Ne zamandır Büyükşehir Belediye Başkanı'na karşı karanlık ve gizli bir noktadan yönetildiği belli olan bir karalama kampanyası yürütülüyordu. Tabii bazen tesadüfler ardı ardına gelebilir. Ancak ben üst üste gelen tesadüflere pek inanmam.
Mesela bir cenah Büyükşehir Belediyesi'nin envanterinde bulunan bazı araçların ortada bulunmadığını ileri sürdü. Bu iddianın baştan sona yalan olduğu hemen ortaya çıktı. Daha önceden de siyasette asılsız iddialar görmüşlüğümüz vardır. Genel olarak asılsız iddialarda bulunanlar, foyaları meydana çıkınca ortalıktan kaybolur. Ancak bu sefer işler biraz farklı oldu. Büyükşehir Belediyesi'nin 40 motorlu taşıtının ortadan kaybolduğu yalanı ortaya atanlar, daha önce yaptıkları gibi kıvırmadılar; yalanlarında ısrar ettiler...
Yine Büyükşehir Belediyesi'nin 8 milyon lira zarara uğratıldığı yalanı da ortaya atıldı. Elbette bunun da bir iftira olduğu derhal anlaşıldı. Ancak müfteriler kıvırmak yerine yalanlarının boyutunu artırdı. Son okuduğumda Büyükşehir Belediyesi'nin Eskişehir Halkına 20 milyon liralık zarar verdiği söyleniyordu.
Yine kaçak villaların inşa edilerek büyük vurgunlar yapıldığı, kentin gelişmemesi için sanayi tesislerinin engellendiği gibi absürt iddialar birbirini kovaladı.
Belli ki pandemiyi de fırsat bilen bazı karanlık odaklar, artık eskisi kadar Büyükerşen'den çekinmiyorlar. Atatürk'ün dediği gibi, "Kudret ve kabiliyetten mahrum olanlara iltifat olunmaz..." Dolayısıyla arada sırada güç göstermek gerekir. Yoksa nezaketiniz, zayıflık olarak anlaşılıyor.
Nitekim Büyükşehir Belediye Meclis Toplantısı'na katılan Yılmaz Büyükerşen de bu gerçeği görmüş olacak ki, "Ben herkesle iyi geçinmeye, sesimi çıkarmamaya gayret ederim" demiş. Ancak "Kırmızı noktayı vurdum mu, sonu da getiririm" diye ilave etmeyi de ihmal etmemiş...
Belli ki ilerleyen süreçte Büyükerşen'in kudret ve kabiliyeti yine test edilecek.
İktidarı test edilen arslan şimdilik kükremekle yetindi. Sırtlanlar da ciyaklayarak ve viyaklayarak kaçıştılar... Ancak bu iş burada bitmeyecek gibi gözüküyor. Bakalım ilerleyen süreçte arslan pençelerini göstermek zorunda bırakılacak mı?
İddia ediyorum dünya üzerinde "Otopark mafyası" diye bir şey, yalnızca bizim memleketimizde vardır. Mesela bir Sicilyalı mafioso'ya "Türkler otoparklarda bile organize suç örgütü kurmuşlar" deseniz, bizim makarnacı İtalyan kendinden utanır. Üstelik bizim memlekette otopark mafyalığı öyle ileri bir seviyeye gelmiştir ki, bu branşlaşmanın mafya içinde ayrı bir adı bile vardır; Değnekçilik...
Bizde parkomat olan kişi yakasının üst üç düğmesini açmalı, gümüş bir tesbihi sol elinin serçe – yüzük ve orta parmakları arasında saniyede 3 kere çevirebilmelidir.
Ancak görülüyor ki Eskişehir'de işler farklı yürüyor. Büyükşehir Belediyesi geçen sene sosyal medya ağlarından bir çağrıda bulundu ve kadın parkomat görevlisi alacağını belirtti. Kadınlarımız bu işi o kadar iyi başardılar ki, şimdi kentteki araç sahipleri olarak belediyelerin kadın parkomat sayısını artırmasını istiyoruz. Kadınlarımız cinslerine has nezaket ve zerafetleriyle park görevliliğini de erkeklerden daha iyi yaptıklarını ispat ettiler. Tabii "Az ileri al koçum" diyen değnekçileri özleyenler varsa, onu bilemeyeceğim...
Doğa Koruma ve Milli Parklar Müdürlüğü'ne bağlı ekipler bir dizi kaçak avcılık denetlemesi yaparak, yasa dışı yollarla avcılık yapan 11 kişi hakkında cezai işlem başlatmış. Bu arada tabiatımızı koruyan aynı ekiplerin tam 5 adet yarı otomatik av tüfeğine el koyduklarını da hatırlatalım. Aslında yasa dışı avlanmaya yönelik cezalar bir hayli caydırıcı. Mülkiyeti devletimize geçen o tüfeklerin bir tanesi en az 5 bin liradır. Ayrıca kanunlara göre kaçak av yaparken kullandığınız araca da devletimiz el koyuyor. Bana kalırsa eğer ki silah satışı da zorlaştırılırsa, Türkiye'de çevreye zararlı avcılığın önüne geçilebilir. Doğa Koruma ve Milli Parklar Eskişehir Müdürlüğü'nde çalışan kahramanlarımıza defalarca teşekkür ederiz.
AKP sözcüsü Murat Özcan yumuşak bir üslup kullanarak bu merkezlerin tetikçiliğini yapıyor