Darbelerin ya da darbe teşebbüslerinin üç ayağı olur...
Birincisi askeri yapı...
İkincisi sivil yapı...
Üçüncüsü Uluslararası ilişkiler...
En azından demokrasimizin kesintiye uğradığı geçmiş dönemlerde yapılan darbelerin bu şekilde olduğunu biliyoruz...
FETÖ'nün askeri yapılanması büyük ölçüde dağıtıldı, çökertildi. Aradan onca yıl geçmesine rağmen hala ortaya çıkarılan kriptolar var.
Uluslararası arenada ilk şüphelinin ABD olduğu konusunda halkın büyük çoğunluğu görüş birliği içinde...
Doğrudan ABD yaptı denmiyor.
Yüksek sesle söylenmiyor...
Ama kuvvetli kuşkularımız var.
Ve batı bu kuşkumuzu çok iyi biliyor!
Askeri yapı ve Uluslar arası ilişkiler “az çok” ortaya çıkmışken, darbenin sivil yapısı, aradan onca yıl geçmesine rağmen ortaya çıkmadı!
Çıkartılamadı…
FETÖ'cü askerlerin, darbe başarılı olsaydı kimlerin hangi görevlere geleceğine yönelik listelerini tüm medyada okuduk...
Öyleyse sivillere ait bir listenin de olması gerekmiyor mu?
Darbe sonrası iktidar nasıl şekillenecekti?
Bu sorunun yanıtı mutlaka verilmeli. Şu soruyu soralım ve bir yanıt arayalım. Sorumuz şudur:
-Darbe girişimi devam ettirmek isteyen sivil bir güç var mı?
GERÇEĞİN KENDİSİNE GÜVEN!
Ergenekon Davası kapsamında cezaevinde tutulan "aydınlardan" biri de Yalçın Küçük'tü. Zindana atıldıktan 5 yıl sonra çıktı…
Yıllar önce İstanbul'da hakim karşısına çıktığında savcı Zekeriya Öz'dü. Küçük,
"Tutuklanacaktım, biliyordum" diyor...
Küçük, mahkeme salonundan çıkarken Savcı Öz'e dönüyor ve şu cümleyi söylüyor:
-Zekeriya Bey, beni tutukluyorsunuz, bu nedenle görevden alınacaksınız!
Erzincan savcısıyken, kumpas sonucu tutuklanan İlhan Cihaner...
O zaman ne söylemişti:
-Bir kehanette bulunayım. Bu süreçte rol alan birçok insanın, çok uzak memleketlere kaçacaklarını şimdiden size söyleyebilirim. Ben burada saldırıya, açık bir hukuksuzluğa uğramış insanım
. Bunların hesabını sorunca, bunun zamanı gelecek tabii ki. Başkaları kaçacak, başkaları kurtulmaya çalışacak.
Kumpas mağduru olan askerlerden biri de Albay Ali Türkşen...
Yargılanırken, mahkemede ne söyledi:
-Bizim savunmamız, sizin iddianameniz olacak!
Hepsinin söylediği gerçek oldu...
Kahinler miydi?
Hayır...
Sadece hepsi şunu biliyordu...
İftiralar ve kumpaslar sonucu “suçlu ilan” edilmişlerdi. Tek güvendikleri “gerçeğin kendisiydi”
SULANDIRANLAR!
15 Temmuz demokrasi direnişi toplumun bazı kesimleri tarafından özellikle itibarsızlaştırılmaya çalışılıyor.
Bunu sadece AK Parti karşıtları yapmıyor…
Tam aksine kendisi kamuoyunda AK Partili, olarak tanınan kişiler yapıyor.
Birkaç yıl önce Habertürk canlı yayınında 15 Temmuz tartışılıyor. Televizyon ekranında bir
dönem AK Parti milletvekilliği de yapan akademisyen şöyle konuşuyordu:
-FETÖ terör örgütü darbeye kalkıştığı zaman Türkiye Cumhuriyeti tarihinde toplum hakikaten hiç kimsenin tahmin edemeyeceği ve ön göremeyeceği kahramanlık destanı yazarak inanılmaz bir başarı elde etti.
15 Temmuz gecesi insanlar 11. Kattaki apartmanın üzerine çıkıp alçaktan uçan F-16'lara kafa atarak şehit oldular!
Mermiye tokat attım! İstişareye yatarak uçağın cıvatalarını gevşetip düşmesini sağladım! Bu söylemler işi sulandırmaktan öte bir işe yaramaz…
Sorarım size…
Böyle örneklerle, 15 Temmuz itibarsızlaştırılmıyorsa ne yapılıyor…
Sulandırmayın! O gece gerçekten mücadele eden demokrasiye inanan insanlarımızın ağrına gidiyor…
UĞUR MUMCU'DAN
-Biz unutkan bir ulusuz. Unutuyoruz olup bitenleri. Unutuyoruz ve oğulları kızları ölen ana babaları,
kanlı gözyaşlarıyla baş başa bırakıp gidiyoruz.
-Bir ulus, ne kadar okuma-yazma, öğrenme, araştırma eğilimde ise, o kadar sağlam,
o kadar hoşgörülü ve demokrat yapıda olur.