Halife Mutasım'dan kalan büyük hazine bulundu

Emirdağ'da gerçekleşen Amorium kazılarında bilimadamları Karun'un hazinelerinden bile daha değerli, çil çil altından bile daha değerli bir hazineye rastladı. Yanlış anlamayın; hazinenin manevi veya tarihi değerinden bahsetmiyorum. Doğrudan maddi değerinden bahsediyorum...

8 Mart 2021 09:57
A
a
Sütiş Eskişehir

Emirdağ'da gerçekleşen Amorium kazılarında bilimadamları Karun'un hazinelerinden bile daha değerli, çil çil altından bile daha değerli bir hazineye rastladı. Yanlış anlamayın; hazinenin manevi veya tarihi değerinden bahsetmiyorum. Doğrudan maddi değerinden bahsediyorum...

Emirdağ'da sessiz sedasız gerçekleşen Amorium antik şehir kazıları hakkında çok az bilgiye sahibiz. Ancak bilimadamları bu bölgeden tarihe ışık tutacak kalıntılar çıkartıyor. Şimdi isterseniz bu paha biçilmez hazine hakkında bilgi verelim.

Zeliha Demirel Göakalp

ES TV ekranlarına misafir ettiğimiz Profesör Dr. Zeliha Demirel Gökalp Emirdağ'daki kazılar hakkında bilgi verdi. Amorium antik kentinin kökleri 2 bin 500 sene öncesine kadar dayanıyor. Bölge pek çok medeniyete ev sahipliği yapmış. 90 dekarlık muazzam bir kazı alanında Amarika'nın meşhur Metropolitan Museum'una bağlı ekiplerin yanı sıra İngiliz Oxford Üniversitesi'nin bilimadamları da görev yapmış. Hatta ilk kazıları başlatanlar Oxfordlular...

Uzun bir süredir kazıların ekip liderliğini bir Türk yürütüyor. Genç ekip lideri Profesör Zeliha Demirel Gökalp'la konuştuğunuz zaman gözlerindeki o sevinç ve heyecan elle tutulur hâle geliyor.

Tabii bizler gazeteciyiz; popüler olmayan bulgularla ilgilenmeyiz. Bilimadamları bir testinin etrafında çarpraz değil de yuvarlak desenler bulsalar, göz yaşları arasında birbirlerine sarılabilir. Ancak bizim için "Kaç altın para buldunuz" sorusu daha önemlidir...

Ben de bir gazeteci olarak Profesör Gökalp'e, "Hazine buldunuz mu?" sorusunu yönelttim. Aldığım cevabı sizlerle paylaşıyorum.

Evet... Paha biçilmez maddi değeri olan bir hazine Emirdağ'da gün yüzüne çıkartılıyor. Bu hazine arkeologların 'Pitos' dedikleri bir büyük küpün içinde bulunuyor. İsterseniz sözü burada Zeliha Demirel Gökalp'e bırakalım. "Altından daha değerli bir hazine bulduk" diyen Gökalp şöyle devam ediyor, "Saklandıktan sonra açılmamış ve korunmuş tahıllar bulduk. Pitosların içinde... Pitos dediğimiz büyük seramik küpler. İçin tahıl konulup saklanması için kullanılan kaplar burlar."

Elbette tahıllar tane tane olma özelliklerini kaybetmiş ve mayalanmış durumdalar. Ancak bir bulamaça benzeseler de o tahılların maddi açıdan çok büyük bir önemi bulunuyor.

Ancak bunun sebebine değinmeden önce, gelin İslam Halifesi Mutasım ve Bizans İmparatoru Theofilos zamanına dönelim. Çünkü bize kalan hazineler o dönemden kalma...

 

Müslüman bir köle tarihi değiştirdi

Bulunan ve çok iyi korunmuş olan tahılların Abbasi Halifesi Mutasım'ın Bizans seferi zamanından kaldığı tahmin ediliyor. 8'inci Abbasi Halifesi Mutasım'ın Bizans seferi milattan sonra 838 yılında gerçekleştiğine göre, bilimadamlarının bulduğu tahıllar 1183 yıl öncesine dayanıyor demektir. Aslında Halife Mutasım'ın ordusunda çok değerli bir Türk Generali de bulunuyordu. Afşin komutasında ve Türklerin de ağırlıklı olduğu ordular Ankara üzerine yürümüş ve Bizans ordularını ardı ardına hezimete uğratmıştı. İşte bu dönemde Halife Mutasım'ın bizzat yönettiği ordunun ikinci kanadının da önü açılmıştı. Böylece Mutasım bizim Emirdağ'ımıza doğru ordusuyla yürüdü. Hedefinde Amorium şehri bulunuyordu.

Ancak Bizanslılar çok iyi direndiler ve Amorium kenti tam 55 gün boyunca savaştı. Fakat Bizanslılar, Müslümanlara yaptıkları kötülüğün bedelini ödediler. Amorium kentinde bulunan zavallı müslüman bir köle, kuşatılan kentten kaçmayı başardı ve Halife Mutasım'a Amorium surlarının zayıf yönlerini söyledi. Böylece 55 gün süren kuşatma İslam Ordularının zaferiyle sonuçlandı.

 

Bizans'tan 36 bin altın aldı

23 Eylül 838'de şehre giren Abbasi Orduları, kenti yağmaladılar ve yıktılar. Arapların daha da ilerleyeceğinden korkan Bizans ise telaşa kapıldı. "Gramerci İonnis" denilen bir Bizans generali Mutasım ve Arap komutanlarına çok pahalı hediyeler verdi. Ayrıca Bizans 36 bin altın parayı Bağdat halkına dağıtarak, kendisini kurtarmayı başardı. Böylece Abbasi Orduları geri çekildi. Ancak Amorium kenti de yıkılmıştı.

Tabii yıkıntıların altında kalan bir küp dolusu tahılın da üzerini toprak kapladı. Bu olayın üzerinden bin yıllar geçti. Ta ki Ankara'da Bizans ordularını yenen Afşin'in torunlarının torunları olan Türk bilimadamları o küpü bulana kadar...

 

Alt tarafı buğday mı?

Peki bir bulamaca dönmüş bir küp dolusu mayalanmış buğdayın bize ne tip bir ekonomik faydası olacak? Neden bu buğdayı Bağdat'a dağıtılan 36 bir altınla mukayese ediyoruz.  Alt tarafı tahıl bulunmamış mı?

İlk etapta böyle düşünülebilir. Ancak nesli tükenmiş antik tahılların değeri her geçen gün artıyor. Binlerce yıl öncesinden tahıl bulmak imkansıza yakın bir şey. Ancak o tahılların DNA yapıları bile değişik ve pek çok hastalığa karşı dirençli oldukları düşünülüyor. Dünya üzerinde antik bir tohumun sahibi olmak çok zor. Böyle bir tahılın bulunup yeniden üretilmesi, her yıl milyonlarca dolarlık tasarruf sağlayabilir. Üstelik eski tahıllar, insan sağlığı açısından da çok daha iyi ürünler.

 

O tahılı yaşatmak mümkün mü?

Geçtiğimiz yıllarda Atatürk Orman Çiftliğinde 80 yıl önce kavanozlara konulup saklanmış bazı tohumlar bulundu. Ziraat mühendisleri bu eski DNA'ya sahip olan tohumların hemen hepsini yeşerttiler. Ancak 1.200 sene öncesinden kalma bir tahılı yeniden yeşertmek için çağdaş bilimin biraz yardımcı olması gerekiyor. Fakat bunun örnekleri var. Mesela bilimadamları Yunanistan'da 2800 yıllık bir susamı yeniden yeşertmek üzereler. Yine Van'da bulunan 3 bin yıllık bir buğdayın hayata döndürülmesi üzerinde çalışılıyor. Meksika'da 2 bin 500 yıllık bir mısır danesi ise hayata döndürüldü. Yani 1.183 yıllık Emirdağ buğdayını (Ben Amorium Buğdayı adını verdim) yeniden ekonomiye kazandırmak hayal değil. Bunun gerçekleşmesi durumunda ülkemize belki de 10 milyonlarca dolar değerinde bir hazine kazandırılmış olacak. Üstelik insan sağlığına zararı olmayan "Genetiği Değiştirilmiş" değil, "Genetiği Atadan Kalma" bir ürünümüz olacak. Sizi bilmem ancak şimdiden bu tahılla yapılan ekmeklerin tadını merak ediyorum...

Prof. Dr. Zeliha Demirel Gökalp başta olmak üzere kazılara katılan bütün bilimadamlarımızı teker teker tebrik ederiz. Muhteşem bir başarıya imza atmışlar...

 

 

Şahin Erden Kuyumculuk
1000
icon

Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...

Bu Eskişehir haberi ilginizi çekebilir! İlginç Eskişehir haberi