Parti içi mücadele CHP’yi güçlendirir!

CHP İl Danışma Kurulu toplantısı, milletvekili ve belediye başkanlarının katılımı ile gerçekleştirildi…
Basına açık olan bölümde bir konuşma yapan il Başkanı Talat Yalaz’ın açıklamasının bir bölümü dikkatimi çekti…
Yalaz diyor ki, “parti içi hesaplaşmaları ve mücadeleyi bir kenara bırakın”
İlk başta Yalaz’ın söyledikleri doğru! Ancak “Parti içi mücadele CHP’nin olmazsa olmaz kuralıdır” Parti içinde mücadele yapılmazsa, CHP, Sosyal demokrasiden uzaklaşmış olur…
Yalaz’ın gündeme getirdiği konu şu:
-Parti içi hesaplaşmalar, kişisel münasebetler ve bunun doğurduğu mücadeleyi bir kenara iterek, iktidara yürümeliyiz…
Kısacası Yalaz, “yapan yaptığıyla kalsın geçmişe sünger çekilsin” demek istiyor. Haklı da olabilir! Peki mağdur olanların hakkı teslim edilecek mi?
Dahası Yalaz “gerekirse affetmeliyiz”  diyor…
Affetmek bir büyüklüktür, erdemdir! Ancak, CHP’de işlerin bu şekilde yürümemesi gerekir. Partinin kurulları var, hatayı yapan cezasını çeker…
CHP’de parti içi mücadele sadece seçimlerde yaşanmıyor. İşbirliği yapılır, rakip olunur. Bunların hepsi doğal karşılanır. Ancak, yenilgiyi ve zaferi hazmedemeyenler bunu husumete dönüştürenler bu alışkanlıklarından vazgeçebilir mi?
CHP’nin her zamankinden çok daha fazla parti içi mücadeleye ihtiyacı var. İktidarın yolu da bu mücadeleden geçer. Ancak mücadele kongreler bittiğinde sona ermeli!


 

HER FUTBOLCUNUN HAYALİ!

Bahadır Bilen, 3. Lig ekiplerinden Silivrispor’da forma giyiyor. Eskişehirspor Teknik Direktörü Ergun Ortakcı, kendisini istemiş ve Eskişehirspor’a gelmiş…
Bahadir Bilen, imzayı atarken şu cümleleri söylüyor:
-Eskişehirspor' un oynadığı lig önemli değil. Camianın büyüklüğünün farkındayım.  İnşallah güzel bir sezon geçer, gülen taraf biz oluruz. Her futbolcunun hayali Eskişehirspor'da oynamak. Benim hayalim gerçekleşti.
Es-Es formasının büyüklüğünü anlatan iki güzel cümle…
Süper Lig’de 1. Lig’de, Avrupa’da forma giyebilirsiniz. Ancak “büyük takımda” forma giymek başkadır. Bu büyüklüğü fark edenlere selam olsun.


 

MASUMİYET

Rusya Kralı 2. Frederick, bir hapishaneyi inceliyordu. Bütün mahkumlar onun ayaklarına kapanıp aslında masum olduklarını, burada suçsuz yere yattıklarını söylüyorlar ve kendilerini buradan kurtarmasını istiyorlardı.
Frederick’in dikkatini, kendisinin etrafındaki kalabalığın uzağında, duvarın dibinde oturan bir mahkum çekti. Kral, hemen adamı yanına getirmelerini emretti.
Yanına gelen adama sordu:
-Suçun nedir?
-Silahlı soygun efendim
-Yani suçlusun.
-Evet majesteleri. Cezamı tamamıyla hak ediyorum.
Bu cevap üzerine Frederick başgardiyana dönüp emrini verdi:
-Bu suçluyu hemen salıverin! Onun hapishanedeki bunca masum ve iyi insanı bozup yoldan çıkarmasını istemem…
 

ANLAYANLARA İYİ DAVRANIN!

Anlamak masraflı iştir.
Emek ister…
Gayret ister…
Samimiyet ister.
Peki ya yanlış anlamak!
Biraz kötü niyet ile biraz cahillik yanlış anlamak için yeterlidir! Bu nedenle sizi anlayan insanlara iyi davranın!
Sabrı ve emeğini önemseyin!
 

GÜNÜN SÖZÜ!

İnsanlara kendimi anlatmayı,
İşlerine geleni duyduklarını fark ettiğimde, bıraktım.
Mark Twain

GÜNÜN KARİKATÜRÜ