Katılım beklentimin üzerinde idi

Cumartesi günü İstanbul’da Türkiye Spor Yazarları Derneği’nin (TSYD) yeni sezon değerlendirmesi toplantısı vardı. Cuma’yı Cumartesi’ye bağlayan gece yarısı İstanbul’a gitmek için yola çıktım. Yüksek Hızlı Tren ile gitmeyi düşünmüştüm. Bilet almak için gar gişesine gittiğimde görevli,’vinç devrilmiş. Yol kapalı. Yarına açılıp açılmayacağı konusunda kesin bir şey söylemem mümkün değil’ dedi. Bende YHT ile düşündüğüm İstanbul yolculuğumu otobüse çevirdim.

 

İstanbul’a indikten sonra Eskişehir Gar’ındaki gişe memuruna beni uyardığı için teşekkür ettim. İyi ki de otobüs ile gitmişim. Saat: 03.00 de hareket, sabah 07.30’da İstanbul Esenler Otogarında indim. 5,5 saatlik bir yolculuk.

 

YHT ile gitmiş olsaydım Pendik’te ineceğim. (O da devrilen vinç kaldırıldı ise) Oradan otobüslerle Haydarpaşaya ve oradan da karşıya geçmek 1,5 saati buluyor. Eğer benim gibi Levent’e gideceksiniz YHT’den indikten sonra en az 2,5 saat İstanbul’un o karışık trafiğinde çile çekeceksiniz. Oysa ekspres otobüs yolculuğu ile 5 veya 5,5 saatte Esenler Terminaline inmiş oluyorsunuz.

Ankara-İstanbul YHT hattı, son durak Pendik'teki banliyö hattıyla Marmaray'a entegre edilip böylece Avrupa'dan Asya'ya kesintisiz ulaşım sağlanacak diyorlar. Eğer bu bağlantı sağlanır ise işte o zaman YHT tercih edilir.

 

Akşam saat 19.00 sularında otobüsle Fatih Sultan Mehmet köprüsünü geçtikten sonra Anadolu yakasında yaklaşık yarım saat süren bir konvoyla karşılaştık. Allah’tan onlar İstanbul’a giriş yapmaya çalışıyorlardı. Biz ise ters istikamette idik.

Bayram tatiliyle bayramın ertesi haftasını birleştirerek tatile çıkanlar, dün yapılan cumhurbaşkanlığı seçiminde oy kullanmak için İstanbul’a dönüyorlardı. Bu cumhurbaşkanlığı seçimine ilginin büyük olacağının göstergesi idi.

 

 

Cumhurbaşkanlığı için oyumuzu kullanmaya eşim, kızım ve damadım ile birlikte gittik. Dördümüzde oyumuzu kullandık. 30 Mart’ta yapılan yerel seçimler gibi sandık başında uzun kuyruklar yoktu. Nedeni ise tek oy kullanılacak olması.

Oy pusulasını alıp kapalı bölmeye girip tercih mührünü tercih ettiğimiz adayın üzerine vurup, kapalı bölmeden çıkıp sandığa oy atmak iki dakika sürüyor. Oy kullandığıma dair imzamı attığım listeye göz attığımda katılım fazla idi.

Oyumu kullandıktan sonra, diğer sandıkları dolaştım. Sandıkların başında bekleyenler yoktu. Sandıklarda görevlilere,’katılım nasıl?’ diye sordum.

 

Saat: 14.00’de oyumuzu kullandığımız Hoca Ahmed Yesevi Lisesinde katılım yüzde 70’ler civarında idi. Seçmenlerin büyük bölümü herhalde öğleden sonra kalabalık olur diye erkenden oylarını kullanmışlar.

Akşam sandıklar açıldığında ise katılımın yüzde 85 civarında olduğunu öğrendim. Seçmenler duyarlılık göstermiş vatandaşlık görevini yapmak için sandığa gidip oylarını kullanmışlar.

Eskişehir’de katılımın sandıkların tamamı açıldığında ilk etapta yüzde 85 diye açıklanan katılım oranının yüzde 90’ların üzerine çıkacağını umuyorum.

 

Yazımı saat 18.00’de yazmak zorunda idim. Sayfa daha fazla bekleyemezdi. İlk sandıklardan çıkan sonuçlara baktığımda Eskişehirli seçmenlerin tercihi Ekmeleddin İhsanoğlu idi. Hemen peşinden az farkla Recep Tayyip Erdoğan geliyordu. HDP adayı Selahattin Demirtaş’a da çıkan oylar beni şaşırtmadı. Ben Selahattin Demirtaş’ın böyle bir patlama yapacağını bekliyordum.

Sandıktan kim çıktı? Yazımı yazdığım saatlerde daha net bir sonuç çıkmamıştı. Seçimi kim kazanırsa kazansın önemli olan bu seçimden demokrasi çıksın. Kazanan üç adaydan birisi değil Türkiye olsun. Sonuç ülkemize hayırlar getirsin.

 

 

*-********

 

 

Adamın biri her sabah aynı zamanda postaneye telefon edip saati soruyordu. Postanedeki memur merak etti:

"Her gün aynı zamanda saati sormanızın nedeni nedir?"

"Efendim, ben karşıdaki fabrikanın müdürüyüm. Fabrikanın düdüğünü sizin saatinize göre çaldırıyorum da."

Postanedeki memur bir kahkaha attı:

"Hay Allah! Ben de saatimizi sizin fabrikanın düdüğüne göre ayarlıyordum her gün." :)