Eskişehirli
akademisyen Prof. Dr. Abidin Kılıç, CHP’nin gündemde yer alan son konular ile ilgili düşüncelerini aktaran bir yazı kaleme aldı. Kamuoyu ile paylaşıyorum.
- CHP 38. Olağan Kurultayı’nı hatırlayalım. Sn. Kemal Kılıçdaroğlu’nun yerine seçilen Sn. Özgür Özel, partiye demokrasi ve temsiliyette adalet önermişti. Ve tabii ki iktidar yürüyüşü. Üzerinden bir yıl geçen kongreden sonra, belediyeler eliyle özellikle dar gelirlileri önceleyen politika ve uygulamaları ile halk nezdinde takdir toplayan CHP, son 3-4 ay içerisinde -CHP Genel Başkanı’nın sarayda kabülünün ardından- öngörülemez çıkışlar ve aceleci tavırlarla verilen cevaplar nedeniyle toplumda şaşkınlık yaratmıştır.
- MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin teröristbaşı hakkındaki konuşmasının ardından “el yükseltiyorum” çıkışı ise halkımız tarafından anlaşılamamıştır. Okudukları bilginin ışığında değil de sağduyusu ve de bellediği ön yargılarıyla hareket eden -oy veren- insanlarımızın, bu olup bitene bir değer biçeceğini ve sandıkta faturasını keseceğini unutmayalım.
- Sn. Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan bazı olaylar karşısında ani tepkiler vermemekte, kameralar karşısına çıkmamakta, olayların tartışılıp yatışmasını beklemekte ve sonrasında da toplumun nabzını tutarak konumlanmaktadır. Bu tutumu da O’na hep kazandırmıştır.
- Siyaset iktisadi bir meseledir. Bu unutulmamalıdır ve bu temelde yapılmalıdır. Bunun dışındaki savrulmaların nelere yol açtığını yakın tarihimizde görmek mümkündür. Bakınız SHP’nin başına gelenler. Tıpkı bugün olduğu gibi 26 Mart 1989 Belediye seçimlerinde 39 belediye başkanlığını kazanarak büyük üstünlük sağlayan SHP, genel seçimlerde iktisadi pusulasını kaybedip ırki yapılanmalara başvurunca Ekim 1991’de yapılan genel seçimlerde ancak üçüncü parti olabilmiştir.
- Ogünlerin tanığı ve önemli görevlerde bulunan Murat Karayalçın ve Hikmet Çetin yanı başınızdayken daha hangi pusulaya ihtiyaç vardır ki. CHP yönetimi tuzağa düşmüştür ve bunun faturası -derhal politika değişikliği yapılmaz ise- çok ağır olacaktır.
- Önemli konularda MYK’da tartışılmadan başkan ya da parti sözcüsü tarafından açıklamalar yapılmasının önüne geçilmelidir. İki ya da üç gün sonra açıklama yapmanın -kameralar karşısına geçmenin- kime ya da neye zararı olabilir ki! “Kurullarımızda tartışıyoruz daha sonra açıklama yapacağız” demek çok daha saygıdeğerdir.
- CHP Gölge kabine belirlemiştir. Ancak görülmektedir ki bu sistem verimli çalıştırılamamaktadır. Gölge kabine her ay basına açık toplanmalı ve sorunlar orada demogojiden uzak tartışılmalıdır. Gerekiyorsa bu toplantılara konu uzmanları davet edilmelidir. Yani millet CHP iktidar olursa nasıl yönetileceğini görmelidir ve kafasındaki soruları giderebilmelidir.
- Türk Milleti, Atatürk’ü çok sever, Türk usulü muhafazakar, ekonomide liberal görüşlü ve kültürüne bağlı bir millettir. Mahallesinde salyangoz satılmasını sevmez. Bisküviyi bilmez ama püsküütee bayılır. Üst perdeden konuşan adamı sevmez.
- Çevremizde bir çok eski AKP’linin CHP’ye oy verdiğini, desteklediğini görüyoruz. Atatürk’e, Cumhuriyeti kuran partiye güven vardır inanç vardır. Yöneticiler ne zaman ki bu güven ve inancı kendilerine yapılmış sayarlar ise yanılırlar. CHP köklü ve güçlü bir partidir. CHP otobüsünün üstüne çıkarabileceği çok yetkin, yetişmiş, parti örgütlerinde yetişmiş evlatları, gönüldaşları vardır. Bu kafayla giderseniz üzerine çıkabileceğiniz değil otobüs, minibüs bile bulamazsınız.
ESKİŞEHİR’İ NASIL YÖNETİYORSAK ÖYLE!
Özgür Özel Eskişehir'de düzenlenen Yükseköğretim Buluşması programında Eskişehir ile ilgili şu cümleleri kullanıyor:
-Bir yıl içerisinde Eskişehir'e yaptığım 7'nci ziyaret. 4'ü seçim öncesi, 3'ü seçim sonrası.
- Bize, Türkiye'yi nasıl yöneteceksiniz, diye sorduklarında, Eskişehir'i nasıl yönetiyorsak
Türkiye'yi de öyle yöneteceğiz, diyoruz.
- Üniversite rektörleri doğru bir yöntemle üniversitenin asıl sahipleri tarafından sandıkla seçilmeli.
- CHP'nin, Türkiye genelinde en önde anlattığı öğrenci kenti Eskişehir.
- İktidarımızda
YÖK'ü kaldırıp üniversiteleri özgürleştireceğiz, bunu da anayasal güvence altına alacağız.
ALLAH DOĞRU YOLDAN AYIRMASIN!
Ne güzel bir cümledir…
-Allah doğru yoldan ayırmasın!
Güzel bir deyim, sade bir dua, temiz bir temenni!
Bir filmi anlatmak istiyorum…
Al Pacino'nun en iyi erkek oyuncu Oscar'ını kazandığı 1992 yapımı filmin adı “Kadın Kokusu”dur. Al Pacino bu filmde emekli olmuş kör subay Albay Frank Slade’yi kendi dünyasından izleyicilere sunar. Film, Oscar Ödülleri'nde en iyi görüntü, düzenleme, en iyi oyuncu dallarında
aday gösterildi ve en iyi oyuncu ödülünü Al Pacino ile kazandı.
Filmin bir bölümünde Al Pacino şu cümleleri kuruyor:
- Hayatımda pek çok dönüm noktasında karar vermek zorunda kaldım. Doğru yolun hangisi olduğunu her zaman bildim.
Ama hep diğer yolu seçtim. Neden, biliyor musunuz? Çünkü doğru yol, çok zorlu bir yoldu!
…/…
-Allah doğru yoldan ayırmasın, temennisi “sıradan” bir cümle değil! Doğru yolu tercih edenler için zor bir yol!
KÖTÜNÜN GÜCÜ!
Cehalet, bilgi karşısında her zaman daha güçlüdür. Çünkü cehalet kabadır. Bilgi, nazik. Kötülük, iyilik karşısında daha güçlüdür.
Kötülük, kaçınılmaz olarak gücü içerir. Gücü içermediği takdirde kötülük, aciz bir fesatlıktan başka bir şey değildir.
Kötü insan, iyi insandan daha güçlüdür. Ne yazık ki uygarlık tarihimiz bunun örnekleriyle doludur…
Peki bilgi ve iyilik cehalet ve kötülüğü karşı nasıl galip gelebilir? İyi iyinin yanında olursa kazanabilir!
GÜNÜN SÖZÜ!
İnsan dürüst olmalı, kendi hatasına da gülmeli.
-James Joyce
GÜNÜN KARİKATÜRÜ