Türkiye Kamu Sen İl Temsilcisi Alp Arslan, ES TV’de canlı yayına katılarak memur maaşlarına yapılan zammı eleştirdi. Arslan, maaş artışlarının yetersiz olduğunu ve memurların çalışma şartlarının iyileştirilmesi gerektiğini vurguladı.
Türkiye Kamu Sen İl Temsilcisi Alp Arslan, ES TV’de canlı yayınlanan Günaydın Eskişehir programına katılarak memur maaş zamlarını eleştirdi. Gazeteciler Tarkan Demir ile Burcu Bilgiç’in konuğu olan Kamu-Sen İl Temsilcisi Arslan, memurların çalışma şartlarının iyileştirilmesi gerektiğini vurguladı.
MEMURLAR PERİŞAN DURUMDA
Memur maaş oranlarının açıklanmasının ardından gerçekleştirdikleri eylemi hatırlatan Türkiye Kamu Sen İl Temsilcisi Alp Arslan “Biliyorsunuz yeniden değerleme oranları açıklandı. Yeniden değerleme oranlarından kasıt nedir? Devlet kendi alacaklarına hükümet edenler vasıtasıyla diyor ki ben bu kadar zam yapacağım.Bu rakam %44. 38 açıklandı.Memur maaşlarına %6oranında zam yapıldı. Artı %5’i detemmuz için söylediler. Genel algı her zaman için bizim 2 senelik kümülatif aldığımız rakam üzerinden kamuoyuna çıkıyor.Mesela örnek veriyorum 7. dönem toplu sözleşmenin toplam rakamı %28 ise memura%28 zam aldı şeklinde görünüyor. Aslında biz bunu iki sene içinde 4 payda alıyoruz. Bugün açıklanan rakam 11.54 oluyor. Maaşlarımız bugün hesaplarımıza yattı, perişan durumdayız. Anlatılacak hiçbir kelime yok, ifade edilecek hiçbir cümle yok. Herkes üzgün, sabah ben daireye uğradım herkes mutsuzdu.Toplumun her kesiminin mutsuz olduğunu biliyoruz fakat bizim bir statümüz var. Memur olmanın bir gerekliliği var.Memur sabah kalkacak, işine gitmek için yol parası harcayacak, işe gittiğinde yemek parası harcayacak, kendisini temsil ederken belli bir kılık kıyafet oluşturmak zorunda bunların da bir maliyeti var. En düşük devlet memuru maaşı bugün 41.000 TL yattı. 41.000 lirayla memur kirasını mı ödesin, çocuğunu okula mı göndersin, gerekli beslenmesini mi sağlasın? Bu olacak iş değil, kabul edecek bir durum değil.” dedi. Kamu Sen İl Temsilcisi Arslan toplumda yer eden devlet memurlarımutlu algısını eleştirerek “Sırtınızyere gelmez deniyor. Geçen hafta sahada çalışırken 2004 doğumlu yeni memur bir kardeşimle konuştum. Alp abi, ben böyle düşünmemiştim diyor. Çocuk işe başlayacağını arabasını alacağını, rahat bir yaşantısı olacağını sandığını söyledi. Mahallemde kasiyerlik yapsam daha rahattım diyor. Çocuk içeriye girdiği zaman, devlet memuru olduğu zaman durumun farkına varmış. Dışarıdaki algıyla içerideki durum aynı değil. Çünkü bize hükümet edenlerin her zaman için söylediği ilk cümle memura verdim, memur emeklisine verdim oluyor.” şeklinde konuştu. Memur olana kadar ki sürecin zorluğuna değinen Arslan “Bizim yaşam standardımızın, eğitim standardımızın ve bizi eleyen sistemdeki başarımızın karşılığı bu değil.Biz üniversite okuyoruz, sınava giriyoruz, sınavın içindeki binlerce insanın içinden bir mülakata giriyoruz.Mülakattan sonra seçilip atanıyoruz ve istediğimiz yere de atamıyoruz.Sistem sana 3 + 1 yahut 5 sene çakılı kadroyla şurada çalışacaksın diyor.Orada bir yaşam kurmanın maliyeti var, orada yaşamanın bir maliyeti var.Sen toplumda herkesin önüne çıkıp sınavı kazanmışsın, en azından eşitlerini yemişsin ve bunun karşılığı 41.000 TL. Kabul edilir bir şey değil.Toplumda sadece doktorlar, sadece kaymakamlar, sadece hakim ve savcılar mı var? Biz olmazsak, devletin memuru olmazsa bunlar hiçbir şey yapamaz. Bugün bir hakim ve savcının aldığı maaşla bir mübaşirin arasındaki maaş farkı neredeyse 4 kat. Hakim, savcı tek başına mahkeme kuramaz.” açıklamasında bulundu.
KAMUOYUNDA DAHA ÇOK YER ALACAĞIZ
Kamu-Sen ve diğer sendikaların yaptığı eylemleri değerlendiren Arslan “Eylemlerinsonuç getirmesini umuyoruz, bir ARGE çalışması başlattık.Bunu bu ay içinde kamuoyuyla paylaşacağız. Devlet memurlarının içindeki temel sorunları belirledik.Bize görebirinci sorun ehliyet ve liyakat. Ehliyetsiz ve liyakatsiz atamaların yapılması devlet memurunu irtibarsızlaştırıyor. Hak etmediği bir kadroya hak etmediği bir eğitimle atanan kişiler devletin işleyen mekanizmasını da etkiliyor. Bunun sonucunda da vatandaş devlet memuruna şaşı bakmaya başlıyor. Bununla ilgili bir planımız var. İkinci planımız ise adil, sade ve insanca yaşamaya yetecek bir ücret politikasının belirlenmesi... Kamuda her bakanlıkta“hazırlama kontrol işletmeni”kadrosu var ama hepsinin farklı bir maaşı var; en azından ek ödemelerde farklılık var. Bu durum çalışma barışını bozuyor. Çalışma hayatıyla dengeli, geleceği güvence altına alınan bir devlet memuriyeti istiyoruz. Biz bunu çok önemsiyoruz. Bir kanun çıktığında arkada kalanlar perişan olurken önünde gidenler hayatını kurtarmış durumda. Biz diyoruz ki çalışma hayatına nasıl başladıysak öyle bitirelim, bunu güvence altına alsınlar. Yarın başka bir çarpan geliyor, o başka bir sistem getiriyor; öbürü başka bir sistem getiriyor. Biz bu sisteme ayak uyduruncaya kadar hayatımız bitiyor, emekliliğiniz geliyor. Biliyorsunuz Avrupa Birliği sürecinde İLO (Uluslararası Çalışma Örgütü) sözleşmeleri gereği toplu sözleşme hakkı aldık. Bunun biraz daha kuvvetlendirip toplu sözleşme heyetinin biraz daha memur lehine oluşturulması yönünde bir isteğimiz var. Bununla ilgili kamuoyuna çıkacağız, bunlar bizim özlükselisteklerimiz. Bunları tamamlayabilirsek biz geleceğe daha emin adımlarla gideriz.6 Ocak'ta yaptığımız eylemde 44. 38 yeniden değerleme oranı bize yetmez dedik. Bununla ilgili kamuoyu çıktık çok da büyük destek aldık. Emeklilerden çok destek gördük çünkü toplu sözleşme memur ve memur emeklisini kapsıyor ve biz ne alırsak onlar da onu alıyor. Biz o gün de söylediğimiz şekilde refah payını istiyoruz.Eylemde refah payı olmadan biz kesinlikle bu işin yanında değiliz dedik. Bununla ilgili önümüzdeki günlerde tekrar basına çıkacağız, elimizden geldiğince memuru kamuoyunda tutmaya çalışacağız.” dedi. Toplumdaki memur algısının yıkılması gerektiğini belirten Arslan “ Memur kamuoyunda olmadığı için memnun ve rahat olduğumuz düşünülüyor.Biz bunu yıkamazsak, eğer çarşıdaki Ahmet amca benim destekçim olmazsa ben bu işi başaramam.Memurlar bahsedildiği kadar büyük maaşlar almıyorlar, kesinlikle yaşam standartları bütün dünya ülkeleri içinde en alt seviyelerde. Eğer Türkiye, yeni yüzyıl için bir adım attıysa biz de milli gelirden payımızı istiyoruz. Biz önce ülkemiz diyen bir sendikayız, her şeyden önce biz ülkemizi önümüze koyarız. Bakın 2015’ten beri ülkenin içinde bulunduğu durum ortada; sur olayları, depremi...Türkiye'nin 4 bir yanında yangın var, bunu bize sıçramaması için devletelinden geleni yapıyor.Biz o dönemlerde hep kendi sesimizi kısık tuttuk.” dedi. Arslan memurlar dışında toplumun her kesiminin bayram ikramiyesi aldığına değinerek “İşçi alıyor, emekli alıyor, evlatlarımız bile alıyor...Sabah senin elini öptüğünde sıkıştırdığın harçlık bayram ikramiyesi değil mi? Memur niye almıyor? Biz niye almıyoruz? İnanın çoluğunun çocuğunun bayram harçlığınıveremeyecek memur arkadaşlarımız var. Anayasa çalışanlar arasında eşitlik diyor, biz de çalışanız. Bize hükümet edenlere buradan sesleniyorum bayram ikramiyesi bizim hakkımız.” şeklinde konuştu.
MEMURLARIN ÇALIŞMA ŞARTLARI İYİLEŞTİRİLMELİ
Enflasyon oranındaki zammın maaşlarına aylık yansımasını istediklerini söyleyen Arslan “Altıncı dönem toplu sözleşmesinden beri aylık açıklanan enflasyon oranındaki zammın aylık verilsin istiyoruz.Kümülatif toplam, senelik toplam ve 6 aylık toplam istemiyoruz. Bu ay enflasyon %1.03 açıklandıysa biz %1. 03’lük zam ve üzerine biraz refah payı istiyoruz. Arasam TÜİK rakamlarında bulduğun birçok ürün var,sepete koyduğunda o fiyatı bulan ama o ürünü bulmanın dabir maaliyeti var.O ürünü TÜİK rakamlarında bulmak için de bir harcadığımız bir maaliyet var. Sabah kalktığımızda maliyete uyanıyoruz.” açıklamasında bulundu. Memurların çalışma şartlarının düzenlenmesi gerektiğini söyleyen Arslan konuşmasını şu sözlerle noktaladı: “Memurmaaş zammının dışında olmazsa olmaz 4 kriterimiz var.Birincisi bayram ikramiyesi, ikincisi 3.600 ek gösterge, üçüncüsü yardımcı hizmetler sınıfı... Yardımcı hizmetler sınıfında görevli üniversite mezunu arkadaşlarımız var. Biz birdefaya mahsus olarak memur kadar sorumluluk alan, yetkileri olan o arkadaşlarımızın genel hizmetler sınıfın geçmesini istiyoruz. Dördüncü kriterimiz ise sözleşmeli personel; kamuda istihdam güvenceli olmalı. Bazı idareciler sözleşmeli çalışanlara sözleşmeyi silah olarak dayatıyor. Genç ve tecrübesiz arkadaşlara fazladan iş yaptırma veya sendikal girişim mecburiyeti koşuyorlar.”
Kaynak : HABER MERKEZİ