Şiddetin gölgesinde Tıp Bayramı!

14 Mart Tıp Bayramı’nın tarihçesine bakarak söz söylemekte fayda var. Aslında bir hatırlatma.

14 Mart 2025 08:11
A
a
Sütiş Eskişehir
14 Mart Tıp Bayramı’nın tarihçesine bakarak söz söylemekte fayda var.
Aslında bir hatırlatma.
Cerrahhane-i Amire” ve “Tıphane-i Amire” adlı modern tıp okullarının açıldığı ve ülkemizde modern tıp eğitiminin başladığı gün olarak kabul edilen 14 Mart 1827 tarihinden esinlenerek, 1919 yılından itibaren 14 Mart Türkiye’de her yıl “Tıp Bayramı” olarak kutlanıyor.
106 yıllık bir geçmişe sahip bu özel gün bugün geldiğimiz noktada yine buruk kutlanıyor.
Tıp eğitimi alan yani “hekimlerin günü” olarak görebileceğimiz 14 Mart’ın arifesinde Diyarbakır’da bir hasta, ilaç yazmayı reddeden doktora saldırı girişiminde bulundu. Beyzbol sopasıyla Aile Sağlığı Merkezine girmeye çalışan saldırgan, çalışanların kapıyı kilitlemesiyle engellendi.
Cahilliği kutsayan bir egemen bakış olduğu müddetçe sağlıkta şiddet sona ermez, burası net.
Sokak röportajında bir kadının sağlık sistemindeki gelişimi, “O kadar iyi bir noktaya geldi ki artık doktorları bile dövebiliyoruz” ifadelerini unutmak mümkün değil.
 Algı bu.
“Yurtdışına giderlerse gitsinler”, “Ben devlet olarak üzerime düşeni yaptım, hizmeti vermeyen onlar. Gidip sağlık personelinin gırtlağına yapışın diye kışkırtırım" ifadelerini kullanan yöneticiler ve milletvekillerinin olduğu bir ülkede, aslında “Artık doktorları bile dövebiliyoruz” diyen vatandaşa şaşırmamak gerekiyor.
İlgili kuruluşların raporlarına göre 2023 yılında 457 sağlıkta şiddet vakası yaşandı. Sağlık personeli görev başında şiddeti uğradı.
Bunların yüzde 14,3'ü ateşli silah ve kesici aletle ile yüzde 85,7'si ise darp şeklinde gerçekleşti.
Böylesine bir ortamda çocuklarımız tıp eğitimi almaktan korkar hale geldi. Girilmesi çok zor tıp fakültelerinin puanları yerinde saymayı bırakın geriliyor.
Sağlıkta şiddetin artması, sistemdeki yanlışlıklar ve iş yükünün giderek daha ağır hale gelmesi hekimlik mesleğine olan ilgiyi azaltıyor.
Sağlık Bakanlığının verilerine göre, geçen yıl bir vatandaş ortalama 11,4 defa hekime başvurdu. Avrupa ortalamasının 2 katı.
TTB hem halkın hem de sağlık çalışanlarının mutlu olabileceği bir sağlık sistemi üzerinde çalışıyor.
Hasılı…
Yine bir 14 Mart Tıp Bayramı’nı hekimler, şiddetin gölgesinde ve ağır iş yükü altında buruk bir şekilde kutluyor.
Uzun süreli, meşakkatli ve zor bir eğitim sürecinin üstesinden gelen, insan sağlığı gibi hayati bir konuda çare üreten, dertlere derman olan hekimlerimize ne kadar saygı duysak az.
Empati yapıp, hekimleri el üstünde tutmamız, baş tacı etmemiz gerekiyor.
Çünkü onlar bunu hak ediyor.
Kalın sağlıcakla.
 

Eskişehir’in 6 ilçesi su kısıtı altında!

TMMOB’a bağlı Ziraat Mühendisleri Odası Eskişehir Şube Başkanı Selma Güder, ESTV yayınında en temel ihtiyaç su konusunda adeta bam teline bastı.
Tarımsal üretim modelinde değişikliğe gidilerek su tasarrufu yapılmasının önemine vurgu yapan Güder, Eskişehir’in en fazla su kısıtı olan iller arasında yer aldığını söyledi.
“Su kısıtı nedir?” diye sorarsanız…
Suyu tedarikli ve tasarruflu kullanmamız anlamına geliyor.
Yeraltı sularını “insanların can damarı” olarak niteleyen Güder’in şu sözleri son derece önemli:
“Türkiye'de 25-26 nehir havzamız var. Bunlardan biri de Eskişehir’in de içinde bulunduğu Sakarya Nehri Havzası. Bu havza çok önemli. Çünkü 824 kilometre ile Sakarya Nehri Türkiye'deki üçüncü önemli nehir.
Buna karşın nehir havzası olarak Türkiye'de 52 ilçede, 11 ilde su kısıtı ortaya çıktı.
Aksaray, Ankara, Eskişehir, Hatay, Mardin, Şanlıurfa, Niğde, Nevşehir gibi illerimiz ve 52 ilçemiz su kısıtı olan ilçelerden. Ve tehlike geldi artık. O kuraklık dediğimiz tehlikede en önemli unsur su. Konya en fazla su kısıtı olan ilçeye sahiptir.
Daha sonra il olarak 6 tane ilçeyle Eskişehir gelir. Alpu, Beylikova, Çifteler, Sivrihisar, Mihalgazi ve Mihalıçık, ciddi su kısıtı yaşadığımız ilçelerimiz. Ve bu ilçelerimizde maalesef ki obruklar oluşmaya başlıyor. Özellikle Çifteler ve Sivrihisar… Buralarda obruklar oluştu maalesef.
Bu anlamda bizim yeraltı sularımız çok kıymetli. Çünkü biz onları kullanıyoruz tarımda. Kullanmak zorundayız. O ilçelerimiz bizim için önemli.
Anlayacağınız…
Yer altı ve yer üstü sularını çok dikkatli kullanmalıyız.
Çünkü yolun sonu göründü.
 
Şahin Erden Kuyumculuk
1000
icon

Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...

Bu Eskişehir haberi ilginizi çekebilir! İlginç Eskişehir haberi