Prototip Ne Demek?
Gece sık uyanıyorsanız işte altında yatan olası se…
Bağırsak florasını güçlendiren besinler ve günlük …
Tokat 2 maçtır kazanamıyor
Anadolu yola çıktı
2 Eylül kolay sınavda
Kızlar sezonu noktalayacak
Hakem Diyarbakır’dan
Eskişehir İl Müftülüğü'nden Filistin'e destek çağr…
Eskişehir'de kalpleri ısıtan manzara, görenin yüzü…
Eskişehir Hamamyolu'nda güneş bereketi
Eskişehir'de pastalar el yakıyor!
500 liralık spor ayakkabılar kapışılıyor
Parfümde EDT Ne Demektir?
Eskişehir'de fiyatları ikiye katlandı ama talep bü…
Eskişehir'deki arsayı depo yapmaları kızdırdı
A
a
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Selahattin Turan: Teknoloji...
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Selahattin Turan: Teknoloji bebekleri bile esir aldı. 2000’den sonra doğanlar 2030-2040’tan sonra kendisini yönetemeyecek. Sistem, çocuğa hayat becerisi kazandırmıyor. Bir milyon lira verseniz de işyeri bile açamayacak.
Çocuklar esaret altında
Uluslararası Erken Çocukluk Eğitimi Kongresi Bilim Kurulu Başkanı da olan Prof. Dr. Turan, Yeni Yüzyıl Gazetesi'ne verdiği röportajda "Günümüzün hastalığı teknoloji bağımlılığı artık bebekleri bile esir aldı. Bu nesil görsel okuyor. Günde 5-6 saat bilgisayar kullanmak da, 20 bardak portakal suyu içmek de zararlı. Türk çocukları da teknoloji bağımlısı oldu. 2000 sonrası doğanların, doğuştan gelen potansiyellerini ortaya çıkaramıyor. Bu çocuklar 2030, 2040’lara gelindiğinde kendilerini yönetemeyecek” dedi.
Anneanne-dede formülü
Çocukların, parmak kaslarını kullanamadığı ve kalem tutamayacak hale geldiğini söyleyen Prof. Dr. Turan sözlerini şöyle sürdürdü: Bu çağ, teknoloji değil sorun çağı. 90’larda internetin ortaya çıkması, okullarda-evlerde oyun alanlarının azalması, çocuk sayısındaki düşüş, boşanma artışı, medyanın pedagojik özensizliği nedenleriyle çocuklar çok yönlü yetiştirilemiyor. Geleneksel aile yapısı, Türkiye’de de bozuldu. Çocuk, büyükanne- büyükbabayla yaşam şansını kaybetti. Oysa, çocuk annesinden daha çok anneanneyi ve babadan daha çok dedeyi örnek alıyor. Anne-babanın çalışma hayatına girmesiyle çocukların hayatı bir bütün olarak algılama ihtiyacı zayıfladı.
Stratejik sır 0-7’de gizli
Prof. Dr. Turan: 0-7 yaş çocuğun yaşamını belirleyen stratejik dönem. ‘Çocuk 7’sinde neyse 70’inde o’ sözü doğru. Müfredat fazla akademik, biz de ‘bilimsel olmasın’ demiyoruz. Ders dışı etkinlikler artmalı. Çocuğun gelişimi için düşüp-kalkması oynaması şart. Okulların, bahçesi en az bina kadar olmalı. Cumhuriyet tarihinin en verimli,öğretmenleri sistemde ama müfredat hayat becerisi kazandırmıyor. Bugün doğana 25 yaşında 1 milyon TL verseniz bir işyeri açamayacak ya da evlense evliliğini yürütemeyecek. Mesela en çok boşanma fen mezunlarında. Çünkü sosyal ve kültürel yönleri eksik kalıyor, ilişki yönetemiyor.
Günde 3 bin kelime yetmez
Prof. Dr. Turan: Öğretmen, aile, toplum ve çocuk bir bütündür. Akademik verilere göre: Bir ailede konuşulan kelime sayısı 6 binin üzerindeyse, çocuk hayatta çok başarılı oluyor. Ortalama bir Türk ailesinde 3 binden az kelimeyle konuşuluyor. En derin yanlızlık, toplu taşıma araçlarında. Yaygın akıllı telefon kullanımı, çağın getirdiği büyük yalnızlığın resmidir. Öyle ki bazı insanlar eşinin doğum anını bile sosyal medyada paylaşıyor. Aslında paylaştığı fotoğraf değil, kişisel yalnızlığı.
ANNE-BABALAR NE YAPMALI?
* Her çocuk potansiyel olarak kendine özel bir dünyadır, kimseyle karşılaştırmayın
* Anne-baba çocuğa nitelikli vakit ayırsın, birlikte yemek yesin
* Çocuğunuzun yaşamında oyunun yer almasını sağlayacak çaba içerisinde olmalısınız
* Çocuk, büyükanne-büyükbaba, teyze-hala, dayı-amca gibi yakınlarla vakit geçirsin
* Her çocuğu bir yetişkin olarak görüp, sorumluluk verin çocuğunuza asla, ‘babacığım-anneciğim’ demeyin. Doğrusu, oğlum-kızımdır.
* Anne-babanın hatalı hitabı çocukların anlam dünyasını karıştırıyor. ‘Kitap oku’ demek yerine aileler de kitap okuyarak örnek olmalı.
Çocuklar esaret altında
Uluslararası Erken Çocukluk Eğitimi Kongresi Bilim Kurulu Başkanı da olan Prof. Dr. Turan, Yeni Yüzyıl Gazetesi'ne verdiği röportajda "Günümüzün hastalığı teknoloji bağımlılığı artık bebekleri bile esir aldı. Bu nesil görsel okuyor. Günde 5-6 saat bilgisayar kullanmak da, 20 bardak portakal suyu içmek de zararlı. Türk çocukları da teknoloji bağımlısı oldu. 2000 sonrası doğanların, doğuştan gelen potansiyellerini ortaya çıkaramıyor. Bu çocuklar 2030, 2040’lara gelindiğinde kendilerini yönetemeyecek” dedi.
Anneanne-dede formülü
Çocukların, parmak kaslarını kullanamadığı ve kalem tutamayacak hale geldiğini söyleyen Prof. Dr. Turan sözlerini şöyle sürdürdü: Bu çağ, teknoloji değil sorun çağı. 90’larda internetin ortaya çıkması, okullarda-evlerde oyun alanlarının azalması, çocuk sayısındaki düşüş, boşanma artışı, medyanın pedagojik özensizliği nedenleriyle çocuklar çok yönlü yetiştirilemiyor. Geleneksel aile yapısı, Türkiye’de de bozuldu. Çocuk, büyükanne- büyükbabayla yaşam şansını kaybetti. Oysa, çocuk annesinden daha çok anneanneyi ve babadan daha çok dedeyi örnek alıyor. Anne-babanın çalışma hayatına girmesiyle çocukların hayatı bir bütün olarak algılama ihtiyacı zayıfladı.
Stratejik sır 0-7’de gizli
Prof. Dr. Turan: 0-7 yaş çocuğun yaşamını belirleyen stratejik dönem. ‘Çocuk 7’sinde neyse 70’inde o’ sözü doğru. Müfredat fazla akademik, biz de ‘bilimsel olmasın’ demiyoruz. Ders dışı etkinlikler artmalı. Çocuğun gelişimi için düşüp-kalkması oynaması şart. Okulların, bahçesi en az bina kadar olmalı. Cumhuriyet tarihinin en verimli,öğretmenleri sistemde ama müfredat hayat becerisi kazandırmıyor. Bugün doğana 25 yaşında 1 milyon TL verseniz bir işyeri açamayacak ya da evlense evliliğini yürütemeyecek. Mesela en çok boşanma fen mezunlarında. Çünkü sosyal ve kültürel yönleri eksik kalıyor, ilişki yönetemiyor.
Günde 3 bin kelime yetmez
Prof. Dr. Turan: Öğretmen, aile, toplum ve çocuk bir bütündür. Akademik verilere göre: Bir ailede konuşulan kelime sayısı 6 binin üzerindeyse, çocuk hayatta çok başarılı oluyor. Ortalama bir Türk ailesinde 3 binden az kelimeyle konuşuluyor. En derin yanlızlık, toplu taşıma araçlarında. Yaygın akıllı telefon kullanımı, çağın getirdiği büyük yalnızlığın resmidir. Öyle ki bazı insanlar eşinin doğum anını bile sosyal medyada paylaşıyor. Aslında paylaştığı fotoğraf değil, kişisel yalnızlığı.
ANNE-BABALAR NE YAPMALI?
* Her çocuk potansiyel olarak kendine özel bir dünyadır, kimseyle karşılaştırmayın
* Anne-baba çocuğa nitelikli vakit ayırsın, birlikte yemek yesin
* Çocuğunuzun yaşamında oyunun yer almasını sağlayacak çaba içerisinde olmalısınız
* Çocuk, büyükanne-büyükbaba, teyze-hala, dayı-amca gibi yakınlarla vakit geçirsin
* Her çocuğu bir yetişkin olarak görüp, sorumluluk verin çocuğunuza asla, ‘babacığım-anneciğim’ demeyin. Doğrusu, oğlum-kızımdır.
* Anne-babanın hatalı hitabı çocukların anlam dünyasını karıştırıyor. ‘Kitap oku’ demek yerine aileler de kitap okuyarak örnek olmalı.
Ayhan BÜYÜKGÜN 7 Mart 2016
11:16
Sehattin TURAN hocam bu makalesini okullarda televizyonlarda anlatmalı kişiler çocuklarına aşkım cicim sevgilim dememeli hocam çok güzel konulara değinmiş askıda kalmasın vatandaşada anlatılsın
0
0
Cevap Yaz
YAZARLAR
-
Eskişehir halkı büyük beklentilere girmesin!
Ali Baş
-
Eskişehir belediyelerinde tasarruf denetimi başlıyor!
Tarkan Demir
-
Kazım Kurt hesap verdi
Kerem Akyıl
-
Elektrik zammı ve çaresizlik!
Seval Erci
-
Kentsel dönüşüm bilmecesi!
Kaan Özcan
-
Gürhan Albayrak ve Eskişehir İçin Yeni Bir Dönem
Rifat V. Halas
-
İlk yarıda fişi çekmek gerekiyor
Ahmet D. Canoruç
-
Buluşur, yer - içer ve dağılırlar
Funda Morgül
-
2023 giderken bir iki konuda hal ve gidişimiz…
Prof. Dr. Turan Akman Erkılıç
-
Kazım Kurt’un koltuğu
Arif Anbar
-
Ya Cumhuriyet olmasaydı...
Hilal Köver
-
Sürdürülebilir kulüp kültürü
Konuk Kalem
-
2023 yılında bizi neler bekliyor?
Tülin Karagöz
-
Düşükler neden tekrarlar?
Op. Dr. Alper Turgut
-
Eskişehir ve Alkol Ruhsatları
Soner Yüksel
Eskişehir halkı büyük beklentilere girmesin!
Eskişehir belediyelerinde tasarruf denetimi başlıyor!
Kazım Kurt hesap verdi
Elektrik zammı ve çaresizlik!
Kentsel dönüşüm bilmecesi!
Gürhan Albayrak ve Eskişehir İçin Yeni Bir Dönem
İlk yarıda fişi çekmek gerekiyor
Buluşur, yer - içer ve dağılırlar
2023 giderken bir iki konuda hal ve gidişimiz…
Kazım Kurt’un koltuğu
Ya Cumhuriyet olmasaydı...
2023 yılında bizi neler bekliyor?
Düşükler neden tekrarlar?
Eskişehir ve Alkol Ruhsatları
