Korku filmi gibi

Hamamyolu Caddesi'nde yaşanan bir katliam, huzur dolu yaşamımızı bir kâbus gibi böldü. Elbette bütün dünyada olduğu gibi – maalesef – Türkiye'de ve Eskişehir'de de cinayet oluyor. Keşke olmasa. Ancak kendisini en güvende hissettiği yerde, yani evinde saldırıya uğrayan bir baba, eşi ve 4 yaşındaki çocuğunun öldürülmesi Amerikan korku filmlerini anımsattı. Bu tarz bir şiddete alışkın değiliz.

Katliamla ilgili ayrıntılar Emniyetten peyderpey geliyor. Görüldüğü kadarıyla cinayetler bıçakla işlenmiş ve katil veya katiller, zavallı maktulleri defalarca bıçaklamışlar. Böylesi vahşi cinayetlerin arkasında özel bir kin, farklı bir nefret olsa gerek. Ayrıca bıçakla tavuk kesmek bile kolay değildir. Bu kadar ciddi fiziksel kuvvet isteyen bir katliamda erkek parmağı olması büyük olasılık. Yine katliamın işlenişindeki aşırı vahşet de katil veya katillerin erkek olabileceğini gösteriyor.

Olay yeri ekiplerinin havada uçan sineğin kanadından bile delil toplayacaklarına inancımız tam. Cinayeti soruşturan tecrübeli dedektiflerimize sonuna kadar itimat ediyoruz. Olay yerine koşarak gelen İl Emniyet Müdürü Engin Dinç'in ciddiyetini takdir ediyoruz.

Zanlıların bir an evvel adalet karşısına çıkartılması temennimizdir. Çünkü sadece bir aile öldürülmedi, cinayetler huzur ve güven duygumuza karşı da yapıldı.

Rahat olun Atahan var

Eskişehir'de tam da Eskişehir'e yakışan bir gelişme oldu. 4 yaşındaki Atahan Doğan, kar yağışı sonrasında oyuncak kamyonuyla karları temizlerken babası İbrahim Halil Doğan tarafından cep telefonuyla videoya kaydedilmiş. Baba İbrahim Halil Doğan, oğlunun bu sevimli çabasını sosyal medyada paylaşınca, bunu gören Büyükşehir yetkilileri minik Atahan'a büyük bir sürpriz yapmaya karar vermişler. Belediye'nin kar temizleme ekipleri Atahan'ı aralarına alıp şu koskoca kamyonlardan birine bindirerek bir tur attırmış.

Her gün felaket dolu haberlerle uğraşmaktan bıktık. Sizler de bu felaket dolu günlerden bıktınız. Arada sırada böyle güzel haberler de olmasa gülümsemeyi unutacağız sanırım. Büyükşehir Belediyesi ekiplerini tebrik ederiz. Bu arada yoğun kar yağışından dolayı endişe etmesinler. Rahat olsunlar, Atahan onların arkalarında...

Bir başka kışa inşallah

Çok şükür gecikmeyle de olsa Eskişehir kar yağışıyla tanıştı. Kar yağmasını herkes farklı sebeplerden dolayı istiyor. Mesela çocuklar kardan adam yapabilmek için. Mesela çiftçi alın teri sulansın diye. Mesela romantik âşıklar uzun yürüyüşler yapmak için...

Sosyal medyanın paralı trolleri de "Büyükerşen uyuyor mu gardaşım?" paylaşımı yapabilmek için. Ancak yine, yeni, yeniden hevesleri kursaklarında kaldı sanırım. Çünkü aksi gibi Büyükşehir Belediye ekipleri yine dört dörtlük çalıştı. Dolayısıyla Sibirya'dan buldukları kara saplanmış bir otomobil fotoğrafının altına, "Büyükerşen heykel yapacağına..." diye başlayan çirkefler atsalardı da kendilerine inanan çıkmazdı.

Her neyse... Trol kardeşlerimizin canları sağ olsun. Bir başka kışa inşallah. Bu arada fotoğraflardaki Kril alfabeli plakaları buzlamayı unutmayın.

Katıldım, katılmadım, tarafsız kaldım

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Gara Operasyonu'ndan sonra hükûmete 5 ayrı soru yöneltmiş. Katıldığım, katılmadığım ve tarafsız kaldığım sorular var. Önce katıldıklarımdan başlayalım. Öncelikle Kılıçdaroğlu hükûmete bazı askerlerimiz tutsak alınmışken ve bu olayın üzerinden 5 buçuk yıl geçmişken, şimdiye kadar ne yapıldığını sordu. Gerçekten de biz tutsak vatan evlatlarımızın olduğunu yeni öğrendik. O 13 yurtdaşımız şimdiye kadar kim bilir ne acılar, ne eziyetler görmüştür. Şimdiye kadar bu vatan evlatlarını kurtarmak için nasıl bir çaba harcandığını bilmek hakkımız. Tam da erken seçim iklimine girmişken mi terör örgütünün kaçırdığı yurttaşlarımız aklımıza gelmiş?

Katıldığım ikinci sorusu ise 13 rehinenin kurtarma operasyonunun fiyaskoyla sonuçlanması. Askeri açıdan böyle operasyonlarda işler ters gidebilir. Ancak siyaseten başarısızlığın sorumlusu olacaktır. Eğer ki 13 yurttaşımızı kurtarmış olsaydık, şimdi televizyonlarda Sayın Cumhurbaşkanımız gururla bu başarıyı sahipleniyor olmayacak mıydı? Bu sorunun cevabı açık... Öyleyse başarısızlığın da birileri tarafından üstlenilmesi gerekiyor.

Katılmadığım sorular ise üç tane. Sayın Kılıcdaroğlu neden tutsak vatandaşlarımızı kurtarmak için 'Dostum' Trump'tan ve insan hakları örgütlerinden yardım istenmediğini sormuş. Ayrıca her seçimden önce televizyonlara çıkartılan, muhalefete oy verilmemesi için yalvartılan, sayfa sayfa mektupları yayınlanan terörist başından neden talepte bulunulmadığını sormuş. Her üç soruda da araya bazı kişilerin sokularak vatandaşlarımızın kurtarılması çağrısı var. Bana kalırsa gerekirse bağrımıza taş basmalı, tutsaklar varsa şehit olmuş kabul etmeli ancak terör örgütüyle can kurtarmak için dahi olsa pazarlığa girişilmemeli. Bu konularda CHP'li Kılıçdaroğlu'nun bakış açısını sakıncalı buluyorum. Teröristle pazarlık yapmak, bu tip adam kaçırmaların artmasını sağlar. Duygusuzca konuştuğumun farkındayım. Ancak devlet yönetirken bazen duygularımızı bir köşeye bırakmayı bilmeliyiz.

Tarafsız kaldığım noktalar ise Kılıçdaroğlu'nun 'Dostunuz Trump' ve 'Mektup arkadaşınız Öcalan' vurgulamaları... Bu konuda neden mi tarafsız kalıyorum? Çünkü yorumu size bırakıyorum...