Sözcü Gazetesi'nin usta kalemi Ege Cansen'in 24 Ocak tarihli köşe yazısı, Türkiye'de çok konuşuldu. Cansen'in, "CHP Belediyeciliği" başlıklı yazısında tanıdık bir isme, bizim belediye başkanımıza da çok gönderme vardı.
Olaylara ekonomi gözlüğüyle bakan Ege Cansen, serbest piyasanın çözemediği sorunları CHP'li belediyelerin devletçi bir yaklaşımla çözüm aradığını belirterek, Yılmaz Büyükerşen, Ekrem İmamoğlu ve Tunç Soyer gibi üç ismin öne çıktığını belirtiyor. Bu üç isme ise, "Ağır siklet" tanımlaması getiriyor.
Şimdi gelelim Ege Cansen'in yorum ve eleştirilerine. Kendisi önemli bir ekonomist. Takip edip kendimizi geliştirdiğimiz yazıları var. Ancak her konuda haklı çıktığını da düşünmemek lazım. Aynı Cansen geçen yıllarda Eskişehir Büyükşehir Belediyesi'nin ekmek üretim modelinin başarılı olamayacağını ifade etmişti. Sanırım 2019'un sonlarıydı. Ege Cansen Hocamız, Halk Ekmek ve Süt projesi için, "Olmadı Hocam" diye başlık atmıştı. Şimdi Sayın Cansen'in Eskişehir'e gelip ekmek büfeleri önündeki kuyrukları görmesini çok isterdim. Muhtemelen bunu görse, "Çok Güzel Olmuş Hocam" diye ayrı bir başlıkta yazı kaleme alırdı. Yıllardır süren bu başarılı model şimdilerde daha da gelişti. Süt ve yumurta üreticilerini de kapsayıp yüzlerini güldürmeye başladı. Büyükerşen'in Eskişehir'de kırsal alanı kooperatiflerle kalkındırmaya ilişkin modeli tüm Türkiye'ye örnek gösterilmeye başlandı. Aslında bu modeli icat eden de Büyükerşen'in kendisi değil. Oraya da geleceğim...
Bu arada Ege Cansen; belediye başkanları Büyükerşen, İmamoğlu ve Soyer gibi "Çalmadan Çalışan" belediyecilerin takdir edilmesi gerektiğini de ifade etmiş. Bu konuda Üstadımız Cansen'e katılmamak – zaten – mümkün değil. Memleketin "Yesin ağbi. Lâkin iş de yapsın" zihniyeti sebebiyle nerelere geldiğini görüyoruz. Ancak bu ayrı bir konu ve ben Eskişehir'de yaşamaktan mutluyum; yazılarıma Silivri'de devam etmek istemiyorum...
Ege Cansen önemli bir ekonomist... Büyükerşen de önemli bir iktisatçı ve ne yaptığını bilerek hareket ediyor. Atatürkçü – Devletçi ekonomi modeli serbest piyasayla çatışmaz. Çok rahat bir şekilde kırsal alanın kalkınmasına olanak tanıyabilir. Ülkemizde tarım ve hayvancılığın gerilemesinin nedeni de kuralsız bir serbet piyasaya doğru hareket etmemiz. Biz 1980'li yıllarda Adam Smith'in "Bırakınız yapsınlar"ının anlamını, "Para kazanmak için her yol mübahtır" olarak yanlış değerlendirdik. (Aslında o meşhur söz Vincent de Gournay tarafından söylenmiştir) Kaldı ki Adam Smith bile Milletlerin Zenginliği adlı eserinde, devletin özel durumlarda ekonomiye müdahale etmesinin gerekli olduğunu savunmuştur. Oysa ki görünmez bir el ülkemizi hızla Atatürkçü iktisat modelinden uzaklaştırdı ve bunun serbest piyasayı geliştireceğini ileri sürüldü. Ki beraberinde, "Benim memurum işini bilir" zihniyeti de gelişti. Ahlakın yıkıldığı bir ülkede, ekonomi de yıkılırmış meğerse. Hep birlikte öğreniyoruz işte...
Biz konumuza geri dönelim.
Halbuki Büyükerşen modeli kırsal kalkınma, serbest piyasanın önünü kesmiyor, bilakis önünü açıyor. Kooperatiflere öncülük veren kırsal kalkınma modeli Türkiye'nin yegane kurtuluşudur. Bu model Cansen'in dediği gibi, "Besleme / Asalak" projeler değildir. Pek de güzel katma değer yaratır. Zaten yıllardır yaratıyor da. Son olarak Sayın Cansen'in pek sevdiği gibi yapalım ve bir "Son Söz" ekleyelim;
Son Söz: Kurtuluş Atatürk'ün reçetesinde gizlidir.
Orman Bakanlığı tarafından İnönü'de kurulan bal ormanında 2 milyon ağaç rakamına ulaşıldığı belirtildi. Öncelikle bakanlık ve Hükûmet yetkililerini tebrik ederiz. Böyle güzel haberleri yapmaktan keyif alıyoruz. Yeter ki memlekette güzel işler olsun. Hükûmetler geçicidir ancak millet kalıcıdır. O bal ormanı olduğu yerde kalacak ve nesiller boyunca millete hizmet verecek. Son 18 yılda 15 bin dekar ormanlık arazinin arıcılığa kazandırıldığını ifade eden yetkililere küçük bir sorumuz da var. Orman Bölge Müdürlüğü bu tip istatistikleri verirken genellikle "Son 18 yılda" lafını kullanıyor. Halbuki son 18 sene" sözü anlamsız. Mesela son 25 yıl, 10 yıl veya 5 yıl gibi yuvarlak rakamları kullanmak normal. Ancak 18 sene de ne oluyor? Neden 18 yıl da, 19 veya 17 yıl değil? Sanırım Bölge Müdürlüğündeki bazı arkadaşlar devlete ve millete çalıştıklarını unutmuş, partiye çalıştıklarını düşünmeye başlamış.
Yetkililerimizi tebrik ederiz. Çeşitli ağaçlar ve otlardan oluşan müthiş bir alan yaratmışlar. Arı gibi çalışmışlar. Şimdi sıra kanatlı olan arılarda...
Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...