Görüşler
Çocukluk işte...
"Kulaktan kulağa" oynamayı severdik...
5-6 kişi yan yana oturur, en baştakinin sözcüğü "kulaktan kulağa" fısıldanarak sondan çıkardı...
Bir gün "süzgeç " sözcüğü ile başlamıştık..
Kulak yolculuğundan sonra..
"Sütyen çıktı!..”
"Ansiklopediyi düşünün artık!.."
…….
Yakında "askerlik anıları" da yasaklanmadan anlatalım "Münir"i...
"Yine beni mi yazıyon?" diye kafasını sallayıp söylenecektir şimdi!..
Askerde uykucu bir arkadaşımızdı...
Bir gün komutan "Tank dersi" veriyor, bizimki horluyor... Komutan da uyanık, görür görmez "Münir" diye bağırmıştı:
"Söyle bakalım, bir tank hücumunda ilk yapacağın iş nedir?"
Münir, uykulu gözlerle kendisine fısıldananı aynen söyledi:
"Donlarımızı kontrol ederiz komutanım!"
…….
"Erdal İnönü"yü severdik...
Babasının o çatık kaşlarının aksine yüzü hep gülerdi...
Ne demişlerdi?
“Deniz Gezmiş'i saklamışsın..."
"Belki doğrudur" diyordu:
"Çünkü psikopat diyorum, pis köpek anlıyorlar!"
…….
Ressam şair "Bedri Rahmi Eyüboğlu", öğretim görevi yaptığı sırada bir dersini şöyle anlatmış:
"Renkler ışıkla başlar, ışıkla biter. Oysa bizimkilerin hepsi böyle başlayıp böyle bitmez. Renkler karanlıkta erirler ama, biçimler olduğu gibi kalırlar. Öylesine kalırlar ki, karanlıkta bir heykele çarpsanız, kafanız bile kırılır..."
Daha sonra, "Şimdi biçimi bana kim anlatacak?" diye sormuş Bedri Hoca... Arkalardan yanıt gelmiş:
"Efendim, karanlıkta kafamızı kıran şeye biçim denir..."
Münir'in kulağına fısıldayan arkadaşımız, kimbilir şimdi nerelerde?
"Gizli tanık falan değildir inşallah!"
Cumartesi Öyküsü
Kilisede damping var kızım!
Memleketin birinde bir papaz görevli olduğu kilisenin yakınındaki sinagoga gidip hahamı bulmuş:
"Ben üç gün kaybolmak zorundayım, kardinalden izin almam imkansız, benim yerime bakacaksın..."
Haham itiraz edecek olmuş, papaz devam etmiş:
"Yahu yaptığımız üç aşağı beş yukarı aynı şey! İtiraz etme, gün gelir ben de seni idare ederim..."
Sonunda çaresiz kalmış haham ve razı olmuş...
Birlikte kiliseye gitmişler. Papaz ayini yönetmiş, haham izlemiş... Ayinden sonra papaz, " Biz de bir de günah çıkartma vardır. Gel benimle, şu karartılmış kulübeye gireceğiz" demiş...
Biraz sonra genç ve güzel bir hanım günah çıkartmak için gelmiş.. Papazf"Derdin nedir kızım?" diye sormuş... Genç kadın basını eğmiş: "Papaz efendi, kocamı üç kez aldattım..."
Papaz suratını asmış ve "Çok büyük günah işlemişsin kızım " demiş:
"Bunun karşılığında, falanca duayı günde üç kez okuyacaksın. Bir hafta boyunca devam edeceksin. Hemen yandaki kumbaraya da 90 dolar atacaksın..."
Ertesi gün papaz kaybolmuş, haham da kilisedeki görevine başlamış...
Bir gün, iki gün ayini yönetmiş, yüzünün akıyla da başarmış... Tam işinin biteceği üçüncü gün,
yine genç bir kadın günah çıkartmak için gelmiş...
"Ben kocamı aldattım" demiş, haham da hemen sormuş:
"Kaç kez kızım?"
"Sadece bir kez papaz efendi..."
Haham, şöyle bir düşündükten sonra , "Kızım sen git de kocanı iki kez daha aldat" demiş:
"Sonra da 90 doları denkleştir. Günahlarından arınmanın yolunu söylerim. Kilisede damping var da!.."
Günün Olayı
"Ne yaparsanız yapın, barbi bebeklerden tahrik olunur" diye ısrar etmiş...
Merak etme hocam..
“Fayton çeken atlara da don giydirmek boynumuzun borcu olsun!.."
Balthör
Günün Biberi
Türkiye'de "akan kanın durmasını" ve barışın gelmesini herkes istiyor.
Tek koşulla:
"Başkanlık sistemine ve savaşa hayır, barışa evet…”
Hikmet Çetinkaya
Günün Sorusu
Kerry, CHP Genel Sekreteri "Bihlun Tamaylıgil"in nezaket göstererek söylediği gibi AKP'nin 64. akil adamı mı?
"Yoksa AKP gibi Kerry de mi geri?"
Cüneyt Arcavürek
Cuk
"Ayrışma" zili çalmış..
Haydi çocuklar teneffüse!..
Günün Sözü
Bazı horozlar, güneşin onların yüzünden doğduğunu sanırlar...
Theodor Fontaina
Günün İncisi
Aptal ve saf bir kadın, Tanrı'nın erkeklere sunduğu en büyük lütufdur...
Voltaire
Özdeyiş
Yalan bulamayınca doğruyu söyleyen, yalanla doyup yaşayandır.
Y.Güngör Özden
Günün Balı
Hele bu saatten sonra, kimileri "tehlikenin" farkında, kimileri "tezgahın çarkında!.."
25 kuruşluk mimar
Ressam "Cihat Burak", Ankara'da Ziraat Bankası Genel Müdürlük binasının yapımında inşaat müdürüdür…
Bir gün işe gelmez, gelmediği için çalışanlar paralarını alamazlar... İş sonradan anlaşılır…
Burak, bir gece önce içkiyi fazla kaçırmıştır. Gece yarısı, o yıllarda devlet büyüklerinin oturduğu Mithat Paşa Caddesi'nden geçip evine giderken polislerin dikkatini çeker...
Polisler, Burak'ı alıp karakola götürürler...
Her ne kadar, "Ben mimarım, inşaat mühendisiyim" dese de polisleri inandıramaz.. Üzeri aranınca da cebinden 25 kuruş çıkar... "Böyle bir mimarın cebinde 25 kuruş olur mu?" diyerek Burak'ı o gece nezarette tutarlar... Bu nedenle de Burak ertesi gün işe gidemeyecektir...
"Refik Durbaş'ın Rakı ile Edebiyat Muhabbeti kitabından"
Günün Şiiri
Ümit
Bir gün gelecek ki kardeşim
Bu güneş vücudumuz kadar
Kalbimizi de ısıtacak
Yalnz bereket getirecek bulutlar
Ve yağmur ekinlerimiz kadar
Rüyalarımızı da yeşertecek
Büsbütün unutacağız kavgayı
Ayrılığın lafı bile olmayacak
Terkedecek dünyamızı kötülük
Bir gün bütün kirli arzulardan
Sıyrılıvereceğiz
Unutup hüzün dolu şarkıları
Neşeli şarkılar söyleyeceğiz bir ağızdan
Huzur dolacak içimize, huzur
İçip içip ah etmeyeceğiz
Bir gün gelecek ki saadetten
Vefalı bir sevgili gibi bahsedeceğiz...
Tahsin Yücel (Varlık-1952)
Noyan Özkan da yok artık
İzmir Barosu'nun bir dönem başkanlığını yapan "Noyan Özkan" da yok artık...
Noyan Bey’in özellikle "Melih Aşık"ın köşesinde çıkan hukuksal konulardaki görüşlerini
çoğu kez "9. Sütun"a da aktarmıştık...
Ülkede gördüğü aksaklıkları kağıda döküp yetkilileri sık sık uyarırdı...
Evinin önünde spor yaparken fenalaşan ve kaldırıldığı hastanede yaşama gözlerini yuman "Noyan Özkan"a Allah’tan rahmet diliyoruz…
Tamircinin başına gelenler!
Yeni evli çiftler bir gardurop almışlar. Evleri de tren yolunun hemen yanı başında...
Tren geçerken gardurop takır takır sallanıyormuş... Ama garantisi de varmış...
Ev sahibesi aramış aldıkları yerin yetkilisini... O da bir elemanı göndermiş ve kadın olayı anlatmış... Tamirci de dolaba girip incelemeye başlamış... Tam o anda zil çalmış, kadın kapıyı açmış, gelen kocası...
Adam içeri girmiş, bakmış ki dolap kıpırdıyor... Hemen kapısını açmış, içerideki adam tirtir titriyor... "Ne işin var burada?" diye bağırmış ev sahibi...
Tamirci terden sırıl sıklam yanıt vermiş:
"Afedersiniz ama, tren bekliyorum desem inanır mısınız!"
Temel uçakta
Temel milletvekilleri ile uçağa biner ve sohbet başlar…
Birinci milletvekili, "Şuradan 10 lira atsam bir kişiyi sevindiririm" der... İkincisi "Ben 20 lira atarım, iki kişi sevinir" diye devam eder... Sürer gider bu atışlar ve sonunda Temel atılır:
"Ben sizin hepinizi atsam 75 milyon sevinir!.."
Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...