Sezonun ikinci yarısı başlamadan önce Fenerbahçe ile Sivas ve Rize deplasmanlarından en az 4 puan çıkarmanın hesaplarını yapıyorduk. Sivas maçında futbol şansının yanımızda oluşuyla alınan 3 puanın ardından Rize deplasmanına moralli bir şekilde çıktık. Maçtan önce Eskişehirspor’a ‘Maç oynamadan 1 puan verelim size’ deseler hiç düşünmeden kabul edilirdi.
Ancak Rize’nin gol ayağı Kweuke’nin olmayışı bizim için büyük bir avantajdı. Tartışmalı bir penaltından gelen golün ardından galibiyet hesapları yaptık. İkinci yarıda basit bir köşe vuruşundan gelen gol hesapları yine 1 puana çevirdi. Bu kritik deplasmanlarda özellikle mahkum oynadığımız karşılaşmalarda alınan her puan çok önemli. Tabi ki iç sahada oynanacak olan karşılaşmaları kazanmak şartıyla…
Yeni transferlerden Nadir ve Dossa’yı izleyebildik. Nadir’in maç eksiği ve takıma uyum süreci oldukça fazla. Dossa ise iyi sinyaller verdi. Bokila nitekim maç eksiği nedeniyle kadroya alınmadı. Ama her şeyi bir kenara bırakırsak en azından mücadele eden bir takım izliyoruz sezonun ikinci yarısında... Önümüzde şimdi ise kritik bir Antalya maçı var. Hiçbir bahane öne sürülmeden bu maçı kazanmak gerekiyor. Yoksa işimiz her zamankinden daha zor olur.
Gündemde şu an Eskişehirspor’a ara transfer döneminde kaynağın nereden geldiği sorgulanıyor. Bunu açıklamamak Önce Güven yönetiminin ‘Şeffaflık’ unsuruyla bağdaşmıyor. Kaynağın bulunması, transferlerin yapılması iyi güzel hoşta, Eskişehirspor’un siyaset üstü bir marka olduğu bu dönemde unutuldu sanırım. Bu kritik süreçte takıma maddi kaynakların yaratılması yapılması gereken bir durumdu. Ama şunu da göz ardı edemeyiz, ülke futbolu siyasi hamlelerle ayakta durmaya çalışıyor.