ES TV'nin konuğu Utku Çakırözer Eskişehir'deki maden projesini eleştirdi!

Cengiz Holding’e bağlı Eti Bakır A.Ş.’nin Alpagut ve Atalan mahallelerinde yapmayı planladığı “Alpagut-Atalan Altın-Gümüş Maden Ocağı ve Zenginleştirme Tesisi” projesini ve geçtiğimiz hafta gerçekleştirilen halkı bilgilendirme toplantısını değerlendiren CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, “Alpagut – Atalan deyince Eskişehir’de hemşerilerimizden ‘bize ne’ diyen olabilir. ‘Sizin ne işiniz var orada’ diyenler oldu. Neden önemli? Aslında sadece Alpagut – Atalan değil. Yaklaşık 862 sayfalık ÇED dosyasına baktığınızda geniş bir alan. Alpagut ve Atalan konuşuluyor ama orada başlayacak daha sonra hem Sakarı Vadisi’ni yani Sarıcakaya’yı içine alacak bir başka maden, bir de Tepebaşı’na daha yakın olan bir bölgede başka bir maden olacak. Önce buradan başlayıp sonra yayılacakları 3 ayrı maden ruhsatı var ortada. Şimdi 1 tanesini tartışıyoruz ama bu başlarsa diğer 2’si de zaman içinde gelecek. Öyle olduğunda da Tepebaşı’ndan çıktığınızda Sakintepe’den sonrası Sarıcakaya’ya gidene kadar kilometrelerce liç yığınları göreceksiniz. Şu anda yeşil bahçeler, ormanlar, seralar görüyorsunuz. Onun yerine liç yığınları, atık havuzları göreceksiniz. 12 milyon ton kazı yapılacak Sadece Alpagut – Atalan’da. 2 bin 740 hektarlık bir alana ve bu sadece bir bölümü. Bunu 3’le çarpın. Geniş bir alanda tamamen üretimi, seracılığı, bahçeciliği, tarımı unutacaksınız. Aynı İliç’te gördüğünüz gibi büyük liç yığınları, Kaymaz’da gördüğünüz gibi atık barajları olacak. Siyanürlü su ile ayrıştırılarak altın bir kenara alınacak, gerisi tamamen liç yığınları olacak. Ve artık bu bölge yüz yıllar boyu tarıma, bahçeciliğe elveda diyecek” dedi. 

BÜTÜN BÖLGEYİ ETKİLEYECEK

Bölgenin deprem kuşağında olmasının da büyük risk teşkil ettiğini belirten Çakırözer, “Allah göstermesin, deprem olduğunda bu siyanürlü atık barajlarının çatlaması ve siyanürlü suyun Sakarya Nehri’ne sızması durumunda olabilecek faciayı düşünmek istemiyoruz ama düşündürmek zorundayız. İş sadece Alpagut – Atalan değil. Sakarya Nehri’ne sızdığında geçtiği tüm şehirleri ve buralarda yaşayan nüfusu düşünün… Yüz binlerden hatta milyonlardan bahsediyoruz. O yüzden bu meseleye herkesin sarılması lazım. Nitekim Eskişehir’de de buna direnme konusunda herkes konuya sarıldı. Hem Alpagutlular hem Sarıcakayalılar hem Mihalgazililer hem Tepebaşılılar; aynı zamanda çevre dernekleri, ziraat mühendisleri, TMMOB odaları, tüm sivil toplum örgütleri, TEMA, hepsi net bir şekilde halka doğruları anlatalım, halk bilsin derdine düştü. O yüzden geçtiğimiz günlerdeki ÇED toplantısına yoğun bir katılım yaşandı. ‘Dışarıdan niye gelindi, insanların orada ne işi var’ diye eleştiriler duyduk. Çevre meselesinin içi dışı olmaz. Bir yerde bir facia yaşandığında orasıyla kalmaz o iş. Allah göstermesin, burada bir şey olsa Alpagutlularla sınırlı kalmayacak. Bütün şehri, bütün bölgeyi etkileyecek bir faciadan korktuğumuz için ‘aman yapmayın’ diyoruz. Buraya biz ‘Anadolu’nun Çukurovası’ diyoruz. Defalarca gittik. Oradaki iklim çok farklı. İncir, zeytin, narenciye, roka, domates… Aklınıza gelen her şey üretiliyor. Altın madeni, liç yığını, siyanürlü barajları kurduğunuzda artık üretimden bahsedemezsiniz. Sadece bu risk değil. Siyanürlü su açık gölette birikiyor. Sıcak havada doğal olarak bu buharlaşacak ve soluduğumuz havada artık siyanür de olacak. Bu hava nereye çökecek? Maden Alpagut’ta ama onun ötesindeki Sakarı Vadisi’ne, Sarıcakaya’ya, Eskişehir’in üzerine çökecek. Üretimin üzerine çökecek. Hepimizin teneffüs ettiği havaya çökecek. Hayvanlarımızın, bahçedeki bitkilerimizin hepsine çökecek. Bu silsileyle zincirleme bir şekilde hepimizin hayatını etkileyecek. Bu yüzden ‘karşı çıkmalıyız’ diyoruz. Geçmişte iktidarın Alpu Termik Santrali yapma hırsına karşı Eskişehir kenetlenmişti. Şimdi benzer bir kenetlenmeyi görüyorum. Basının da bu işin içinde olmasından da fevkalade memnuniyet duyuyorum. Sizin şahsınızda Eskişehir basınına teşekkür ediyorum. Bu stüdyoda TEMA Vakfı Başkanı kapsamlı bir röportaj verdi. Birçok şeyi ben ondan öğrendim. Hemşerilerimizin, Türkiye’nin bu konuda aydınlanması için çok büyük bir mücadele veriliyor” ifadelerini kullandı. 

BELLİ Kİ VERİLMİŞ SÖZLER VAR

Maden projesinin yerel seçimden sonra yeniden gündeme getirilmesini “taktik manevra” olarak nitelendiren Çakırözer, “Yerel seçimlerde böyle bir madene başlamanın kendileri için oy kaybına neden olacağını düşündükleri için askıya almışlardı. Biz zaten o zaman gerek İl Başkanımız, gerek Sayın Jale Nur Süllü, Sayın İbrahim Arslan, gerek ben; katıldığımız programlarda, gittiğimiz yerlerde bunu söylemiştik. Bu bir taktik manevra. Seçimden önce çekiliyorlar, seçimden sonra geleceklerdir diye. Çünkü burada resmen bir şirketin iktidar tarafından kollanması hadisesiyle karşı karşıyayız. Türkiye’nin dört bir yanını delik deşik bırakan 5’li çetenin bir şirketinin korunup kollanması hadisesi var. O yüzden bundan vazgeçmeleri mümkün gözükmüyor. Geçmişte iktidar kendi yapacakken vazgeçmişti ama burada anlaşılan verilmiş sözler var. Halka tanıtım toplantısında Çevre Şehircilik İl Müdürü’nün yaptığı ilk açıklamalara bakarsanız sanki şirket yetkilisi gibi konuşuyor. Diyor ki ‘merak etmeyin, tarlalarınız zarar görmeyecek.’ Daha önce de bu yaşandı. Çevre Şehircilik İl Müdürü bu toplantılarda maalesef sanki Eskişehir çevresini, şehirciliğini, iklimini değil de doğayı mahvedecek talanın savunucusu gibi bir şey içinde davranıyor. Üzülerek ifade ediyorum. Burada da 5 dakikalık bir sunum oldu ondan sonra neredeyse kapatacaktı. Biz ‘kimin ne görüşü varsa söylesin’ dedik Mihalgazi’den, Sarıcakaya’dan, Eskişehir’den gelen vatandaşların konuşması için. Lehte konuşmak isteyenler de oldu. Onlara da söz verildi. Alpagutlu ya da Mihalgazili bir vatandaş bir metin okudu. O bile okuduğu metinde dedi ki, ‘Bu yapılsın ama biz hayvanlarımız, topraklarımız, olacak her kaybımızın karşılanmasını istiyoruz. Bize buradan istihdam sağlansın’ dedi. Aslında işin özetini söyledi. Bir şekilde şirket buralara istihdam sözü veriyor. Ama bunların hiçbiri doğru çıkmayacak. Tam tersine bölgedeki büyük talan için bölge halkını kandırmak istiyorlar. Hem bölge halkı hem Eskişehirliler, herkes net bir şekilde karşıtlığını ortaya koydu” diye konuştu.