24 Ocak 1993'te Ankara'da Karlı Sokak'taki evinin önünde arabasına konulan bombanın patlaması nedeniyle suikast sonucu öldü.
24 Ocak 1993'te Ankara'da Karlı Sokak'taki evinin önünde arabasına konulan bombanın patlaması nedeniyle suikast sonucu öldü.
Uğur Mumcu neden öldürüldü? Öncelikle namuslu bir gazeteci ve vatansever olduğu için öldürüldü.
Uğur Mumcu’nun özel olarak hangi sebepten öldürüldüğünü anlamak için, kimlere karşı mücadele ettiğini görmek gerekiyor. Uğur Mumcu terörden beslenen terör lordlarının üçerine gittiği için öldürüldü. Uyuşturucu baronlarının siyaseti yönetmesinin üzerine gittiği için öldürüldü.
Şehit Uğur Mumcu’yu öldürenler, Abdi İpekçi’yi öldürenlerle, Sinan Ateş’i öldürenlerle aynı karanlık gruplardı.
Şahadetinin 32’inci yılında başta Uğur Mumcu olmak üzere tüm şehit gazetecilerimizi rahmet ve minnetle anıyorum.
Biz Uğur Mumcu’ların, Hasan Tahsin’lerin evladı gazeteciler olarak vatan ve namus mücadelemize devam ediyoruz. Kim ne yapmak niyetindeyse buyursun yapsın.
Gaffar Okkan’ın ardından
Bir dönem Eskişehir’de de görev yapan Diyarbakır İl Emniyet Müdürü Gaffar Okkan, 24 Ocak 2001’de Hizbullah terör örgütü tarafından şehit edildi. Gaffar Okkan, Diyarbakırlılar tarafından çok sevilen bir emniyet müdürüydü ve hem Hizbullah hem de PKK tarafından ölüm listesine alınmıştı.
İşin acı kısmı aradan yıllar geçtikten sonra Hizbullah terör örgütünü savunanların TBMM’ye girmeleri oldu.
Dün Gaffar Okkan’ın ardından taziye mesajı yayınlayan ve hamaset yapan politikacıların da, bugün Gaffar Okkan suikastının faili olan Hizbullah’ın devamıyla kol kola olduğunu görüyoruz.
Ali Gaffar Okkan ve ebediyete intikal etmiş tüm şehit polislerimizi rahmet ve minnetle anıyoruz. Onun vatan mücadelesini de sürdürüyoruz. Karşımıza ister Hizbullah, ister PKK, ister onları destekleyen politikacılar olsun…
Gerçekten çürümüş durumdayız. Allah sonumuzu hayretsin.
Türkiye’yi dönüştüren karar
Bundan 45 sene önce 24 Ocak 1980’de “24 Ocak Kararları” olarak adlandırılan ekonomik yapısal dönüşüm kararları açıklandı.
Bu kararlarla birlikte 1961 yılından beri uygulanan “İthal İkameci” model tarihe gömüldü ve yerine “İhracata dayalı liberal ekonomi” dönemi başladı. Bu kararların üzerinden 45 yıl geçti ve ihracata dönük liberal ekonomi modelini elimize – yüzümüze bulaştırdığımız ortada.
Eğer ki Türkiye yıllardır cari açık veriyorsa, bu durum ihracata yönelik bir büyüme modelimizin olmadığını, ithalata yönelik bir borç batağına saplanma modelimiz olduğunu gösterir.
Ayrıca 24 Ocak kararlarından sonra banker skandalı, banka hortumlamaları, yandaş müteahhit zengin etmeleri ve yandaşın vergilerini affetme gibi uygulamalar sıradan hale geldi.
Kimse 24 Ocak kararlarını suçladığımı zannetmesin. Hatta ülkeyi soyup soğana çeviren politikacılara da kızmıyorum.
Suçlu yetimin hakkı yenirken sesini çıkartmayan seçmenlerdir…