Yaşamın İçinden
Doğumdan kalmadır
Adam doktora yakınıyormuş:
“ Çok garip bir alışkanlığım var.”
“ Nedir?”
“ Neresi olura olsun. Kapıdan değil, pencereden dışarı çıkmak istiyorum.”
“ Nasıl yani? “
“ Pencereden çıkmak bana daha kolay geliyor”
“ Oğlum herhalde sezaryanla doğdun. Onun etkisi.”
--//--
Bilemiyorum ertelenecek mi?
TBMM’nin bu haftaki gündem maddeleri arasında
sezeryan var.
Doktorlar karşı. Kadın kuruluşları tepkili.
Bilemiyorum doğum olayına çok bilmişlerimiz nasıl karar verecek.
Doğum olayına ister misiniz bir de sınırlama getirilsin?
--//--
Dün bir sohbette sordular:
“Büyükşehir ve Tepebaşı belediyelerinde mescit var mı?”
Samimi olarak bilmiyorum.
Sorup araştırmak aklıma da gelmedi.
Soranlara ben sordum:
“ Neden icap etti de bu soruyu sordunuz?”
Anlattılar.
“ Sinema, tiyatro ve operalara mescit zorunluluğu getirilecek ya.”
Onun için sormuşlar.
Biri dedi ki:
“Büyükşehir’in sanatsal çalışmalarına böyle bir zorunluluk getirilirse bakalım ne olacak?”
Dahası pek çok kamu kurumunda olduğu gibi belediyelere mescit zorunluluğu olursa nasıl bir tepki gelecek.
--//--
Gerçekten ilginç.
Bir tarafta Kültür Bakanlığı diğer tarafta Diyanet İşleri Başkanlığı...
Aynı çatı altında bakalım nasıl bir temsil koyacaklar sahneye?
Dini kültüre ve sanata mı?
Kültür ve sanatı dine mi uyduracaklar.
En ilginci “Laik” kavramını nasıl izah edecekler?
Bekleyip göreceğiz.
Günlerin getirdiği
Denge sağlanacakmış
Geçtiğimiz hafta sonunda CHP’lilerle resmi olmayan bir toplantıda buluştuk. Toplantıya katılanlar arasında deyim yerindeyse “ iktidar taraftarları da vardı, muhalefet taraftarları da” . Ve çok ilginç. İlçe yönetimleri neyse de, iki ilçenin ortaklaşa oluşturduğu Erman Gölet’in başkanlığında ki il yönetimi eleştiriliyor, yapılacağı vaat edilen işlerden hiç birinin hayata geçirilmediği anlatılıyordu. Bir başka konuda, CHP İl Yönetimi’nin nasıl oluştuğu konusuydu. Kadın Kolları’nda Mehtap Şenol’un geri hizmete gelmesi… Nihat Çuhadar’ın yönetime nasıl alındığı… Eczacılar Odası Başkanı Yücel Yenilmez’in CHP’ye uzak durmasına karşın, Erman Gölet başkanlığındaki CHP il yönetiminde yer alması… Ayrıca, Tepebaşı Belediye Meclisi’nin iki bayan üyesi Fisun Şenis ve Beysun Doğan’ın il yönetimine alınmaları... Toplantıya katılan yedi kişiden bu konuda ayrı yorum yapılmıştı. İl Yönetimine Nihat Çuhadar ve Yücel Yenilmez’in Yılmaz Büyükerşen, Beysun Doğan ve Fisun Şenis’in de Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç tarafından önerildiğini belirten CHP’liler “ Bunun başka türlü izahı olamaz.” dediler. Bir başka yorumda, önerilen isimlerin fazla olduğu ve bu isimler arasında Erman Gölet’in seçim yaptığı şeklinde yapılanıydı. Ancak bu durum kanıtlanamıyordu. Piknik havası içinde ki politik tartışma bakalım CHP’nin Pazar toplantılarına yansıyacak mı çok merak ediyorum. Bir başka konu da CHP’nin yeni tüzüğünde, iki ayda bir STK ile toplantı yapılır hükmünün gerçekleşir hükmünün yapılıp yapılmayacağı.
AKP’de liste telaşı
Görünen hava o ki AKP’de Süleyman Reyhan’ın il başkanlığı kesinleşmiş gibi. Prof. Dr. Nabi Avcı karışmıyormuş, ama Salih Koca ve Ülker Can, Süleyman Reyhan’ın il başkanlığı için genel merkeze raporlarını vermişler. Murat Canözer ve ekibi de Reyhan için, oluru şartlı olarak vermiş. Şartlı diyoruz, çünkü yönetim kurulu üyeleri henüz netleşmemiş. Murat Canözer Tepebaşı Belediye Başkan adayı olduğunda meclis üyelerini bizzat belirlemişti. Halen Tepebaşı Belediye Meclisi’nde görev yapan 14 AKP’li üyenin Murat Canözer tarafından belirlendiğini partililer iyi biliyor. Hatta bunlar arasında yer alan Ahmet Süzer’in Tepebaşı’nda iken neden Odunpzarı’na kaydırıldığı da tartışılmıştı. Bütün bu hesapların içinde şimdi il yönetiminde görev alacak isimler varmış. Biraz daha beklemek gerekiyor galiba? Süleyman Reyhan’ın il başkanlığında ki listede yenilerle, eskiler nasıl kaynaştırılacak?
Vatandaş soruyor
Çocuklar için tehlike
Köşemizde birkaç kez bisiklete binen çocukları bekleyen tehlikeyi yazarak “ Yaz tatilini iple çeken bu çocuklar ne yapsın. Bisiklete binmesinler mi?” demiştik. Çok ilginç. Kızlı erkekli çocuklar şimdi sokak aralarında tehlike altında bisiklete binip, tatilin zevkini çıkarmaya çalışıyorlar. Düşenler, yaralananlar, aniden karşısına çıkan taksinin altında kalma telaşında olanlar.
Önceki gün Çifteler Caddesi’nde gördüm. On üç, on dört yaşlarında bir erkek çocuğu, önüne bindirdiği arkadaşı ile sağa sola bakmadan bisikletle gidiyordu. Üstelik o kadar neşeliydi ki, arada bir bisikletin direksiyonun bırakıp hava yapıyordu. Yanından geçen bir taksinin sürücüsü “ Yavrum bu yoğun araç trafiğinde yaptığın çok tehlikeli. Her an kazaya neden olabilirsin” diye bağırınca önünde arkadaşı olan çocuk şu karşılığı verdi: “ Peki amca ne yapalım. Bisiklete binmeyelim mi? Siz büyükler bize bisiklete bineceğimiz yer yapın öyleyse”
Çok önemli bir sorun. Kentin merkezinde bisikletle dolaşan, sokaklarda bisiklete binen küçüklere bağırıyoruz. Peki bu çocuklar ne yapsınlar? Bir de bunu yüzlerine söyleyebilsek.
.
.