Yaşamın İçinden
Hastalık bulaşıcı değilse
Son günlerde, bulaşıcı hastalıklara taktım kafayı.
En son “ Hep bana “ hastalığını yazmıştım.
Ne olumlu tepkiler aldım görseniz.
Meğer bu hastalığın nöbetine tutulup, yüksek ateş içinde,
“ Hep bana. Hep bana” diye kıvrananlar varmış.
Soruyorum:
“ Ü. nerede görünmez oldu?
“ C. için damdan düştü diyorlar doğru mu? “
“ H. hakkında bir işlem yapıldı mı? “
“ Ü. ile C.’nin hastalık etkisiyle birbirine düştüğünü aslı var mı? “
--//--
Söylenenleri, kendilerinden başka kimse duymuyormuş.
Çekilmişler kabuklarına.
Aynı sözleri tekrarlıyorlarmış:
“ Hep bana. Hep bana”
Sordum bir ilgiliye:
“Bu hastalığın çaresi yok mu?”
Varmış var olmasına da… Uygulanabilme şartıyla.
Çünkü “Hep Bana “ hastalığının en önemli özelliği:
“ Yüreği karartması, tüm acıma ve insani duyguları yok etmesiymiş.”
Öyle diyormuş bilge kişiler
“ Kararan yüreği ak-pak etmek. Körelen acıma ve insanı duygu merkezlerini canlandırmak kolay değildir “
--//--
Pusu kurmayı bilir misiniz?
Siz bilmezsiniz belki ama “ Hep Bana’cılar” bilir.
Pusu:
“ Zayıf ve korkak insanların hasmını sinsice arkadan vurması”anlamını gelir.
Yani, aşağılık bir intikam alma yöntemidir.
Dedim ya, siz bilmezsiniz, ama “ Hep Bana’cılar “ pusuyu çok iyi bilir
Aklıma, ikide bir yazdığım “ Kınalı Keklik “ fıkrası geldi.
Diğer kekliklere tuzak kuran kınalı kekliği pazarda satın alan adam, kafasını koparıp atınca “ Bunca para verdin. Başını neden kopardın” diye soranlara şu yanıtı vermiş:
“ Kendi cinsinden olanlara tuzak kuranların kafası koparılmalıdır “
Evet. “ Hep Bana” cılığı yazarken bile içim kararıyor.
Ama yazmak durumundayım.
Ünlü Ozan Nazım’ın:
“ Ben yanmasam. Sen yanmasan.
Karanlıklar nasıl çıkar aydınlığa” demesini hatırladım.
Başkaları ne yazıyor, ne yanıyor çünkü.
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Günlerin getirdiği
Sakallı’yı kutlamak gerekir
Odunpazarı Belediye Meclisi’nde ilginç bir olay yaşanmış. CHP’li Yaşar Özel, Başkan Burhan Sakallı’ya “ Sivas katliamının 17’nci yılı. Yakılarak öldürülen bu insanlar için saygı duruşu yapalım.” AKP’li Orhan Durmuş bu öneriye karşı çıkarak “Olay siyasidir. Meclisi siyasetin içine çekemezsiniz” deyince, Burhan Sakallı şöyle konuşmuş: “ Zulüm kimden gelirse gelsin ve kime yapılırsa yapılsın lanetlenmiştir. Sivas’ta hepimiz yandık. Türk Milleti yandı. Sivas’ta yaşananlar kabul edilemez. Ben bu olayı her zaman kınadım. Yine kınıyorum.”
AKP’li Orhan Durmuş ne dedi acaba Başkan Sakallı’nın bu görüşüne doğrusu çok merak ediliyor da, hatırlatayım dedim. Hatırlatmak istediğim bir başka durum da “ Sivas olayına saygı duruşun siyasi olacağını söyleyen AKP’li, meclis üyelerinin, Başkan Burhan Sakallı’nın çıkışını nasıl yorumladıkları.” Başta Orhan Durmuş olmak üzere diğer üyeler Sakallı’nın insancıl duruşuna ne dediler acaba?
Bizim de denizimiz var
Bazıları Bademlik’te temeli atılan Hidroterapi ve Rehabilitasyon Merkezi’ni “ Büyükşehir’in mi, Polimeks Holding’in mi diye tartışa dursun, Eskişehirliler Kent Park’ta hizmete açılan plajın zevkini çıkarmaya devam ediyor. Önceki gün gurbetçi okurumuz Semih’ten bir telefon aldık. Semih Bey diyor ki “Görmesem inanmazdım. İki çocuğumu alıp Kent Park içindeki, plaja gittim. Doğrusu hayal kırıklığına uğrarım endişesi taşıyordum. Gidince gördüm ki, gerçekten çok güzel. Çöl ortasında bir cennet gibiydi. İki çocuğumla sabahtan akşama kadar suya girip güneşlendik. Eskişehir’de kaldığım süre içinde plajın tadını çıkaracağım. Almanya’daki yakınlarıma ve tanıdıklarım buradan çektiğim resimleri gönderdim. Bizim de plajımız var artık dedim. Plaj başta olmak üzere, Eskişehir’e kazandırdıkları için Prof Dr. Yılmaz Büyükerşen’e teşekkür ediyorum. Eskişehir’le her zaman gurur duyacağım.”
Teşekkürler Semih Bey’e. Duygularına aynen katılarak, alıyoruz köşemize.
Vatandaş soruyor
Durak dışı yolcu almak
Şehir merkezi dahil, kentin hemen her yerinde ki otobüs ve minibüs duraklarının ya değişmesi lazım, ya da, bu durakları göze görünecek biçimde yeniden belli etmek gerekiyor. Çünkü yeri belli durakların dışında kullanılan hiçbir durak yok. Kapalı duraklarda ise, sadece belediye otobüsleri yolcu indirip, bindiriyor.
Dün Sakarya Caddesi’nde oturduğunu söyleyen bir okurumuz anlattı ve “ Hiç böyle şey olur mu? Özellikle şehir içinde yolcu taşıyan minibüslerin hiçbirisi durakta yolcu indirip bindirmiyor. Caddede trafiğin en yoğun olduğu yerde yolcu indiren minibüsler, gene en kalabalık yerlerde durup yolcu alabiliyorlar. Hem de yanlarından geçen trafik arabalarına rağmen.” diye konuştu. Aynı konudan yakınan bir başka vatandaş ise, “Bu konu acaba trafiğin dikkatini çekmiyor mu? Neden gereken uyarıyı yapmazlar. Trafiğin tehlikeye girdiğini neden görmezler” diye sordu.
Doğrusu ilginç bir durum. Mal ve can kaybına neden olabilecek bir yakınma. Bakalım bu konuya trafikten bir açıklama gelecek mi?