Kentsel Dönüşüm ve Rantsal Bölüşüm

Türkiye'nin en önemli meselelerinden biri de kentsel dönüşüm. Şimdi itiraf edelim; bizler 1960'lı yıllarda kentlerimizi planlamalı ve kendi yaptığımız planlara da sadık kalmalıydık. Ancak "Kentsel Dönüşüm"le değil de daha ziyade "Rantsal Bölüşüm"le ilgilendik. Bu konuda hiçbir partinin diğerinden farklı olmadığını düşünüyorum. İşin içine 'Rant' girdiği zaman bizde partilerin sembolleri gider ve yerine Amerikan Doları'nın sembolü gelir.

Ancak Eskişehir bu konuda da diğer şehirlerden farklı. Yıllardır kentin gelişimini ve insani yaşam standartlarını yükseltmeyi hedefleyen bir yerel yönetim anlayışına sahibiz.

Son olarak Büyükşehir Belediyesi önderliğinde Odunpazarı ve Tepebaşı Belediyeleriyle birlikte bir kentsel dönüşüm protokolü imzalandı. Hayırlısı olsun...

Bu protokole göre Eskişehir'de kentsel dönüşüm çalışmaları öncelikle planlanacak. Bu planlamada da dış ilçeler değil, nüfusun yoğun yaşadığı Odunpazarı ve Tepebaşı İlçeleri öncelikli olacak. Söz konusu beledriyelerin teknik ekipleri birbirleriyle ortak çalışarak projelendirme yapacaklar.

Kentsel dönüşüm çok hassas bir konu. Hızla 'Rantsal Bölüşüm'e evrilmesi olası. Dolayısıyla çok iyi ve kılı kırk yaran bir planlama olması şart. Zaten bizim yaşadığımız şehirlerde karşılaştığımız çoğu sorun, vaktiyle iy planlama yapamadığımız için var. Bu sorunları çözmek için sağlam bir planlama yapmazsak, sorunlarımızı çözmek lerine daha da artırabiliriz.

Günay iyi bağlantılar kurdu

Milletvekili Emine Nur Günay, Başkentte bir dizi siyasi temaslarda bulundu. Önce Günyüzü Belediye Başkanı Menderes Durgut'la ilçedeki sulama sistemleri hakkında görüş alışverişinde bulunan Günay, İnönü Belediye Başkanı Kadir Bozkurt'un da sorunlarını dinledi. Her iki belediye başkanı da ilçelerinde bir sorun yaşadıkları zaman Ankara'da çalacakları kapının Emine Nur Günay olduğunu biliyorlar. Bunun iki nedeni var. Birincisi Günay'la aynı partiye mensuplar. Ancak Sayın Günay'ın yalnızca AK Partili ilçe belediyelerinin sorunlarına baktığını düşünmeyin. Emine Nur Günay'ın kapısını çalmalarının ikinci sebebi ise, kendisinin kırsal ilçelerdeki koordinasyonla görevlendirilmiş olması. Bunun eskisinden daha zor bir şey olduğunun altını çizelim. Başkanlık sistemiyle birlikte TBMM ve hükûmet arasındaki organik bağlar koptu. Bu kopuş beraberinde umursamazlığı da getirdi. Bakanlar artık, milletvekillerini pek de 'takmıyor'lar. Ancak Emine Nur Günay'ın bir şekilde bakanlarla iyi bağlantılar kurmayı başardığını görüyoruz. Kendisini tebrik ederiz. Diğer iktidar milletvekillerinden görmeyi beklediğimiz performans, Sayın Günay'ın gösterdiği performanstır...

Andımız artık yasak

Nicedir devam eden 'andımız' tartışmaları nihayet sonlandı. Bundan böyle "Türküm, doğruyum, çalışkanım" diyen andımızı çocuklarımız okuyamayacak. Çünkü yasaklandı. Yani "Türküm" kelimesini bölücülük ve ırkçılık olarak gören zihniyet kazandı...

Danıştay'ın aldığı kararın, Milli Eğitim Bakanlığı'nın itirazı sonucu olduğunu hatırlatalım. Aslında bu karardan sonra sadece Eğitim Bakanlığı da diyebiliriz. Çünkü işin içinde Milli" olmanın kırıntısı bile kalmadı. Bu arada aynı danıştayın Devlet Madalyalarındaki Atatürk kabartmasını da kaldırdığını hatırlatalım. Atatürk'ün kabartması bile birilerini rahatsız etmiş anlaşılan. Lafa geldiğinde mangalda kül bırakmayan güya milliyetçi politikacılarımızın kulakları çınlasın.