Ağustos böceği

Kamu kurum ve kuruluşları, belediyeler, siyasal parti teşkilatları konumları itibarıyla, yaptıkları işler açısından kendilerini rahat hissediyorlarsa, hele hele başarılı icraatları olduğuna inanıyorlarsa, ağustos böceği gibi öter dururlar…
Vatandaş karınca gibi çalışıyor, üretiyor, katkıda bulunuyor, sesini de hiç çıkarmıyorsa, hak aramıyorsa, hak aramasında engelleniyorsa ohhhh ne ala ağustos böcekleri şakımaya devam ederler.
Ağustos böceği özentisinde olan vatandaşlar da vardır. Partilerde üye ve delegeler de vardır. Onlar da paylarını alır, avantadan gelenle idare ederler. Bu kesim ufak çıkarları uğruna ağustos böceği peşinde koşar, görevleri de şakşakçılıktır…
Çıkar savaşları, idealler anlayışı içinde gizlenir. Sözüm ona siyaset de idealler için yapılır da, kazanan hep kendileri olur. Vatandaşa da izlemek düşer.
İdealleri uğruna gerçekleri dile getirenlere ne olur? Cevap atasözümüzde gizlidir. “Doğruyu söyleyen dokuz köyden kovulur.”
Ağustos böcekleri gezmek, gezdirmek, eğlendirmek varken hizmet veremiyorlar diye eleştirilebilirler mi hiç? Asli görevler beklerken, mutlu ve mesut, çağdaş yaşam standardı hak eden vatandaşlar çile çekerken onlara ayrılacak zaman fuzuli gelir…
Ben ne yaparsam doğrudur. Ben ne söylersem gerçektir. Ben herkesin yerine düşünür karar verir, eleştiririm. Katılımcılık da ne demek? Yerimden etmeyin, karşı çıkmayın, düzen bozulmasın. Alan mutlu, satan mutlu, yaşam tatlı, her şey güzel gidiyor. Daha ne istiyorsunuz. Oturun oturduğunuz yerde, bizi izlemeye devam edin…