Yaşamın İçinden Ömer Duru
Suriye tarafından düşürülen uçağın tartışmaları sürüyor.
Başbakan Erdoğan grup toplantısında konuşurken gazetecilerden biri sormuş:
“O uçağın orada ne işi vardı?”
Sen misin soran…
Başbakan Erdoğan zehir zemberek yüklenmişti:
“Hedef saptırmaya çalışan bazı köşe yazarları görüyorum. Sanki onlar bu ülkenin evladı değil. Sizin köşenizde yaptığınız dalkavukluğu biz TC’nin başında yapamayız. Biz burada hakkı söylemek durumundayız. Kalemleri belki belli yerlere satılmış olabilir.”
Bu görüş şunu anlatıyor:
“Kendinden farklı düşünen herkes satılmış. Dalkavuk, bu ülkenin evladı değil. ”
Ruhat Mengi köşesine yukarıya aldığım satırları yazarken sormuş:
“Kime bu dalkavukluk?”
Sayın Mengi şöyle demiş:
“Eğer bu sözleri bir Avrupa ülkesinde bir bakan veya başbakan medyaya karşı söyleseydi, o medya bu ağır hakarete karşı hakkını yargıda arardı. Türkiye’de böyle bir şey mümkün değil. Çünkü kuvvetler ayrılığı ortadan kalkmış durumda. Dahası demokrasi öyle bir özgürlüğe, ortama izin vermeyecek kadar yıpranmış durumda. ”
--//--
Çok ilginç değil mi?
Basın özgürlüğü falan diyoruz ya.
Yerelden genele buyurun olanlara.
Bırakın beş N’yi, en basit deyimle, sormak yok.
Tornadan çıkmış gibi aynı şeyi düşünüp, söyleneni yazacaksınız.
Aksini düşünürseniz damga hazır:
“Satılmışsınız. Dalkavuksunuz Bu ülkenin evladı değilsiniz. ”
Ne günlere kaldık değil mi?
. --//--
Her neyse?
Bazı piknik alanlarında içki içmek yasakmış.
Bir önemli konu da, görevli olsun olmasın birileri dolaşıp, piknik alanında mangalını yakanları denetliyor, yanlarında hanımları ve çocukları olmayanları uyarıp:
“Aileleri rahatsız etmeyin” diyorlarmış.
Yarın bir gün bu yüzden tatsız olay çıkmaması için gerekli açıklama yapılmalıdır
Piknik alanlarında içki yasağı var mı, varsa bu yasağı kim koydu? Yoksa bazıları nasıl oluyor da, kendiliğinden yasak koyup denetleme yapabiliyor?
---//--
Son günlerde akla hayale sığmayan gelişmeler için bazıları kolları sıvamış sanki.
Yazdığınız yazı… Yaptığınız konuşma… Kırk yılın başı mangal yaktığınız piknik…
Tabir yerindeyse birilerine batıyor. Neden onlar gibi düşünmüyorsunuz diye sorgulamaya alınıyorsunuz. Ne diyelim sonumuz iyi gelsin.
30 Haziran 2012
Günlerin getirdiği
-Kazım Kurt “CHP İçin varım. ”-
Önceki gün köşemizde yer alan Kayı Köyü pikniğinde okurumuzun yorumunu değerlendiren CHP Eskişehir Milletvekili Kazım Kurt “CHP’de seçilmişlerin birbirine darılma hakları yoktur. Ben şahsen kimseye dargın değilim. İl Başkanımız Erman Gölet, ilçe başkanlarımız Erdal Çakıcıer ve Vural Yürük ile yönetim kurulu üyelerimizle el ele vererek CHP’yi Eskişehir’de birinci parti yapacağız. Bu konuda kararlıyız. Ben Eskişehir milletvekiliyim. Partili olsun olmasın bütün vatandaşlara aynı mesafede olmaya devam edeceğim” dedi. CHP’nin adım adım Eskişehir’i dolaşacağını vurgulayan Milletvekili Kurt “İlçeleri, beldeleri ve köyleri dolaşıp yeni CHP’nin ilke ve hedeflerini anlatacağız. Her ilçe ve beldede örgütlenmeyi güçlendireceğiz. Bu konu da, kent merkezinde mahalleleri içine alan toplantılar yapacağız. Belediyelerimizle, partili belediye meclis üyelerimizle el ele verip çalışacağız. İnsanlara iktidarın yaptığı yolsuzlukları belgeleriyle göstereceğiz” diye konuştu. Kazım Kurt gerçekten dur durak bilmeden çalışıyor. Bir yandan Ankara, diğer yandan Eskişehir… Bir başka yandan da, ilçeler ve köyler. Yönetimleri de yanına alıp turluyor durmadan. Ve Kurt hedefini koymuş çünkü “CHP Eskişehir’de birinci parti olacak. ” Kazım Kurt’a her şey gönlünce olsun diyerek kolay gelsin diyoruz.
Foto: Kazım Kurt
-Köy Enstitülerinde buluşmak—
Geleneksel olarak her yıl temmuzun ilk haftasında kutlanan “Çifteler Köy Enstitüsü’nde buluşma günü” bu yıl 1 Temmuz Pazar günü gene gerçekleşiyor. Elimde “Sönmeyen Işık-Çifteler Köy Enstitüsü”adını taşıyan bir davetiye var. Davetiyeyi emekli öğretmen İsmail Hakkı Ünal getirdi. Kapağında Enstitülü öğrencilerin bulunduğu davetiyede “Çifteler Köy Enstitüsü, Yunus Emre Öğretmen Okulu, Yunus Emre Öğretmen Lisesi, Yunus Emre Anadolu Lisesi mezunları buluşuyor” denmiş. 1 Temmuz günü saat 10. 30’da Hamidiye köyünde buluşacak olan Köy Enstitüsü ve öğretmen okulu mezunu öğretmenler yapılan programa göre akşam da Tepebaşı Belediyesi’nin Zincirli Kuyu Şantiyesinde vereceği yemekte anılarını tazeleyecekler. İsmail Hakkı Ünal diyor ki “1 Temmuz günü Öğretmenevi’nden kalkacak otobüs arkadaşlarımızı Hamidiye köyüne götürüp getirecek. Bütün arkadaşlarımızı bu anma günümüze bekliyoruz.”
Güzel bir olay. Güzel bir anma ve güzel bir buluşma. Düzenleme komitesini, kutluyor, Sönmeyen Işık-Çifteler Köy Enstitüsü ve öğretmen okulu mezunlarına duyuruyoruz. Hamidiye köyünde buluşalım. Aydınlanma hareketinin öncüsü Köy Enstitülerimize ilişkin anılarımızı bir daha tekrarlayalım.
Foto: Taranan
-Vatandaş soruyor—
-Bisiklet sözü vermiştim—
Köşemizde yer alan bazı sorunlar toplumun ortak sıkıntılarını dile getirdiği için farklı yorumlar alıyoruz. Piknik alanlarının kirlenmesi, boş şişelerin kırılması, trafik sorunları…
Özellikle küçüklerin serinlemek için kanallara girip boğulma tehlikesiyle karşı karşıya gelmesi… Yaz tatiline gidemeyen ailelerin çocuklarının evde ve sokakta bunalması, ne yapacağını bilemeyişi... Temizlik olayları… İnşaatların yolları kapatması. Pazarlarda her şeye karşın gene bağırmalar v. s.
Bunlar köşemizde vatandaşların getirdiği sorunlar onun için herkes ayrı bir öneri getiriyor, ayrı bir çözüm arıyor.
Köşemizde iki kez “Bisiklete binen çocukları” bekleyen trafik tehlikesini yazmıştık ya. Dün bir anne arayarak şöyle konuştu “Halksınız. Sokaklarda bisiklete binecek yer yok. Çocukları trafik tehlikesi bekliyor. Ama ne yapalım. Ben oğluma sınıfı takdirle geçersen, sana bisiklet alacağım diye söz vermiştim. Oğlum karneyi alıp önüme attı. ‘Anne verdiğin sözü tut’ dedi. Ben de 350 TL’ye bir bisiklet aldım. Şimdi oğlum sokağa çıkınca ben de peşinde bir şey olmasın diye dolaşıyorum. Söyler misiniz ne yapayım?”
Evet. Bu anne de haklı. Hiç olmazsa belli bir yerlerde bisiklet yolu yapılamaz mı?
Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...