Hangisine inanalım?

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ve Enflasyonu Araştırma Grubu (ENAG) haziran ayı enflasyon verilerini açıkladı. 
TÜİK aylık tüketici enflasyonunu yüzde 1,64, ENAG ise yüzde 4,27 olarak hesaplarken, iki kurumun 6 aylık rakamları arasında yüzde 16,43 gibi ciddi bir fark oluştu. Yani TÜİK’e göre yüzde 24,73, ENAG’a göre ise 6 aylık enflasyon yüzde 41,16.
Yıllık enflasyonda ENAG yüzde 113,08, TÜİK ise yüzde 71,60 rakamlarını duyurdu. Buradaki makas ise yüzde 41,48 oldu.
Şimdi gelelim, biri devlet kurumu TÜİK, diğeri akademisyenlerin oluşturduğu ENAG’ın bu farklı enflasyon rakamlarının ne ifade ettiğine…
İşçi ve Bağ-Kur emeklileri 6 aylık gerçekleşen enflasyonun tamamını, memur ve emeklileri ise toplu sözleşme gereği yüzde 10 artış ile enflasyonun yüzde 15’i aşan kısmı üzerinden maaşlarına zam alacak.
İşçi ve Bağ-Kur emeklilerinin maaşları yüzde 24,73, memur ve emeklilerinin maaşları ise yüzde 19,31 zamlanacak.
Tabii ki Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın refah payı adı altında ek zam yapmaması durumunda bu oranlar geçerli.
Bir aile bireyi olarak çarşıda pazarda, markette manavda harcadığım parayı biliyor, hayatıma değen enflasyon artışının ne kadar olduğunu ölçecek bir eğitime ve ekonomi bilgisine de sahip olduğumu düşünüyorum.
Hayatın olağan akışına uygun, rasyonel, yani gerçekçi enflasyon bana göre ENAG’ın açıkladığı rakamlar.
Bu rakamları baz aldığımızda işçi ve Bağ-Kur emeklilerine yüzde 41,16 oranında zam yapılması gerekiyor.
10 bin lira alan en düşük emekli maaşı alan bir kişiyi düşündüğümüzde maaşının 12 bin 473 lira değil, 14 bin 160 lira olması gerekiyor.
TÜİK rakamları baz alındığından 1.643 lira eksik oluyor maalesef. Bunu sadece bu yıl için konuşuyoruz. 
TÜİK rakamlarının, özellikle enflasyonun artmaya başladığı son 4 yıl için baz aldığımızda...
Kabaca, “En düşük emekli maaşının 10 bin değil 20 bin lira olması gerekiyor” dersek sanırım yanılmış olmayız.
Yurttaş kime inanacak?
Enflasyonu düşürme politikaları nedeniyle kredi kartı taksit sayısı sınırlanan, bırakın kredi çekmeyi yakınlarından bile borç para bulamaz duruma gelen yurdum insanı zaten perişan durumda.
Bir de Ali-Cengiz oyunlarıyla uzunca bir süredir maaşları gerçek enflasyon karşısında kuşa dönünce yoksullaştığını her markete girdiğinde derinden hisseden dar, asgari ve sabit gelirli ile emekliler adeta burnundan soluyor.
Yaşamak, geçinmek, ebeveyn olmak giderek zorlaşıyor…
Toplumdaki mutsuz bireylerin sayısı hızla artarken, gençlerin gelecekten umudu da azalıyor…
En kötüsü de umudun yitirilmesi…
Sizce de öyle değil mi?

İYİ Parti ve Zafer Partisi ittifakına doğru…

MHP’den ayrılarak 2017 yılında İYİ Parti’yi kuran Meral Akşener’in yerel seçim mağlubiyetini üstlenip yeniden aday olmadığı genel kurulda Musavat Dervişoğlu partinin yeni lideri oldu.
Meral Akşener’in desteğiyle genel başkan olan Dervişoğlu’nun genel kurulda yarıştığı Koray Aydın’ın istifasından sonra İYİ Parti’de olumlu yönde bir gelişme yaşandığını söylersek yanlış olur.
İYİ Parti’deki gelişmeleri ESTV’de yayınlanan Soruyoruz programında İl Başkanı Serdar Ulucan’a sorma fırsatımız oldu.
Tepebaşı ve kırsal ilçelerde boş bulunan başkanlıklara atamaların yakın zamanda gerçekleşeceğini ifade eden Ulucan’a, sığınmacılarla ilgili şikayetlerini dile getirdiği sırada “İl Başkanı olarak ileride İYİ Parti’nin Zafer Partisi ile işbirliği yapabileceğini düşünüyor musunuz?” diye sordum.
Ulucan, bu tür kararların partinin yetkili kurullarınca alındığını belirtmeyi ihmal etmezken, ısrarla fikrini sormam üzerine, “Zafer Partisi, İYİ Parti’den kopmuş bir parti. Yarınların ne getireceğini bilemeyiz… Olabilir” yanıtını verdi.
Hatırlatmakta fayda var…
Zafer Partisi lideri Ümit Özdağ, 2021 yılında kurucusu olduğu İYİ Parti'den istifa etmişti.
Aynı Ümit Özdağ, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’e, Kasım 2023 tarihinde ittifak teklif etmişti.
Siyasetinin odağına sığınmacıları koyan Özdağ ile yerel seçimde oyları yüzde 3,7’lere kadar düşen İYİ Parti’nin işbirliği veya ittifak yapması bekleniyor.
Yakın gelecekteki bu ittifak sürpriz olmaz. 
Benden söylemesi.