haciz işlemi yapmamış ama çiftçiye icra takibi yollayarak huzur ve mutluluğuna haciz uyguladığını unutmamak gerek! Devam edelim… Cevap metninde ayrıca aidat ödeme konusunda kurum tarafından gerekli yardımın da sağlandığına vurgu yapılmış. Nasıl bir yardım yapılmış ya da yapılacak o konuda bir açıklama yok! Açıklamanın sonuç bölümünde ise: “11 bin üyeye hizmet veren ve bu hizmetleri sağlanması için koruma ücreti dışında hiçbir geliri olmayan bir kurumun hizmet verebilmek için yasa ile belirlenmiş koruma ücretini almasından daha tabii bir durum olamaz” deniliyor. Açıklamada bir de not bölümü var. Yazılan not, bir hayli dikkat çekiyor. Hep birlikte okuyalım: “Tüm bunlar ile birlikte 1941 yılında yürürlüğe girmiş olan Çiftçi Mallarının Korunması Hakkında Kanun’un günümüzde uygulamada sıkıntı yaratması tüm çiftçiler ile birlikte kurumumuzda rahatsız olduğu bir durumdur. Bu husus çiftçilerin durumu ile ilgili hassasiyeti yüksek olan, çiftçilerin halini her platformda dile getiren kurum Başkanımız Sayın Süleyman Buluşan tarafından da defalarca ilgili makamlara iletilmiş olmasına rağmen henüz bir gelişme kaydedilememiştir. İlgili kanunda yapılacak yasal düzenlemeler ile mevcut durumda yaşanılan sorunların giderileceği kanaatindeyiz.” Açıklamandan da anlaşıldığı gibi Tepebaşı Çiftçi Malları Koruma Meclisi Başkanlığı da aidat almaktan ve ilgili kanundan oldukça şikayetçi… Sonuç olarak çiftçi dertli, temsilcisi daha da dertli. Ne diyelim çiftçi aidat ödemeye mahkûm… Çiftçi temsilcisi ise çözüm bulmak yerine dert yanmayı devam edecek gibi duruyor! Bir dokunduk bin ah işittik! Vay halimize…
SoruYorum?
Yerel seçimler öncesi siyaset kızıştı. Belediye Başkan adayları vaatleri vermeye başladı. Vatandaşa hizmet edecekler hiç para almayacaklar… İstihdam sağlayacaklar hem de binlerce… Kulağa çok hoş geliyor! Ancak biraz abartmıyor musunuz?
TRAMVAY DEDİKODULARI
Bu kez ben tanık olmadım mesai arkadaşım Hilal Köver anlattı. Tabiî ki muhabbet yine tramvayda gerçekleşiyor. Bir kadın Hava Müzesi durağından telefonla konuşarak tramvaya biniyor. Heyecanlı bir şekilde kadın karşısındaki kişiye gelinliğinden bahsediyor. Kadın önce modacısını anlatmaya başlamış… Kadının anlattığına göre modacı önce ünlü değilmiş daha sonra ün sahibi olmuş. Bu sırada tramvaydaki diğer yolcular merakla genç kadını dinliyor... Ancak kadın ne yüksek sesle konuştuğunu ne de yolcuların onu dinlediğini fark etmiyormuş. Kadın telefonda gelinliğini bağıra bağıra anlatmaya devam etmiş. Hilal’in isyan ederek anlattığı olayı aynen aktarıyorum.
“Telefonla karşısındakine ‘Kayık yaka giydim olmadı. Kolları transparan seçtim. Farklı bir gelinlik olsun istiyorum, sıradan değil” diyordu. Bu sırada çarşı durağına kadar geldik. Bu arada tramvaydaki herkes bir umut telefonu kapatacak diye düşünüyor, ancak kadın başa sarıp yeniden aynı şeyleri anlatıyordu. Alanönü durağında indim ve kadın hala gelinliğinden bahsediyor. Tramvaydakileri ve telefonun diğer ucundaki kişiyi takdir ettim. Kimsecikler bu kadının dakikalarca süren yüksek sesli telefon görüşmesine bir çift laf etmedi. Kadınlar için gelinliğin önemini bir kez daha anladım!”
HAFTANIN DİKKAT ÇEKEN SÖZLERİ
NABİ AVCI
Avcı Viyana’daki İpek Yolu Destek Grubu toplantısında, “İpek Yolu sadece ticarete, sadece ekonomiye değil aynı zamanda kültürler arası ilişkilere de büyük katkıda bulunuyor. Bundan sonra da böyle olmalıdır” diyor.
YILMAZ BÜYÜKERŞEN:
Odunpazar’ımızı ve diğer ilçe belediyelerimizi de alacağımızı ben şimdiden müjdeliyorum. Tarih yazılacak. Atatürk bulvarındaki bu kalabalık Tüm Eskişehir’de 1 Nisan sabahı itibariyle zafer türküleriyle coşacak.
BURHAN SAKALLI:
Bu bahar mevsimi itibariyle Eskişehir- Alpu yolunun inşaatı çift yol olarak başlamış olacak. MihalıççıkEskişehir yolunu en geç 2020 yılına kadar yapacağız. Yaptırabiliyorsak Ulaştırma Bakanlığı ve Karayolları yapacak. Yaptıramıyorsak Büyükşehir Belediyesi olarak biz yapacağız.