Boğaziçi'ni AK Partili Günay bile kurtaramadı

Boğaziçi Üniversitesi'ne atanan 'Müdür' Türkiye'nin gündemine oturdu; Melih Bulu...

Kendisinin profesör olduğunu öğrendiğimizde çok sevindik. Hayır profesör olmayabilirdi de. Açıkçası memleket öyle bir noktaya geldi ki, ilkokul mezunu bir pehlivan atanmadığı için seviniyoruz. Allah saklamış...

Girdiği her seçimi kaybeden başarısız bir politikacı olan Melih Bulu "Gençliğimde gitar bile çalmıştım" diye şirinlik yaptığı öğrencilere, "Benim İk-ki tane makalem var" diyerek bir anlamda Einstain'den sonra kendisinin geldiğini ima etmiş. Tabii öğrencilerin tepkisi, "Oooo!.. Duydunuz mu arkadaşlar?.. İk-ki tane bilimsel makalesi varmış" diye dalga geçmek olmuş. O Boğaziçi Üniversitesi'nde iki tane bilimsel makaleyi, korudorları paspaslayan hademe bile yazar. Kendimi Melih Bulu'nun yerine koyuyorum da, başımdan aşağı terler boşanıyor. Allah kimseyi küçük düşürmesin...

Bir dönem Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'i, en çok oyu alan kişiyi rektör atamamakla eleştirenler – ki yerden göğe kadar haklılardı – şimdi hiç oy almayan kişiyi rektör atayan Cumhurbaşkanı'nı destekliyor. Aynı kişiler yapıyor bunu. Dalga geçmek için söylemiyorum, yemin ediyorum aynı kişiler yapıyor...

Boğaziçi Üniversitesi Türkiye'nin en zeki çocuklarının tahsil gördüğü yerdir. Halkın çocukları orada okur. Boğaziçi'nin 'İçi'ni boşaltmak isteyenler, olsa olsa milletin cahil kalmasını temenni eden elitistler olabilir. Hani "Biz çocuklarımızı nasıl olsa Amerikalarda okuturuz, fakat milletin çocuklarının gözü açılmasın" diyenler.

Her neyse...

Tabii Melih Bulu'nun atanması gündemi öyle meşgul etti ki, bizler gelen müdüre odaklandık, 'Hal edilen' rektörü unuttuk.

Aslında Boğaziçi'nin 'devrik' rektörü tanıdık bir isimdi. 16'ıncı dönem Eskişehir Milletvekili merhum Yusuf Cemal Özkan'ın oğlu olan Profesör Doktor Mehmet Özkan'dan bahsediyoruz. Evet evet; kendisi aynı zamanda da AK Partili Emine Nur Günay'ın da kardeşi oluyor... Hani şimdi Gelecek Partisi'nin başında bulunan eski AK Parti Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu'nun bir dönemki baş ekonomi danışmanı...

Bir elektronik mühendisi olan Mehmet Özkan'ın 'Hal' edildiğini öğrenince çok şaşırdık doğrusu. Kendisini Hal edilmekten bir AK Partili Milletvekilinin kardeşi olmak bile kurtaramamış. Bu arada 'Hal' etmenin anlamını biraz farklı kullanıyoruz günümüzde. "Halletmek" diyerek bir meseleyi çözmek, belki de birisinin defterini dürmek kast ediliyor. Ancak yüz yıl öncesine kadar "Hal Etmek", tahttan indirmek, azil etmek anlamında kullanılıyordu.

Artık Mehmet Özkan'ı azil olmuş olarak mı, yoksa defteri dürülmüş olarak mı tanımlarsınız, orası size kalmış...

Yalnız bu 'Hal edilmenin' Boğaziçi ile sınırlı kalıp kalmayacağını bekleyip göreceğiz. İçimden bir ses 2021 yılında daha çok hal etmelerle, defter dürme operasyonlarıyla karşılaşacağımızı söylüyor.

Rahat uyu Vecihi Hürkuş

Tepebaşı bölgesinde bulunan havacılık müzesinin adı Eskişehirlilerin kullandığı oylarla Vecihi Hürkuş olarak değiştirildi. Böylece Eskişehirlilerin milli değerlerine ne kadar bağlı ve bilinçli bir halk olduğu bir kere daha ortaya çıktı. Ve ben de bir kere daha, "Ne mutlu Eskişehirliyim" deme ayrıcalığını hissettim. Başçavuş Vecihi Hürkuş bir Kurtuluş Savaşı kahramanı olmasının yanı sıra, ülkemizin ilk uçak mühendisidir. Bu ülke Vecihi Hürkuş gibi nice kahramanların fedakarlıklarıyla kuruldu. Ne mutlu ki bu kahraman dedelerin torunları, ülkelerine ve kahramanlarına sahip çıkıyor. Rahat uyu Vecihi Hürkuş, emanetin emin ellerdedir.

Benzin darbesi

Yeni yılla birlikte gelen zam bombardımanına benzin de eklendi. Zaten benzin eksik kalsa şaşırırdık. 11 kuruşluk zam, kemerlerimizi biraz daha sıkmamıza yol açacak. Tabii yandaş basına bakacak olursanız ülkemiz şahlanmış gidiyor. Maaşallah son 9 senedir bir şahlandık ki sormayın. Anlaşıldığı kadarıyla hükûmet, bütçe açığını dengelemek için yeni bir takım tedbirleri hayata geçiriyor. Tabii tedbirleri hayata geçirmek demek, zamları vatandaşa geçirmek demek. Elbette bu zamları unutturmak da lazım. Anlayacağınız bu sene daha çok "Darbe dedi! Vallahi billahi darbe dedi!" edebiyatı yapacağız. Malum dikkati başka yere çevirmek lazım.

Sağlıkçıların hakkı ödenmiyor

"Sağlıkçıların hakkı ödenmez" derken onlara karşı duyduğumuz minnettarlığı dile getirmek istiyorduk. Ancak anlaşıldığı kadarıyla bizim memlekette sağlık çalışanlarının hakkı gerçekten ödenmiyormuş. Son olarak 3 + 3 zam alan sağlık çalışanlarına yapılan bu zam artık dalga geçmek boyutunu çoktan aştı. Bana kalırsa alenen sağlık çalışanlarımıza hakaret ediyoruz. Bizim için evde ailelerini yalnız bırakan, gerektiğinde canını hiçe sayan sağlıkçılarımız, en iyi zammı hak etmiyor mu? Son olarak Sağlık Emekçileri Sendikası Şube Başkanı Birtürk Özkavak "Pandemi ile hayat pahalılığının arttığı, iğneden ipliğe zam yağmurunun devam ettiği koşullarda 5 milyonu aşkın kamu emekçisinden ve emekliden önümüzdeki yılı sefalet oranlarında maaş artışı ile geçirmesi beklenmektedir" demiş. Kendisine yerden göğe kadar hak veriyoruz.