İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınmasının ardından artan protestolara Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) İl Başkanı İsmail Candemir'den sert bir yanıt geldi.
İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınmasının ardından artan tepkilere yanıt veren Milliyetçi Hareket Partisi İl Başkanı İsmail Candemir, “Kimse kimseyi tahrik etmesin, herkes haddini bilecek” dedi.
Milliyetçi Hareket Partisi İl Başkanı İsmail Candemir, İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınması ve ardından Eskişehir’in de içinde bulunduğu pek çok ilde gerçekleşen eylem ve yürüyüşlere ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Soruşturmanın siyasi değil hukuki bir süreç olduğuna dikkat çeken Candemir, Cumhuriyet Halk Partisi(CHP) siyasi aktörlerinin eylem çağrılarına sert eleştirilerde bulundu.
SİYASİ DEĞİL HUKUKİ BİR SÜREÇTİR
Ön seçim sürecinin CHP’nin hukuku etki altına almak üzere planlandığını öne süren Candemir, partililer ve Barolar Birliği’ne eleştirilerde bulundu. Candemir, Kamuoyuna yansıyan kadarıyla soruşturmanın içeriği hukuki bir süreçtir, siyasi bir süreç değildir ancak bir siyasi parti bunu hukuk zemininden çıkartıp siyasal bir sürece sürüklemeye kalkarak sokak çağrısı yapıyor. Bugün bir süreç işlerken siz bunu farklı noktalara çekmeye uğraşıyorsunuz. Bunun bir geçmişi ve bir altyapısı var. CHP’nin önde gelen isimlerinden Sezgin Tanrıkulu, Halk TV'de yaptığı açıklamada, zaten bunu öngördükleri için öncesinden tasarım yaptıklarını, Cumhurbaşkanlığı temayül yoklamasını, bunun için düzenlediklerini, kamuoyunda bir baskı oluşturarak hukuku etki altına almaya çalıştıklarını itiraf ediyor. Hepimiz hukuk karşısında eşitiz ve bunu da korumak zorundayız. En başta da barolar korumak zorunda. Ama ne yazık ki Türkiye Barolar Birliği'nin talimatıyla tüm illerde ‘hukuk siyasallaşıyor’ diye açıklama yapıyorlar. Hukuku asıl siyasallaştıran Türkiye Barolar Birliği’dir” diye konuştu.
GENÇLERİN BAŞINI YAKMAYIN
Sürecin henüz netleşmediğini ifade eden Candemir, sokağa çıkma çağrısında bulunan siyasilere tepki gösterdi. Candemir, “Çok ciddi suçlamalar var. Doğru veya yanlış olduğunu sürecin sonunda göreceğiz. Lütfen biraz daha sakin olalım. Gençlerimizin başını yakmayalım. Biz bugünleri yaşayarak geldik bugünlere. 1980 öncesinde 5 bin küsur gencimizi bu mücadele de kaybetmiş bir milletiz. İnsanları sokağa çağırırken birazcık dikkatli olmak gerekiyor. Hangi gerekçeyle çağırıyorsunuz? Şu mübarek günlerde niye polisle vatandaşı karşı karşıya getiriyorsunuz? Öğrencileri niye tahrik ediyorsunuz? Lütfen biraz daha hukuka saygı duyalım. Gencecik çocukları zehirlemenin daha netleşmemiş bir olay üzerine tahrik etmenin hiçbir anlamı yok. Siyaset insanları daha sokağa çağırmak değil, sokağın sesini meclise taşımaktır” ifadelerini kullandı.
BU BİR TİYATRO
Ön seçim kararının bir kurmaca olduğunu iddia eden Candemir, sürecin sonunda CHP’nin özgürleşeceğini umut ettiğini belirtti. Candemir, “Seçim 2028 yılında. Seçim şartlarının oluşabilmesi için meclisin seçim kararını alması lazım. Bizim yasalarımıza göre de meclis ya da cumhurbaşkanı erken seçim kararı alıp seçime götürebilir. Sonraki süreçte YSK’nın seçim takvimine göre de aday olmak isteyen arkadaşlarımızın adaylık süreçleri başlar. Bu şekilde CHP’yle olup da kamuda çalışan çok daha iyi arkadaşları çıkıp aday olma hakları yok. Bunların hiçbirinin olmadığı bir süreçte siz tek adayla neyin temayül yoklamasını yapıyorsunuz? Buna zaten ön seçim de denemez. Ortada fol yok, yumurta yok. Bu bir tiyatro. CHP Türkiye'nin kurucu partisidir, sadece Cumhuriyet Halk Partililerin değildir. Bu sürecin CHP'nin yeniden özgürleşmesine ve özüne dönmesine vesile olması en büyük umudumuz” açıklamasında bulundu.
KİMSE DEVLETTEN BÜYÜK DEĞİL
Sokaklardaki hareketliliğin Gezi olayları’na dönmesi ihtimaline karşın sert tepki gösteren Candemir, sözlerine şöyle son verdi: “Kimse devletten büyük değildir. Kimse kimseyi tahrik etmesin. Hukuk devleti burası, polis asker görevini yapıyor. Bu işin sonu iyiye gitmez. Biz bunları yaşadık. Bu memleket sahipsiz değil. Herkes haddini bilecek. Eğer bir yanlış varsa hukuk önünde herkes eşittir. Hiçbirimizin dokunulmazlığı yok, varsa bir cezanız, suçunuz, cezanızı çekeceksiniz. Suçsuzsanız hesabını hukuk önünde soracaksınız. Sokak eylemleriyle bu iş olmaz. Türkiye 3’üncü dünya ülkesi değil. Türkiye güç kazanmış bölgesinde lider ülke olma konumuna gelmiş bir ülke. Biz terörsüz Türkiye için uğraşırken lütfen insanların sinir uçlarıyla oynanmasın. Türkiye Cumhuriyeti Devleti geleceği bir tek kişinin siyasi ikbaline feda edilebilecek bir ülke değildir. Siyaset yapıyorsak da siyasetin kuralları içerisinde kanunlar içerisinde yapmak zorundayız. Hiçbirimiz hukuktan daha üstün değiliz. Hukuk gereğini yapar. Bekleyecek ve göreceğiz.”
Kaynak : HABER MERKEZİ