Aylar öncesinden yaşanacaklar belliydi. Günlerdir de konuşuluyor. Eskişehir Trafik ile ilgili en kötü günleri yaşıyor zannedenler ise yanılıyor. Bu daha başlangıç.
Gel gelelim bu sorun karşısında herkes birbirini suçlar ve kenara çekilirken ağırlıklı görüş bir şeyler yapması gereken tek kurumun Büyükşehir Belediyesi olduğu yönünde.
Ancak iş o kadar kolay ve basit değil. Sorumluluk Büyükşehir’de gibi gözükse de Eskişehir’in trafik sorunu öyle birkaç hamle ile kolayca halledilebilecek bir mesele değil. Ciddi bir hükümet desteği, planlama, istimlâk ve bütçe gerektiğini hepimiz anlamalıyız.
150 Bin araçlık tasarlanmış bir şehir de artık 260 Bin aracın olduğunu ve her ay bu rakama 3.000 araç eklendiğini düşünürsek. Yayalara göre tasarlanmış bir şehrin artık araçlara göre tasarlanması gerektiği fikrinde birleşirsek durumun zorluk derecesini de anlamış oluruz.
Biz yıllardır Nayman Sokak sorununu aşamadık. Biz yıllardır Ufak çaplı dönüşümlerde bile bir adım atamadık. Biz Çevre yolu üzerindeki kısacık bir alanda bile yol çalışması yapamadık. Şimdi Büyükşehir tek sorumludur, halletsin demek biraz insafsızlık olur.
Tülomsaş, Hava Hastanesi, Okullar Bölgesi, DSİ, Emniyet Müdürlüğü gibi birçok kamu kurumu şehir merkezinin en can alıcı yerlerinde büyük yer teşkil ederken ve oralardaki sirkülâsyonun bu şehir trafiğine etkisi gözetilmemişken. Başbakan bu şehir de rutin trafikte 10 dakika dolaşmadan Gar Binası için kolayca karar verirken, Stadyum yapılırken trafiğe etkisi düşünülmezken hadi bu sorunu Büyükşehir halletsin demekten ise İktidar’ın destek elini uzatması ve sadece bu istimlak ve planlama için bütçe yardımı sunması gerekiyor.
Büyükşehir Belediyesi ise muhalif tavrından uzaklaşıp işbirliği yapmalı ve en azından birkaç hususta dediğim dedik duruşundan vazgeçmeli. Toplu Ulaşım’da en azından gerekirse zarar etmeyi göze alarak insanların mağduriyetlerini giderek alternatifleri sunmalı. Yol kenarlarındaki paralı parklardan vazgeçmeli ve İktidar ile masaya oturmaktan kaçmamalı.
Emniyet Müdürlüğü ise yol kenarı hatalı parklara taviz vermeden hareket ederken, Bir Bakan geldiğinde nasıl akışı hızlandıracak hamleler yapabiliyorsa normalde de bir süre aynı fedakârlığı gösterebilmeli.
Ve biz sürücüler. Aslında bizim de bu sorunda bir rolümüz var. Başkasına yol vermenin kötü olmadığını, kafaya göre şerit değiştirilmeyeceğini, yan aynaların süs olarak durmadığını, sinyal vermenin keyfiyet değil bir zorunluluk olduğunu, uyanıklık yaptım zannederek birkaç saniye kazanmanın arkadaki trafiği alt üst ettiğini unutmamamız lazım.
Sokak kapatacak kadar fütursuzca park edebilmek, 50 Bin TL verip aldığımız aracı aylık 100 TL verip otoparka koymayı tasarruf zannetmek ve öz eleştiri yapmadan hep başkalarını suçlamak bu işi çözmeye yardımcı olmuyor, aksine körüklüyor.
Velhasıl ortada kimin suçlu olduğu kısmını geçmemiz gereken bir sorun var. Bu sorunu çözmek için de tek bir kurumdan hamle beklemek hata olur. Büyükşehir, İktidar, Emniyet ve Sürücüler herkese düşen bazı sorumluluklar var.
Şimdi gerisine siz karar verin. Sorunun mu, Çözümün mü parçası olmak istiyorsunuz?