Şinasi Kula yazdı
Abdulkadir Yalınız, 4O küsur yıllık arkadaşımdır.
Arkadaştan çok daha öte aslında; çocukluğumun tanığı, yol arkadaşım, yoldaşım ve en önemlisi de kardeşimdir. Hani vasiyetinizi dahi paylaştığınız özelleriniz vardır ya, aha işte onlardandır. Bir ortak avantajımız bu ilişkimizi daha da güçlü kılmaktadır aslında. Arkadaşımın yâri, benim de köylümdür, kardeşimdir ve bu ilişkimi perçinleyen en büyük bağlardan biridir…
Abdulkadir’le ikimiz de devrimci gelenekten gelip hayatı irdelemeyi yeğleyenlerdeniz. Ben ailece 12 Eylül 1980 faşist darbesinin acılarını ondan daha fazla çekenlerdenim…
Ailecek her buluşmamızda ülkemizle ilgili kaygılarımızdır öncelikli sohbet konuları. Cumhuriyet değerlerimizin gözlerimizin içine bakılarak talan edilmesine büyük bir öfke ve tepki duyarız her defasında. O da cesurdur, orası burası oynayanlardan değildir ve söylemesi gerekenleri bencileyin LÖNK diye söyleyenlerdendir.
Onun için de özelimdir, kardeşimdir zaten…
Bir konuda ayrı düşeriz Gürünlü ile! MHP geleneğinden gelenleri külliyen teslimiyetçi olarak, daima erkten yana tavır almakla itham eder. Hele ki Bahçeli örneğinden sonra külliyen savının doğruluğu konusunda bana külhanlık eder…
Bu konu ile ilgili, kendisi gibi düşünmediğimi söylerim çoğunlukla. Bildiğim bir gerçek vardır saygın okurlar; o da artık ortak paydada buluşan insanların ikiye ayrıldığı gerçeğidir. Birincisi manda ve himaye kabul edilemez diyen büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu ülkenin (Türkiye Cumhuriyeti’nin) bölünmez bütünlüğünden yana olanlar. Yani bağımsızlık yanlıları-Cumhuriyet yanlılarıdır. Diğerleri de ortaçağ özlemlerini gerçekleştirmek isteyen padişah-halife özlemcileridir.
Bu kadar nettir aslında ayrışma kimse kimseyi kandırmaya kalkmasın! ABD denen kirli güç BOP adı altındaki pislik projesini Ortadoğu’da yıllar öncesinden günümüze sahneye koymaktadır malumunuz. Amaç çok nettir; Türkiye Cumhuriyeti’ni de diğer İslam ülkeleri gibi bölmek ve küçültmek, Kemalist tehlikeden arındırmaktır Anadolu topraklarını. Tabii bu Kemalist tehlike onlar için tehlikedir, padişah özlemcileri için tehlikedir. Anadolu insanın yüreğinde ebedi sevgisi olan Atatürk ve onun kurduğu Cumhuriyet ise bizlerin sevdasıdır, yaşama sevincimizdir sadece…
Bu yüzden artık sağcı-solcu-komünist-faşist gibi kavramların geçerliliği kalmamıştır bizim coğrafyamızda. İşte yine bu yüzden sağcı kanat içerisinden de ülkesine bağlı, Cumhuriyet değerlerini içselleştirmiş toplulukların olduğuna kalben inananlardanım.
Bu inancımın da referandum sonuçlarında tescil edileceğini ümit ediyorum içtenliğimle. Yani bu seçimin farklı bir seçim olduğunu gayet iyi biliyor benim Milletim. İşin AKP-CHP-MHP-HDP arasında sığ bir çekişme olmadığını bilerek, amigoluktan kaçınarak vicdanı ile hareket edeceğini biliyor. Zaten açık seçik söylemiyorlar mı kardeşim “bu sistemi artık değiştireceğiz” diyerek? Kendilerine oy vermeyen herkesi aleni biçimde “terörist” ilan etmiyorlar mı? İşte bu hayati hataları kendi parti tabanındaki vicdan sahibi insanları dahi ürkütmektedir. Yıllardır kendilerini iktidara taşımış birçok insan giderek sertleşen diktenin hayra işaret olmadığını artık korkusuzca dillendirmektedir…
Google’ye girdiğinizde binlerce Devlet Bahçeli haberi ve videosu izleme olanağına sahip olabilirsiniz. Çok değil, daha düne kadar Sayın Recep Tayyip Erdoğan aleyhine zehir zemberek (yenilir yutulur türden olmayan) hakaret ve suçlamalar yaptığı görüntüleri tekrar izleyerek anımsayabilirsiniz. Sözümü yineliyorum ki hakaret ve suçlamaları benim bu köşemde yazmam terbiye sınırlarımı aşar inanın…
Peki; şu bir yıl içinde net bir U dönüşü yaparak kendisine inananları ters getiren, muhalefet olanları (yani Hayır oyu kullanacağını açıklayan MHP Milletvekillerini) gözünü kırpmadan partiden ihraç etmeyi neden göze aldı? Ne oldu, neler oldu da dava arkadaşlarının “alayını” bir çırpıda saf dışı etti? İşte bu muhalifler içerisinde toplumun en çok teveccühünü kazanan Meral Akşener şu sıralar bahsettiğimiz Bahçeli’nin en büyük korkulu rüyası olmaya devam ediyor. Birkaç gün önce Halk TV’de avucunun içerisine kına ile şekillendirdiği ay yıldız ve ikna eden konuşmaları ile kitlelerin büyük bir sempatisini kazanmıştı. Bahçeliye gönderme yapıp “edep yahu” demişti. Ülkücü dünyanın insanlarının büyük bölümü (özellikle kadınları) avuçlarına kına yakıp ay-yıldız işareti ile sosyal medya üzerinden Akşener’e “yanındayız, seninleyiz” mesajı verdi. Bu mesaj da “kınalı ellerin Bahçeli’ye tarihi yanıtı” olarak kabul gördü kanımca…
Ey Abdulkadir! Sen anladın ne demek istediğimi!
SİZİN SESİNİZ
“Evet kazanamazsa iç savaş çıkar”
Bu sözleri söyleyen ben değilim saygın okurlar!
7 Haziran seçimlerinde AKP’den milletvekili aday adayı olan, Manisa İl Başkan Yardımcısı Ozan Erdem söyledi. Referandumda hayır çıkma ihtimalini işaret ederek, maalesef seksen milyonun duyması için kameralar önünde şöyle dedi; “bu referandum oylamasında başarısız olursak iç savaşa hazırlanın”…
Yazımı yazdığım an itibarı ile hakkında hiçbir yasal işlem yapılmadı. Gerek haber ajanslarına, gerek sosyal medyadan takip ettiğim kadarı ile böyle bir uygulamaya gidilmedi henüz. Sadece AKP Manisa İl Yönetimi bu talihsiz açıklamayı yapan zatı istifaya davet etmiş!
Sorum şu şimdi; ya hayır oyu vereceklerden biri densizlik edip“bu referandum oylamasında sandıktan hayır çıkmazsa iç savaşa hazırlanın” şeklinde bir açıklama yapsaydı ne olurdu? Allah’ını kitabını seven, ülkesini seven, vicdan sahibi mert bir insanım diyen herkes yanıtlasın sorumun cevabını, ne olurdu?
Ülkemin güzel insanları!
Toplumu bu şekilde ayrıştırmaya, kin tohumları serpiştirmeye gerek var mı? Bu serpiştirme sonunda çekilecek toplumsal acılardan nifak sahipleri payını almayacaklar mı, yanlarına kar mı kalacak ettikleri? Bir toplum acılara kahırlara sürüklenirken, bazıları güllük gülistanlık bir dünyada sefa sürebileceklerini mi sanmaktalar? Rahmetlik babam derdi ki; halkla gelen düğün bayram oğlum!
Yani halk birbirine düşürülürse bayram yapacağını sananlara ufak bir hatırlatma yapayım o zaman; Allah’ın tokadı yok derler ama inanmasın böyleleri. Adalet (hukuk) gereğini nasılsa yapacaktır böylelerine. Ama bununla kalmayı o yüze Yaratan’ın tokadını da yiyeceklerdir toplumu kavgaya sürükleyenler…
17 Nisan sabahı ile ülkemde açan barış çiçekleri yurdumun her yanını saracak. Dağları, tepeleri, ovaları, yaylaları ve tüm kentlerinde barış çiçekleri ılgıt ılgıt kokacak inşallah…