Kim ne kadar kazandı?

Yaşamın İçinden   Kim ne kadar kazandı?   AKP Genel Başkanı ve Başbakan Recep Ta

8 Haziran 2012 00:00
A
a
Sütiş Eskişehir
Yaşamın İçinden
 
Kim ne kadar kazandı?
 
AKP Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu önceki gün “Kürt Sorunu” için bir araya geldi.
Günlerdir tartışılan, hatta bazı AKP’lilerin,
“Ne gereği vardı” dedikleri tarihi buluşma için, şimdi yorumlar başladı:
“Kim kazandı?”
Erdoğan mı? Kılıçdaroğlu mu?
--//--.
Dikkat edin.
Esasa inmedi kimse.
Sözde masaya yatırılan Kürt sorununa yorum yapan birkaç kişinin dışında kimse çıkıp ta demedi ki:
“Ülkede en önemli bir sorun için olumlu ilk adım atıldı.”
--//--
CHP lideri Kılıçdaroğlu biliyorsunuz,
“TV’lerdeki oturumlar sayesinde bugünlere geldi.”
İlkin: AKP’li,
“Dengir Mir Mehmet Fırat.”
Ardından:
“Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek.”
Belgelerle. Bulgularla.
Mat etmişti ikisini de.
Böylece.
Tanınmayan Kemal Kılıçdaroğlu birden ülkede;
“Flaş isim oluvermişti.”
Ardından da, CHP içinde kendisine yer bulan Kılıçdaroğlu:
“Genel Başkanlığa sıçramıştı.”
--//--
AKP’liler kendilerine, CHP’lilerde kendilerine göre, liderlerinin görüşmelerini yorumluyorlar.
Kaybeden yok.
Bir de vatandaş konuşmalı aslında.
Kimin ne kazandığı değil, ülkenin ne kazandığını söylemeli insanlar.
Bana göre gerçek şu:
“Erdoğan-Kılıçdaroğlu buluşması siyasi havayı yumuşatmıştır”
İşte bütün mesele bu.
Bekleyip göreceğiz.
Uludere olayı dâhil, siyasi ve sosyal gelişmeler bundan sonra nasıl yorumlanacak?
Nasıl değerlendirilecek?
MHP ortaya çıkan bu siyasi havaya dahil olacak mı?
Görüşme öncesi yumuşayan, görüşme sürecince süren siyasette yumuşama havası,
Nereye ve ne zamana kadar gidecektir?
Bekleyip göreceğiz.
 
 
Günlerin getirdiği
 
Güneş balçıkla sıvanmaz
 
Birkaç gündür “Basın ahlakı” dışına çıkılarak, bir gazetenin başlattığı sözde tartışmaya açılan bir konu sonunda yetkili ağızlardan yanıtını buldu. Mecliste gündeme gelen konu için Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç iddialar için net biçimde konuştu ve dedi ki “Kaçak lafı külleyen yanlış”
Bu işlerden sorumlu Başkan Yardımcısı Erdoğan Aydoğmuş, gelişmeleri özetleyerek söz konusu yerin Tabiat ve Kültür Varlıkları Koruma Kurulu tarafından projelendirildiğini, belediyenin bu projeye göre yapım izni verdiğini söyledi. Bir gazetenin haberini eleştiri olarak belediye meclisine taşıyan AKP’li meclis üyelerinin bu konuda görüşlerini söyleyip ikna olduklarını izledik. Durum bu iken, aynı gazetenin “Pastadan en büyük dilimi alma uğruna”, hiç alakası olmadığı halde gazeteniz Anadolu’nun önünü kesmek için değişik yollar denemesi basın adına çirkin bir davranış olarak yorumlanmaktadır. Bildiğimiz kadarı ile basında yarış bu şekilde karalama yolları ile değil, haberde ve yorumda en doğruyu vermekle yapılır.
Bir gazetenin basın ahlakını dışlayarak yaptığı iftira kampanyası tutmamıştır. Ayaklar suya ermiştir. Güneşin balçıkla sıvanmayacağı ortaya çıkmıştır. Anadolu Gazetesi inandığı yolda her zaman olduğu gibi bundan sonra, dostunu düşmanını tanıyarak daha güçlü biçimde yolunda yürüyecektir. Tekrarlıyoruz. Güneş balçıkla sıvanmaz!
 
Erdal Caferoğlu solladı
 
Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç hakkında Sakarya Gazetesi’nin yaptığı yanlış yayına dayanarak AKP Belediye Meclis Üyesi Vahap Ata’nın yaptığı açıklama üzerine, olayın Belediye Meclisi’ne taşınacağını bilen ve benzeri konularda çok hassas olan CHP’li üyeler, Belediye Meclisi toplantısında AKP’li üyelerin önüne geçerek olayın gerçek yanının ortaya çıkmasını istediler. Bunun içinde, CHP’li Erdal Caferoğlu, Başkan Ahmet Ataç’a sözlü olarak “Başkanım Sakarya Gazetesi bir yayın yaptı. AKP’li arkadaşlarda onların izinde gidiyor. CHP olarak biz de bu konudan rahatsız olduk. Gerçek neyse açıklar mısınız?” dedi. Böylece AKP’li üyelerin soracağı soruyu sorup, CHP’li üyelerinde benzeri konularda duyarlığını gösteren Erdal Caferoğlu’na arkadaşları teşekkür ettiler.
Hatta kulislerde şaka yollu “Brova Caferoğlu’na. Kıvrak bir çalımla AKP’li Vahap Ata’nın solundan geçti” dediler. Bir hayli ilginç değil mi?
 
 
Vatandaş soruyor
Doğru mu yanlış mı?
 
“Gıda zehirlenmesi” üzerine dün yazdığımız yazı üzerine bir okurumuz aradı. Çifteler Caddesi’nde gittiği bir lokantada kızarmış piliç yediğini belirten bu okurumuz “Piliç kızarmıştı. Dışında baktım sıcak. Bıçakla ikiye böldüm. Belki inanmayacaksınız piliç soğuktu. Belirtmeden yarım yamalak yedim. Dışarı çıktığımda bunu bir tanıdığıma anlattım. Lokantalarda akşamdan kalma piliç mi satılıyor? Dedim. Arkadaşım gülerek, ya ne sanıyorsunuz. Lokantacılar satılmayan piliçleri sokağa mı atıyorlar? Deyince bir daha çok sevdiğim halde, lokantalardan kızarmış piliç yememeye karar verdim” diye konuştu.
İlginç bir durum değil mi? Sulu yemek satan lokantalar geldi aklımıza. Satılmayan bu yemekler bulaşık kazanına mı dökülüyor, yoksa buzdolabına konup ertesi gün ısıtılarak tekrar müşterinin önüne mi sürülüyor?
Bu konuda belediye zabıta ekiplerine hangi bölge olursa olsun önemli görevler düşüyor.
İnsanlara akşamdan kalma piliç ve yemek yedirenler denetlenmeli.
 
 
Şahin Erden Kuyumculuk
1000
icon

Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...

Bu Eskişehir haberi ilginizi çekebilir! İlginç Eskişehir haberi