Konjonktür!

Ekrem İmamoğlu’nun diplomasının iptal edilip tutuklanması, Saraçhane eylemleri, 15,5 milyon insanın Yurttaş Sandıklarında oy kullanması ve ülke geneline yayılan öğrenci eylemleri ile “milyonluk” Maltepe mitingi son 15 güne damgasını vurdu.
İstanbul Büyükşehir Belediyesine kayyum atanması beklenirken terör soruşturmasında ger adım atıldı, Büyük Kurultayı’nı 6 Nisan’da yapma kararı alan CHP’ye kayyum meselesi için de aynı durum söz konusu oldu.
CHP’nin, erken seçime zorlamak ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın meşruiyetini sorgulatmak amaçlı 28 milyonluk imza kampanyası, her hafta sonu bazı büyükşehirlerde, her çarşamba günü de İstanbul’un bir ilçesinde miting düzenleme kararı eylemlilik sürecini diri tutma adına önemli kararlar.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın adeta dalga geçtiği, parti içi çatışmalara kurban gideceğine kesin gözüyle baktığı CHP Genel Başkanı Özgür Özel, bu krizde sanılanın aksine beklenmeyen bir performans gösterdi ve liderliğini perçinledi.
Üstelik gündemi belirledi, halk arasında yargı eliyle siyasetin dizayn edildiği ve kudretli AK Parti iktidarının Cumhurbaşkanı Erdoğan ve çevresindeki bir avuç yandaşından oluştuğu algısını güçlendirdi.
En güçlü rakip İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanlığı adaylığını engellemek için yapılan bu operasyonun zaten kırılgan olan ülke ekonomisine darbe vurduğu gerçeği de ortada.
Bugüne kadar kutuplaşmadan beslenen iktidar için bu defa işlerin tersine döndüğü anlaşılıyor.
Çünkü mevcut konjonktür buna elverişli değil.

CHP ve CHP’li belediyeler üzerinden adeta tüm düğmelere basılarak yaşatılan otoriter siyasal iklim yurttaşın adalet terazisine bir türlü oturmazken…
Her kesimden oy alma becerisine sahip İmamoğlu’nun tutuklanması ile umutları ellerinden alınan gençlerin gelecek kaygısı birleşti ve öfkeleri sokaklara taştı.
Konjonktür bağlamından kopmadan devam edersek…

CHP görüşünce “DEM’leniyorlar, teröristler”, Cumhur İttifakı bileşenleri görüşünce “devlet işi” olan DEM Parti irtibatı ve İmralı sürecine yaklaşım…
Kendi bakanlığına eşinin şirketi üzerinden yüksek fiyatlı dezenfektan satan eski Ticaret Bakanı’na “hiçbir yaptırımda” bulunulmaması…
Kaldırılacağı sözü verilmesine karşın kamuya eleman alımında mülakatın sürmesi…
Liyakatin AK Parti ve MHP’li olmakla eş değer tutulması…

İktidar yandaşı şirketlerin milyonlarca lira vergi borçları affedilirken yurttaşa 2 defa MTV ödetilmesi…
Mehmet Şimşek’in ekonomiyi sıkılaştıran programının yükünün dolaylı vergilerle yurttaşa bindirilmesi…
Düşük gösterilen TÜİK enflasyon rakamlarıyla hayat pahalılığı-ücret dengesinin alaşağı olması…
Emekli maaşlarının yaşamın gerçekliğiyle uyuşmaması…
Deprem, yangın, maden ve tren kazalarının sorumlularının vicdanlardaki adalet duygusunu tatmin edecek şekilde yargı önünde hesap vermemeleri…
Parti devleti algısının güçlenmesi…
“Mustafa Kemal’in askerleriyiz” yemini eden teğmenler ile komutanlarının ordudan ihraç edilmesi…
Daha sayayım mı?...

İşte tüm bu gerçekler ortadayken yani bu konjonktürde muhalefetin değimiyle “19 Mart darbesi” geri tepti.
Eylemlilik sürecini eğer CHP iyi yönetir, boykot çağrısı da geniş halk kitlelerinde karşılık bulursa işte o zaman erken seçim kaçınılmaz olur.
Kamuoyu araştırmaları da erken seçim beklentisinin arttığını doğrular nitelikte.
Buradan görünen o.

Eskişehir’in bayramı

Eskişehir Ramazan Bayramı’nda şehir dışından gelen ziyaretçilerle doldu taştı.
Bayramı Eskişehir’de geçirenlerden biri olarak gözlemlerime dayanarak söylüyorum ki…
Kent merkezindeki sadece Adalar Bulvarı değil, Sazova ve Kent Park, Doktorlar, Hamamyolu caddeleri öğleden sonra insandan geçilmedi.
Bayramın ilk günü bile şehir dışından turlarla gelen turistlere rastladık.
Gondollar ve botlar gün boyu turist taşıdı, müzelerde kuyruklar oluştu.
Bayramın ikinci günü “tüm dükkanlar açıktı” dersek sanırım yanılmış olmayız.
Hava durumu da tam gezilecek kıvamda olunca Eskişehir doldu doldu taştı.
Eskişehir güçlü sosyal dokusu ve yaşam merkezleriyle yine ilgi odağı oldu.
Hasılı…
Mekanlarıyla bol alternatif sunan Eskişehir’de bayram kutlamak keyif verdi.
Eskişehir farkı da bu olsa gerek.
Kalın sağlıcakla.